Konu: | Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 88 |
Tarih: | 29.05.2024 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
5'inci madde üzerine söz aldım, konusu huzur hakkı.
Az önce bizim önergemize Komisyon katılmadığını açıkladı. Tabii katılmayacaklar, onlar kendi huzurlarıyla uğraşıyorlar.
Ben Burdur'da cumartesi günü yaşanan sağlık skandalıyla ilgili sizinle konuşacağım, size bilgi vereceğim çünkü başka bilgi veren yok.
Değerli milletvekilleri, millet adına, millet tarafından seçilerek Anayasa çerçevesinde görev yürüten üyeleriz hep birlikte. Dolayısıyla, ülkemizin herhangi bir yerinde ulusumuzun can, mal güvenliği, sağlığı, doğa ve çevre olaylarıyla ilgili yaşanan bütün sorunlarda biz bu Parlamentonun üyeleri olarak görev almak zorundayız. Bu görevimizi 31 Mart sonrasında daha büyük bir sorumluluk hissederek yerine getiriyoruz parti olarak.
Konumuz, 25 Mayıs Cumartesi günü Burdur Devlet Hastanesinde yaşanan ve bir skandala dönüşen, 33 yurttaşımızın etkilendiği ve maalesef bugün itibarıyla 3 Burdurlu hemşehrimizin canına mal olan -en hafif hâliyle- sağlık sorunudur. Olay, diyaliz ünitesinde bir gün önce yapılan bakım işleminden sonra cumartesi günü sabah ve öğle seanslarında hemodiyaliz alması gereken hastalarımızın yaşadığını ve eşi benzeri tıbbi literatürlerde daha önce hiç görülmemiş şekilde, hastalara toksik bir maddenin intravenöz yani damar içine verilmesiyle gerçekleştirildiğini, ve bu maddenin -sonradan anlıyoruz ki- hemodiyaliz ünitesinin soğutma sistemlerinin bakımında kullanılan etilen glikol yani halk tarafından bilinen şekliyle antifriz solisyonuyla alakalı olduğunu müşahede ettik. Ama hâlâ resmî bir açıklama yok. Sonrasında başlayan ve ciddi boyutlara ulaşan klinik bir tablo.
Burada bir ara vermek istiyorum ve Büyük Millet Meclisine, iktidar partisi üyelerine şunu hatırlatmak istiyorum: Burada konuşması gereken kişi muhalefet partisinin -her ne kadar son seçimlerde 1'inci parti olsak da- milletvekili değildir. Sağlık Bakanı burada olup milletimize, Parlamentoya bilgi vermek durumundadır ama bu olmadı, bu olmadı. Madem Sağlık Bakanı gelemiyor ucube rejimin bir parçası olarak, burada konunun uzmanı bir iktidar milletvekili Parlamentoyu ve milletimizi bilgilendirebilirdi, bu da olmadı. Biz ne yaptık? Yapılan son seçimde Türkiye'nin 1'inci partisi olan partinin yani Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı 3 hekimden oluşan bir heyet oluşturdu. Kimler var bu heyetin içinde: Genel Başkan Yardımcımız var, hekim; akademisyen bir hocamız var, kendisi de hekim ve ben varım. Pazartesi günü, ayın 27'sinde hareket ettik ve sırasıyla Afyon, Burdur, Antalya'da incelemeler yaptık; hasta yakınlarıyla, görüşebildiğimiz kadarıyla -altını çiziyorum- görüştük; olayın sebeplerini araştırdık heyet olarak.
Biz bunları yaptık da skandalın sorumluları neler yaptı ya da sorumsuzlar neler yaptı? İşte, bu milletin kürsüsü bunların açıklanma yeriydi. Bugüne kadar 3 can kaybımız var, hâlâ bir açıklama olmamasına dikkatinizi bir kez daha çekiyorum. Hadi Sağlık Bakanı yapmadı, Sağlık Komisyonu ya da iktidar partisinden birileri de mi yapmadı? Evet, onlar da yapmadı.
Bakın, yaşanan bu olay sonrasında şimdi daha net görüyoruz ki tarih boyunca kendi meslektaşlarıyla pandomimli bir tavırla dalga geçen tek Bakan olarak tarihe geçen Fahrettin Koca ve sığ politikalarının geldiği nokta, hastayı değil, dosyayı tedavi eden; niteliği değil, niceliği önceleyen; hastayı müşteri, kurumu da işletme olarak gören bir sistem hâline geldi ve bu sistem çürüdü, foyanız ortaya çıktı.
Değerli milletvekilleri, size "değerli milletvekilleri" diyorum çünkü olayın bir başka boyutu daha var. Biz 2 milletvekili, 1 Genel Başkan Yardımcısı olarak Burdur'a gittik ve Sayın Validen 2 kez randevu almak istedik. "Geçmiş olsun." diyecektik. Dönerken de...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çan, lütfen tamamlayın.
MURAT ÇAN (Devamla) - Sayın Başkanım, bu çok önemli bir konu, sizden süre istiyorum.
BAŞKAN - Efendim, lütfen tamamlayın.
Bir dakikalık süre veriyorum.
MURAT ÇAN (Devamla) - Biz geçmiş olsun ve sonraki gün de başsağlığı mesajları için uğrayacaktık kendisine; size dediğim gibi, bizi değerli görmedi ve bizi muhatap almadı. Kendisini istifaya davet ediyorum; onurlu davranışı göstermeyecekse görevden almanızı istiyorum.
Konu pas geçilmesin. 33 hastamızın birçoğu entübe, yoğun bakımda; hafif, orta ve klinik ağır tablolar söz konusu ve biz Antalya'dan, Burdur'dan ayrıldıktan sonra dün ve bugün gelen haberlerle içimiz çok daha fazla yandı ve 3 kaybımız var. Bu, şu anlama geliyor: Bu kayıplar maalesef artacak. Bugünün bu Meclisteki en önemli konusu bu olmalıydı, bunun üzerine oturum yapılmalıydı, bunların hiçbiri yapılmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT ÇAN (Devamla) - Ben, özellikle sağlık emekçilerine ve hekim arkadaşlarımıza canla başla çalıştıkları için teşekkür ediyorum. Konunun sizler tarafından ciddiye alınmasını tekrardan istirham ediyorum. Biz peşini bırakmayacağız, siz de toplumu lütfen bilgilendirin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)