| Konu: | İNSAN HAKLARI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 90 |
| Tarih: | 10.04.2013 |
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, ilk soru Sayın İnce'nin sorusu. 1989 Beyoğlu belediye başkanlığı seçimlerine ilişkin bir soru sordular. İlk defa kendisinden duydum bu iddiayı. Araştırıp kendisine yazılı olarak cevap vermeye çalışayım. Şu anda bilgim dâhilinde değil.
İkincisi: "MİT Müsteşarı niçin yargının elinden alındı, madem bu özel yetkili mahkemeler adaletli bir yargılama yapıyor idiler?" Aslında MİT Yasası'nın 26'ncı maddesindeki düzenleme geçmişten bu yana var olan bir düzenleme, daha eski tarihli bir kanun.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Niye değiştirdik Sayın Bakanım?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Ama TCK ve CMK daha sonraki tarihte yapılır iken bu kanundaki intibakı yanlış yorumlayan savcıların bu yanlış intibakını, yanlış yorumunu düzeltmek açısından yapılan bir tadilattır o, yeni bir şey değildir, yasada var olan hükmün yenilenmesinden ibarettir.
Gene, "TCK 263'üncü maddenin metinden çıkartılmasına ilişkin bir madde var bu tasarı içerisinde." denildi. Diğer tasarıda, bundan sonraki tasarıda bunun PKK'nın eğitim kamplarını da kapsayıp kapsamayacağını sordu Sayın İnce. Bana göre izahtan varestedir. Buna cevap vermek bile abesle iştigaldir; Sayın İnce bunu bilirsiniz.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Niye? O da yasa dışı eğitim kurumu canım.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Gürkut Acar'ın sorusuna geçiyorum: "Meclis kendi üyelerini kurtaracak bir düzenlemeyi niçin yapmıyor?"
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışma yöntemi, usulleri bellidir. Bu anlamda, burada, yasaların uygulanmasından kaynaklı sorunlar zaman içerisinde Parlamentoya getirilir, gerek tasarı şeklinde gerekse teklif şeklinde bu Parlamentoya gelir ve bu Parlamentoda yasaların nasıl yapılacağı bellidir. Bu açıdan, şu aşamaya kadar Hükûmet tasarısı olarak getirilmiş böyle bir düzenleme yok. Muhalefet partilerinden yapılan düzenlemeler var, milletvekillerimizin teklifleri var ama böyle bir ihtiyaç ya da bu teklifler yasama organı tarafından yasama faaliyetiyle yasa hâline getirilmesi şeklinde bir düşünce oluşur ise bunun prosedürleri bellidir. Bu açıdan bireysel olarak benim bir değerlendirme yapma şansım yok, Meclisin iradesidir.
İkinci sorusu: "Atatürk'e karşı bir düşmanlık mı var? Ona karşı birtakım uygulamalar görüyoruz." dedi Sayın Acar.
Değerli milletvekilleri, gardırop Atatürkçülüğünü kabul etmiyoruz ya da Atatürk'ün istismarına dönük uygulamaları da tasvip etmiyoruz, kabul etmiyoruz.
Ben hatırlıyorum, 12 Eylül 1980 müdahalesinden sonra Hatay merkezde, Uzunçarşı'da iş yerimiz vardı, dükkânımız vardı. O çarşıda askerî dönemde, darbe döneminden sonra bakkaldır, manifaturacıdır, teneke tamircisidir, dükkânlarına, iş yerlerine birer tane Atatürk resmi asmayı tercih ettiler. Nedir? Aramalarda, taramalarda, kolluk güçlerinin, askerin gelip gitmesinde o konudan istifade etmek açısından onu oraya astı. Bu, onların samimi uygulamaları değildi.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sayın Bakan, Atatürk resmini asmak yararlanmak amacıyla olmaz, vatandaşların kalbinde onun sevgisi.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Siz soru sordunuz, cevabını da dinleyin lütfen.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Böyle bir cevap olmaz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Şimdi, 12 Eylül 1980 tarihine kadar oraya Atatürk'ün resmini asmayan teneke tamircisi, 13 Eylül sabahı o resmi asma ihtiyacı duyuyorsa ben o kişinin Atatürk'e sevgi ve saygısından dolayı bunu astığına inanmam. Konjonktüre uygun olarak yapılan bir tasarruftur.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir bakanı bunu söylüyorsa yazıklar olsun Sayın Bakan size!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - AK PARTİ hükûmetleri son on yıldır "gardırop Atatürkçülüğü"ne tenezzül etmemiştir, Atatürk'ün bu şekilde istismarına tenezzül etmemiştir ama Atatürk'ün göstermiş olduğu hedefe kilitlenmiştir.
Türkiye son on yıldır altyapısını inşa etmiş, bölgesinde ve dünya üzerinde güçlü ülkeler arasına girmiş. Gerçekten, muasır medeniyet seviyesini yakalamak ve onun önüne geçmek olarak anlaşılmıştır tarafımızdan Atatürk'ün mirası ve o yönde AK PARTİ adımlarını atmaya bundan sonra da devam edecektir değerli milletvekilleri.
Sayın Özkoç Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki tablomuza ilişkin birtakım verileri paylaştı ve getirmiş olduğumuz bu tasarının gerekçesine atıflar yaptı. Burada, gerçekten de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye'nin tablosu iç açıcı değil.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayenizde.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Bunu açıkça, defalarca ifade ettik bu kürsüden ve gerek başvuru açısından gerek alınan ihlal açısından tablomuz kötü. "Ama bu aynı zamanda AK PARTİ Hükûmetinin olumsuz tablosu değil midir?" diye sordu Sayın Özkoç.
