GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şehit olan Sözleşmeli Piyade Er Vedat Zorba'ya, önümüzdeki cumartesi Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi Annelerinin 1.000'inci defa buluşacaklarına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak Cumartesi Annelerine alanda destek vereceklerine, önümüzdeki pazar günü Tandoğan Meydanı'nda emekliler için bir miting yapacaklarına, bugün Adalet Peşinde Ailelerinin kendilerini ziyarete geldiğine ve kamuoyunda "Ayhan Bora Kaplan davası" diye bilinen davaya ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:86
Tarih:23.05.2024

MURAT EMİR (Ankara) - Teşekkür Ederim Sayın Başkan.

Sözlerime, şehit olduğu haberini aldığımız Sözleşmeli Piyade Er Vedat Zorba'ya Allah'tan rahmet dileyerek başlıyorum. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önümüzdeki cumartesi, Galatasaray Lisesi önünde Cumartesi Anneleri 1.000'inci defa buluşacaklar. Bu, 95 yılından başlayan, uzun mücadelelerin verildiği ve dünyada periyodik olarak yapılan hak mücadeleleri içerisinde bir rekor. Biz bu rekorla elbette övünemiyoruz ama üzerinde düşünmemiz gerekiyor çünkü Cumartesi Anneleri en doğal haklarını, kutsal haklarını arıyorlar. Gözaltında zorla kaybedilen veya faili meçhul cinayetlere kurban giden, kemiklerini dahi bulamadıkları ve çocukları için hak aradıkları, "Hiç olmazsa çocuğumu bir mezara koyayım, başında bir Fatiha okuyayım." dedikleri bu süreci yaşıyorlar ve bu hak mücadelesine devam ediyorlar. 95 yılından beri başladı, büyük ızdıraplar çekildi, ağır polis müdahaleleri yaşandı ama AKP iktidarı 2009'da meydanı Cumartesi Annelerine açtı, hatta 2011 yılında Berfo ana ve yanındakilerle birlikte dönemin Başbakanı Sayın Tayyip Erdoğan görüştü ve Berfo anaya bizzat devlet sözü verdi ve "Sizin çocuğunuzun akıbetini mutlaka devlet öğrenecek." dedi. Berfo ana bu sözden iki yıl sonra vefat etti, gözleri açık gitti ama maalesef hâlâ bir haber yok, bir gelişme yok.

Devletin yapması gereken annelerin feryadına kulak vermek ve annelerin en doğal hak arayışlarına karşılık vermek, faili meçhul cinayetlerin arkasındaki karanlık elleri bulmakken bunun yerine anneleri coplamayı, gaz sıkmayı ve annelere şiddet uygulamayı tercih ediyor. 2018 yılında Süleyman Soylu -tabii, bu Türkiye Cumhuriyeti'nin gördüğü en kriminal İçişleri Bakanı- kanunsuz, hukuksuz bir kararla annelere şiddet uyguladı, anneleri alana çıkmaktan menettiler ama ondan sonra da annelerin mücadelesi bitmedi. Anneler 3 kez Anayasa Mahkemesine gittiler, Anayasa Mahkemesinin açık kararları var, Anayasa 34 var, Anayasa'mıza göre toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı var ve Anayasa Mahkemesi Hükûmete "Buna uyun." dedi ama Hükûmet buna uymuyor. Yeri gelmişken söyleyelim, "Sivil anayasa yapalım, bu askerî anayasa bize dar geliyor, biz bundan üzülüyoruz." diyenlere buradan sesleniyorum: İşte ilk samimiyet göstergesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına uyun ve bu önümüzdeki cumartesi bu meydanı annelere açın, hep birlikte faili meçhullere kurban giden, zorla kaybedilen çocuklarına destek olalım, hep birlikte failleri bulalım ve cezalandıralım, bu yükten arınalım, annelere destek verelim; bunu bekliyoruz, bunun yapılmasını bekliyoruz ve biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak annelerle birlikte alanda olacağız ve destek vereceğiz.

