GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYKUT KAYA (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sebze ve meyve fiyatlarından tüm vatandaşlarımız şikâyetçi durumda. Aslında genel olarak konu tarım sektörü olduğunda üreticisinden tüketicisine, girdi tedarikçisinden perakendecisine kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. Politikasızlığın beslediği kaotik bir yapıya bürünmüş hâlde tarım sektörümüz. Ancak Meclis gündemimizde de geleneksel ve sosyal medya kanallarında da genel olarak tüketici gıda enflasyonunun yüksekliği ve katılığı konusu öne çıkmakta. Hâlbuki tarım sektörü temsilcileriyle görüştüğümüzde, yüksek gıda enflasyonunun buz dağının sadece görünen tarafı olduğunu öğreniyoruz. Yüksek girdi maliyetleri, hallerde yaşanan sıkıntılar, üretici ve market fiyatları arasındaki farkın büyüklüğü, ihracat süreçlerinde yaşanan engeller, girdi finansmanı ve likit yönetimi problemleri gibi birçok sorunun var olduğunu biliyoruz. Ancak bazı problemlere geçmeden önce şunu belirtmem lazım: AK PARTİ yirmi iki yıldır iktidarda ama bu kadar uzun bir sürede bir ülkenin tarım master planı olmaz mı? Yüz ölçümünün üçte 1'i ekilebilir alan olan, dünyanın en çok tarım sektörü katma değeri yaratan 10 ülkesinden 1'i olan Türkiye'nin bir tarım stratejisinin olmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Sonra, çoğu bakanlığın bir hedefi olduğunu görüyorsunuz ama Tarım Bakanlığından bir ses yok. Zaten bu plansızlık altında Tarım Bakanının hedefi olsa olsa tarlasına küsen çiftçi sayısını arttırmak olur.

Yine, Tarım ve Orman Bakanlığının genel müdürlük, bölge müdürlüğü ve daire başkanlıkları sayılarına bakıldığında diğer bakanlıkları rahatlıkla 2'ye, 3'e katladığını görüyoruz. Bir bakanın bu iş yükünü sağlıklı bir şekilde yönetebilmesi mümkün değildir. Bundan dolayı Tarım ve Orman Bakanlığının tarım, orman ve hayvancılık ve su ürünleri bakanlıkları olarak 3'e bölünmesi sorunların çözümünü hızlandıracak, verimliliği artıracaktır.

Şimdi, biraz üreticinin şikâyetlerine odaklanalım. TÜİK'e göre tek yıllık bitkisel ürünlerin üretici fiyatları Nisan 2021'den Nisan 2024'e yüzde 383 artmış, diğer taraftan Mart 2021'den Mart 2024'e kadarki süreçte Tarım Girdi Fiyat Endeksi'nin yüzde 364 arttığını görüyoruz. Bazı girdi kalemlerindeki üç yıllık artışları da belirtmek istiyorum; ilaç yüzde 261, tohum yüzde 332, enerji yüzde 379, gübre yüzde 389, tarım malzemesi yüzde 481 artmış. Bu veri sanki çiftçinin kârında bir artış var gibi okunabilir ancak durum tam olarak da böyle değil. Bunun en temel sebeplerinden biri tarım üreticilerinin kullandıkları girdileri hasat döneminde ödeyecek şekilde vadeli almaları yani girdileri kullandıkları dönemden hasat dönemine kadarki girdi fiyatı artışlarına da maruz kalmaktadırlar çünkü sermayeleri olmadığı için çiftçilerimiz buna maruz kalmakta.

Kim çözecek çiftçinin sermaye eksikliği sorununu? Ziraat Bankası ve diğer tarım finansmanı kurumları. Oysa birçok üreticinin bankalar ve diğer finans kurumlarıyla ilgili sorunları olduğunu da öğreniyoruz. Zaten tarım finansman mekanizması iyi çalışmadığından kırsal bölgelerde hâlâ "tefeci" mefhumunun devam ettiğini üzülerek görüyoruz. O zaman çiftçinin girdiyi peşin almasını sağlayacak bir finansman modeline ihtiyacımız olduğu da aşikâr.

İkinci önemli bir husus, üretici-market fiyat farkı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği her ay seçilmiş tarım ürünlerinin üretici, hal, pazar ve market fiyatlarını açıklamakta. Bu verilerde dikkat çeken ilk husus ürünün üreticiden çıkış fiyatı ile marketteki fiyatı arasındaki uçurum. Örneğin, salatalık, kilosunun üreticiden çıkış fiyatı 10,9 TL ama marketteki fiyatı 26 TL; üretici fiyatına kıyasla haldeki fiyatı yüzde 7,5; pazardaki fiyatı yüzde 107,5; marketteki fiyatsa yüzde 138,7 daha fazla. Bu farkları sadece lojistik maliyetlerindeki artışla açıklamak mümkün değil.

Bir de çok önemli olan zirai ilaç meselesi var. Avrupa'nın yasakladığı ilaçlar bizim ülkemize giriyor. Yüksek maliyetler yüzünden çiftçimiz bu ilaçları kullanabiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

AYKUT KAYA (Devamla) - Sonra ilaç kalıntıları yüzünden tonlarca ihraç ürünümüz sınır kapılarından dönüyor. İhracı yapamamak bir sorun ama daha önemlisi, bu ürünlerin geri dönüp bizim vatandaşlarımıza satılması. Yahu, vize konusunu tartışırken "Bizim vatandaş ikinci sınıf mı?" diye veryansın ediyorduk ancak iş, sağlıklı beslenmeye gelince de kendi vatandaşımıza kendi ülkesinde ikinci sınıf insan muamelesi yaptığımız ortaya çıkıyor. Avrupalının yemediği sebzeyi, meyveyi benim vatandaşım niye yesin? Yasaklı zirai ilaçların ithalatını ve satışını engellemek bu kadar mı zor? Yasal ilaçların teşvikini sağlamak için vergi muafiyeti getirmeyi neden düşünmüyorsunuz?

Konuşma sürem sektörün tüm sorunlarını dile getirmek için yeterli değil ancak "Tarladan Çatala" diye anlatılan tarım gıda zincirinde birçok sorun olduğu ortada. Bu değer zincirinin bir aşamasında yaşanan sorun kar topu etkisiyle dönüp dolaşıp tüketici fiyatlarına ve sağlığına yansımakta.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)