Değerli milletvekilleri, ben bugüne kadar bu kürsüden, Meclis mikrofonlarından bu konu üzerinden bir parti taassubuyla konuya yaklaşmadım. Bu, Türkiye'nin bir sorunudur. Türkiye'de iç hukuk denetiminden geçmiş, iç hukuk yolları tükenmiş konular AİHM'e gidebiliyor. Türkiye'de bugüne kadar beş-altı yıldan önce, dosyalar kesinleşmiyordu. Dolayısıyla, AİHM'e gitmek için en azından iç hukukta beş-altı sene zaman geçmesi gerekiyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bugünkü şartlarda baktığınızda ortalama beş ila altı yılda ancak karar verebiliyor. Buradan şuna geleceğim: Bugüne kadar çıkmış olan ihlallerin önemli bir kısmı 2002 tarihi öncesinde yaşanmış olaylara ait ihlallerdir. AK PARTİ döneminde ihlal olmamış mıdır, ihlal kararı alınmamış mıdır? Alınmıştır ama bunun üzerinden bir tadat etme yaparsak, tadat edersek ihlal kararlarını, önceki hükûmetler dönemi, geçmiş dönemlerdeki uygulamalar daha ağırlıklı çıkacaktır ama ben bugüne kadar bu tespiti yapmadım, yapmak da istemiyorum. Neticeten, orada çıkan ihlal Türkiye Cumhuriyeti devleti aleyhine verilen bir ihlal kararıdır. Geçmişte olmuş, bugün olmuş; her ne sebeple, hangi tarihte olmuş olursa olsun biz bunların ortadan kaldırılması için çaba sarf ediyoruz. Bu çabalar ilk meyvesini 2012 yılında vermiştir. Tüm zamanların şampiyonu Türkiye, her yıl bazında şampiyon Türkiye idi. 2012'de biz bu şampiyonluğu başka bir ülkeye devrettik. İnşallah, bundan sonra sıralamamız aşağıya doğru gelecek.
LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Bakan, kime devrettiniz?
MUHARREM İNCE (Yalova) - Türkiye tazminata mahkûm olunca rücu etmiş oluyorsunuz. Niye ettirmedin?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Özellikle, tazminat komisyonunun kurulmasından sonra 4 bine yakın dosyayı kendi vatandaşımızla uzlaşarak, helalleşerek çözeceğiz ve diğer konularda da ihlale neden olan yasal altyapıyı değiştirmekle meşgulüz.
Bugün huzurlarınıza getirmiş olduğumuz tasarı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden en çok ihlal aldığımız maddelerden başlayarak getirmiş olduğumuz tasarıdır ve bu konuda, ifade özgürlüğünün ihlali konusunda Türkiye kendisinden sonra gelen 20 ülkenin aldığı ihlalden daha fazla ihlal almıştır. Bunu açık açık bu kürsülerden, Komisyondaki konuşmalarımda ifade etmişimdir ama tek tek size göndermiş olduğumuz -Adalet Komisyonunda çalışan arkadaşlarımız bilirler- hangi maddeyi hangi ihlal kararlarının gerekçesini ortadan kaldırmak için düzenlediğimiz, kendilerine dağıttığımız bilgi notunda var. O açıdan, şu önümüzdeki tasarının her bir maddesi mahkemede alınmış olan ihlalleri ortadan kaldırmaya dönüktür, hükûmetler bazında bir değerlendirme yapmak doğru değildir ama geçmişten gelen ihlal sayısı çok daha fazladır, onu ifade edeyim.
Bir diğer soru, Sayın Köse'nin sorusu: Silivri'de askerlere savunma hakkı tanınmazken eli silahlı teröristlerin yurt dışına çıkmasına dair görüşmeler yapılmasına dair bir soru. Yine, Sayın Arınç'la ilgili soruşturma ne aşamadadır? Deniz Feneri'yle ilgili soruşturma ne aşamadadır?
Sayın Arınç'la ilgili olan soruşturma ilgili savcılık tarafından devam etmektedir. Bu konuyla ilgili verilen yazılı soru önergelerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği cevaplar müteaddit kereler tarafınıza aktarılmıştır.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Gelmedi Sayın Bakan, bize hiçbir cevap gelmedi.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Bize gelen soru önergelerine biz cevap veriyoruz.
Onun dışında, Deniz Feneri'yle ilgili soruşturmada iddianame tanzim edilmiştir. İstanbul'daki yetkili mahkemede yargılamalara başlanmıştır, yargılamaları devam etmektedir.
Şu anda içerisinde bulunduğumuz süreçle ilgili olarak Adalet Komisyonunda yaptığımız değerlendirmede konuları uzunca ifade etmeye çalıştım.
Değerli milletvekilleri, şu anda yapılmaya çalışılan şey, geçmişteki otuz yılda akıtılan kanın, akıtılan gözyaşının temize havale edilme çabası değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sorularımıza cevap ver, cevap ver, kaçma.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Senin istediğin cevabı vermek zorunda değil. Verdi işte cevabı.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Geçmiş otuz yılda yaşanmış olan terör hadiselerinin, yaşanılan can kayıplarının, akan kanın, akan gözyaşının faillerinin temize çekilmesiyle ilgili bir çalışma söz konusu değildir; yapılan çalışma bugüne kadar akan kanın bundan sonra akmaması içindir, geçmişte yaşanan acıların bundan sonra yaşanmaması içindir ve işlenmiş olan suçların bundan sonra işlenmemesi içindir. Bunu Adalet Komisyonunda çok net ifade ettim.
Kalan sorulara da yazılı cevap vereceğim Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.