GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kobani olaylarını konuşuyoruz. 6-8 Ekim Kobani olayları adıyla anılan sokak eylemleri Türkiye'nin yaşadığı önemli krizlerden biridir. Bu eylemler sonucunda 54 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, çok sayıda vatandaşımız yaralanmış, iş yerleri, evler yakılıp yıkılmış ve büyük bir kamu zararı oluşmuştur. Geçtiğimiz günlerde mahkeme konuyla ilgili kararını açıkladı, gerekçeli karara elbette ayrıca bakacağız. Suçlu-suçsuz ayrı bir tartışma konusu ancak burada şunun altını özellikle çizmek istiyorum: Hukukun siyasi bir pazarlık alanına çekilmesine, kararların seçim dönemlerine göre ayarlanması konusuna şiddetle karşı çıkıyoruz. İddianamenin altı yıl sonra açıklanması, on yıl sonra davanın sonuçlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yargılanan kim olursa olsun, isterse düşmanınız olsun adil bir yargılamayı hak eder diye düşünüyoruz.

Gelelim konunun siyasi tarafına. Tabii, biz Kobani olaylarının hep sonuçlarını konuşuyoruz, sebeplerini de konuşmak zorundayız. Terör örgütü IŞİD'in Kobani kentine saldırmasıyla bir başka terör örgütü PKK'nın bu durumdan siyasi bir fırsat çıkarmaya çalışması ve halkı sokağa çağırması, "Metropolleri işgal edin." çağrısında bulunması önemli bir ayrıntıdır. Bir terör örgütü bunu yapar değerli milletvekilleri, zaten amacı kaos çıkarmaktır, bölmektir, parçalamaktır, yıkmaktır, yakmaktır ancak siyasetçiler sorumlu davranmak zorundadır. Sokakta galeyana gelen bir topluluk sel olur, taşar; önünde duramazsınız. Siyaset kurumu insanları mitinge çağırır ama böyle bir krizde asla sokağa çağıramaz, çağırmamalıdır. Demokrasi istemenin yolu, hak ve özgürlüklerin yolu demokrasiyi yıkmak, sokakları kan gölüne çevirmek, kamu düzenini bozmak değildir. Sözün karşılığı şiddet olamaz; sözün karşılığı sözdür, demokratik siyasettir.

Maalesef Türkiye'de şöyle bir kısır döngü yaşıyoruz: Öncelikle, Kürt sorunu tarihsel bir gerçekliktir. Bu sorun neden çözülemiyor? Çünkü bu sorun 2 vesayetin gölgesine sıkışmış durumda: Bir tarafta Kürt halkının insani, siyasi ve kültürel haklarını güvenlikçi bir politikayla gasbeden otoriter bir vesayet anlayışı; diğer tarafta sivil alana, demokratik mücadeleye müsaade etmeyen örgütün vesayeti. 2 çarpık anlayışın da karşısında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Türkiye bu sorunun çözümü için "çözüm süreci" adı altında bir proje yürüttü. Çözüm süreci doğru bir projeydi ama yanlış olan şey değerli milletvekilleri, çözüm sürecinin istismar edilerek kamu düzeninin bozulmasıydı. Kamu düzeninin bozulması, örgütün kendini bölgede bir otorite olarak görmesi, sözde mahkemeler kurması, yol kontrolleri yapması gibi adımlar bir devletin kabul edeceği şey değildir. Nitekim, kabul edilmedi ve edilmeyecek de.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, sözün özü: Biz, bin yıldır bu topraklarda kardeş olarak yaşıyoruz. Bu kardeşliği bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu ülkenin sorunlarının çözüm adresi ne Kandil'dir ne İmralı'dır; burasıdır, Türkiye Büyük Millet Meclisidir, demokratik siyasettir. Buradaki bütün milletvekillerimizi seçen millî iradedir. Bizi, sizi buraya millet gönderdi. Dolayısıyla biz 600 milletvekili birlikte hukuk devletine sahip çıkmadan, birlikte vesayet odaklarıyla mücadele etmeden, birlikte -PKK'sı, IŞİD'i fark etmez- bütün terör örgütlerini bu kürsüden kınamadan, lanetlemeden burası milletin Meclisi olamaz değerli milletvekilleri. Bütün partilere çağrımızdır: Gelin, hepimiz hukuk devletine birlikte sahip çıkalım. Vesayet organlarıyla birlikte mücadele edelim. PKK'yı, IŞİD'i, bütün terör örgütlerini buradan birlikte kınayalım. 85 milyonun kucaklaşmasının önünü açalım diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)