Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 87 |
Tarih: | 28.05.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin çözüm bekleyen pek çok sorunu var ama ne yazık ki bu sorunların hiçbiri rasyonel bir çözüme kavuşturulamıyor. Bundan dolayı çok sayıda vatandaşımız mağduriyet yaşıyor. Bunlardan biri de giderek yaygınlaşan ve çok sayıda vatandaşımızı mağdur eden telefon dolandırıcılığı.
Nasıl işliyor telefon dolandırıcılığı? Geri planda telsiz sesleri verilmek suretiyle birileri vatandaşlarımızı arıyorlar ve aradıklarında muhataplarına kendilerini ya cumhuriyet savcısı veya Emniyet müdürü olarak takdim ediyorlar. Böylece muhataplarının irkilmesini, endişe duymasını sağlıyorlar ve ardından anne adını, baba adını, doğum tarihini, ikametgâh adresini belirterek bütün kişisel verilerinin ellerinde olduğunu, esas itibarıyla bu verilerin bir terör örgütünün eline geçtiğini, eğer kendilerine talep ettikleri meblağı -bu ciddi miktardaki bir parasal değeri ifade ediyor- verecek olursa muhatapları o takdirde kendilerini terör örgütünün elinden kurtaracaklarını beyan ediyorlar. Bu biçimde mağduriyet yaşayan çok sayıda yurttaşımız var. Bunlar arasında kamuoyunun yakinen tanıdığı akademisyenler, gazeteciler var. Daha vahim olanı bir ceza hukuku profesörünün dahi bu biçimde dolandırılmış olması.
Şimdi, bunu tetikleyen çeşitli sebepler var. Bunlardan biri Türkiye'nin hızla hukuktan uzaklaşması. Hepinizin yakından bildiği gibi ceza yargılamalarında temel bir kural vardır. Nedir o kural? Bir şahsa yönelik suç isnadı olduğunda isnat sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür. Ne var ki Türkiye'de uzun zamandan beri ispat yükümlülüğü tersine çevrilmiştir. Böylece bir biçimde hakkında ceza davası açılan masum bir yurttaşımız, kendisinin masum olduğunu kanıtlamaya mecbur kılınmaktadır yani bir imkânsızın ispatı istenmektedir; bu, bu tür dolandırıcılıkları tetikleyen sebeplerden biridir.
Diğeri ise kişisel verilerimiz maalesef herkesin elinde dolaşmaktadır. Anayasa'mız bunu güvence altına aldığı hâlde ne yazık ki anayasasızlaşmış bir toplumda yaşadığımız için kişisel verilerimizin de korunmadığı bir sistemde yaşıyoruz. Böylece telefon dolandırıcıları hedeflerine hızla ulaşabilmektedir.
Bunlardan sonuncusu. 10 Mayıs 2024'te Adana'da yaşanmıştır. Dilber Berkbasan isimli bir yurttaşımız aynen demin anlattığım biçimde aranmış ve kadıncağız on gün süreyle tehdit ve şantaja maruz kalmıştır; elindeki bütün birikimlerini verdiği gibi, aynı zamanda, oturmakta olduğu ve sahibesi olduğu evin satışı sağlanmıştır ve bu satış neticesinde elde ettiği parayı da bu dolandırıcılara teslim etmiştir. Bu çok vahim bir olay değerli milletvekilleri. Dolayısıyla bu problemi tetikleyen sebeplerin araştırılması aciliyet kesbetmektedir. Hâliyle, biz de Saadet ve Gelecek Grubu olarak, bu problemin sebeplerinin araştırılmasını, bir komisyonun kurulmasını, komisyonun elde ettiği bulguları Meclisimize, Genel Kurulumuza sunmasını talep ediyoruz; böylece bu sorunu çözecek gerekli cezai düzenlemeleri yapabileceğimize inanıyoruz. Ama ortada bir hakikat var; biz, Türkiye'nin en hayati sorunlarını burada en sağlam gerekçelerle de sunsak iktidar bloku bizim taleplerimizi reddediyor ve sonra da ısrarla ve inatla bize daha demokratik bir Türkiye için yeni anayasa yapma hayallerini satıyor. Sizler bu hayallere inanıyor musunuz? Neden acaba demokrasi hayalimize kavuşmak için yeni anayasa hayaline muhtacız? Bizim şu an yürürlükte olan Anayasa'mızın temel hak ve hürriyetleri düzenleyen bölümündeki hükümler uygulanacak olsa birçok problemimizi çözebiliriz. Dolayısıyla bize hayal satmayın, gerçeklerle karşı karşıyayız, akılcı metotlarla mücadele verelim, bu topraklardaki sorunları çözelim.
Hepinize teşekkür ediyorum. (Saadet Partisi, CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)