GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:29.05.2024

MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; Dışişleri Teşkilatını Güçlendirme Vakfı Kanunu Teklifi'ni görüşüyoruz. Dün, burada, bendeniz grubumuz adına yaptığım değerlendirmede bu konuyla alakalı kanaatlerimi sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmıştım.

Şimdi, bugün Gazze'de yaşananlarla ilgili son gelişmeleri dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bazı hatırlatmalar yaparak sözlerime başlayacağım. 7 Ekim tarihi bir başlangıç değil, sonuçtur. 7 Ekimden önce, yetmiş beş yıldan beri işgal edilmiş Filistin topraklarında, hatta 2006'dan beri Gazze'de uygulanan ambargo, abluka insanları tamamen bunaltmış, açlığa mahkûm etmiş, her türlü aktivitelerinin zarar görmesine sebep olmuş ve sonuç itibarıyla 7 Ekim gibi bir süreç başlamıştır. Önce bunu bütün kamuoyunun net olarak bilmesi gerekir. Bir kere daha ifade ediyorum: 7 Ekim başlangıç değil, sonuçtur.

İkincisi: Değerli milletvekilleri, Hamas bir siyasi partidir. 2006 yılında Filistin'in tamamında yapılan parlamento seçimlerinde, Hamas, 132 sandalyeden 76 sandalyeyi kazanarak -Filistin topraklarında yapılan meşru seçimlerde- 1'inci olmuş bir siyasi partidir. Bugün Gazze'de uygulanan ambargoda, Gazze'de uygulanan soykırımda olduğu gibi o gün de İsrail, Filistin halkının bu iradesini tanımamış ve sonuç itibarıyla 2006 seçimlerinin meşruiyetini kendince tartışmaya açmış ve bugün Gazze'deki yaşananların altyapısını oluşturmuştur.

Bir diğer konu da şudur: Niçin biz buna "soykırım" diyoruz? Neden "soykırım" olarak bunun tarif edilmesi gerekir? Saygıdeğer milletvekilleri, soykırım için 3 tane ana gerekçe vardır: Irksal, dinsel ve siyasal açıdan bir toplumu ortadan kaldırma çabası, girişimi uluslararası hukuka göre bir soykırımdır. Şimdi, bunun boyutlarını Gazze'ye uygularsak net olarak şunu görüyoruz: Irksal olarak "Biz Yahudi toplumu olarak üstün bir toplumuz." dedikleri için soykırımın 1'inci aşaması bu noktada tam olarak ortaya çıkmıştır. Dinsel açıdan "Bunlar bize vadedilmiş topraklardır." dedikleri için, dinî bir gerekçeyle bu soykırımı yaptıkları için 2'nci gerekçe de oluşmuştur. Siyasal açıdan da "Dünyadaki egemen güçler bizimle beraber hareket ediyor, güç bizde, dolayısıyla bunun neticesinde de bizim dediğimiz olacak." mantığıyla hareket ettikleri için soykırımı net olarak yaptıkları tescil edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nin Temsilciler Meclisi Başkanı ve kendisi aynı zamanda Cumhuriyetçi olan Mike Johnson geçen gün İsrail'in kuruluşunun 76'ncı yıl dönümü sebebiyle İsrail'in Amerikan Elçiliğinde bir konuşma yaptı. Biraz önce soykırımın gerekçelerini ifade ederken söylediğim bütün delilleri bizzat Amerika Temsilciler Meclisi Başkanı o toplantıda dile getirdi ve söylediklerini ifade ediyorum burada. Dedi ki: "İbrahim'e, İshak'a, Yakup'a verilen vaatlerin gerçekleşmesini kutluyoruz. Babil sürgününden, İslami hilafetlerden ve Nazi soykırımından kurtulan vaatler gerçekleşiyor." ve son olarak bir şey söyledi "Siyonist rüya gerçeğe dönüştü." dedi.

Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi artık sözün bittiği noktadayız. Uluslararası Ceza Mahkemesinin aldığı karar: "İnsani yardım geçişlerine izin vermemek." "Açlığı savaş silahı olarak kullanmak." gibi gerekçelerle Netanyahu ve Savunma Bakanı Galant hakkında tutuklama kararı çıkardı. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu tavrına rağmen Almanya ve Fransa, Uluslararası Ceza Mahkemesi kararını uygulayacağını açıkladı, dolayısıyla işin hukuki kısmı tamamdır. Bundan sonra Türkiye'nin üzerine düşen bir an önce UCM'nin verdiği karar çerçevesinde gerekirse BM'yi harekete geçirmek, gerekirse ittifak içinde olduğu diğer birliklerle beraber askerî müdahale barış gücünü mutlaka Gazze'ye göndermektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA KAYA (Devamla) - Aynı 1997'de Erbakan Hocamızın El Halil'e BM kapsamında gönderdiği askerî birlik gibi bugün artık bu birlik hayata geçirilmelidir.

Bir de bir şey hatırlatarak sözlerimi tamamlıyorum. 8 Haziranda Dışişleri Bakanlığı "Olağanüstü D-8 Dışişleri Bakanları Toplantısı" ilanında bulundu. Burada bir şey ifade edeyim, Gazze merkezli bir toplantı olacak. Bu toplantıdan memnuniyet duyduğumuzu, başarıyla sonuçlanması gerektiğini, alınan kararların takipçisi olacağımızı buradan ifade ediyorum ve buradan Dışişleri Bakanımıza ifade etmek istiyorum; bu toplantı bir kınama toplantısı olarak sonuçlanmamalı, mutlaka bu toplantıdan fiilî olarak D-8 üyesi ülkelerin birlikte hareket edeceği bir karar çıkarılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)