Sayın Başkan, önümüzdeki pazar günü Tandoğan Meydanı'nda Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün emeklilerle, emekçi örgütleriyle, halkımızla birlikte emekliler için bir miting yapıyoruz, herkesi de oraya bekliyoruz. Ayda 10 bin lira maaşa, açlık sınırına, açlığa mahkûm edilen emekliler adına; işsizler adına, yoksullar adına, 17 bin lira asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılanlar adına alanlarda olacağız ve oradan sesleneceğiz "Yoksulların, işsizlerin, emeklilerin, asgari ücretlilerin, dar gelirlilerin hakkını verin ve tasarruf yapacaksanız saraydan başlayın, şatafattan başlayın, lüksten başlayın; elinizi emeklilerin, işçilerin cebinden çekin!" diyeceğiz. Bu sese de kulak verilmesini diliyoruz.

Sayın Başkan, yine, bugün bizi Adalet Peşinde Aileleri ziyarete geldiler; bunlar 50'nin üzerinde aile, çoğu da anne. Çocuklarını, yakınlarını enkazda kaybetmiş; 6 Şubat depreminde çocuklarını, ailesini kaybetmiş ve hak mücadelesi sürdüren anneler bunlar. Yine anneler feryat ediyor. Ne diyorlar? "Bizim binalarımız yıkıldı ama bu binaların yıkılacağı önceden belliydi; şikâyetler vardı, kamu görevlileri duymazdan geldi, kamu görevlileri şikâyet dilekçelerini sümen altı ettiler." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Ankara) - Bitiriyorum Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Başkan.

MURAT EMİR (Ankara) - Aynı şekilde, "Daha bilirkişi raporları doğru dürüst verilmedi, bilirkişi raporundan başka sığınacak bir yerimiz yok." diyorlar, adli yardım talep ediyorlar. Hâlâ iddianame bekleyenler var, duruşma günü bekleyenler var, on altı ay oldu ve bu anneler diyorlar ki: "Daha biz yas tutmaya başlayamadık çünkü çocuklarımızın daha kanının hesabını soramadık." İlgililer yani bu binaların çürük olduğunu kendileri yaparken bilenler, mevzuatın dışına taşanlar, demiri, çeliği, çimentoyu yeteri kadar kullanmayanlar kendilerini biliyorlar; bir kısmı ilk günden kaçtı, bir kısmı sekiz ay, dokuz ay sonra bile kaçıyorlar. Yargı geç çalışıyor, yargı çalışmıyor ve "Yargı hızlansın, kırmızı bülten çıkarılsın bunlar için ve böylelikle de biz gereğini yapalım." diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) - Adalet bekliyorlar; en doğal hakları ve buna da Meclisimizin -bir komisyonla mağdur ailelerin adalet talepleri nasıl karşılanabilir, yargı nasıl hızlandırılabilir, daha nitelikli yargısal sonuçlar nasıl üretilebilir- bakması gerekiyor.

Sayın Başkan, kamuoyunda kısaca "Ayhan Bora Kaplan davası" diye bilinen davayla ilgili de birkaç şey söylemek isterim. Karanlık bir olay, karanlık bir dosya, on yıl içerisinde cinayet işlemekten yargılanmış, hapis yatmış ama hakkında 50'nin üzerinde iddia olan, uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, hırsızlık, darp, cinayet, cinayete azmettirme olan bir çeteden bahsediyoruz ama bu çeteyi kimler koruyor? Bu çetenin arkasında kimler var? Acaba birilerinin iddia ettiği gibi FETÖ adına burada devlete karşı bir darbe yapanlar mı var, darbeye kalkışanlar mı var, yoksa devlette çürüme mi var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

MURAT EMİR (Ankara) - Emniyet içerisinde ekipler birbirine girmiş, küçük çetecikler oluşmuş, görülüyor ama bu çeteciklerden hangisi gerçekten devletine, milletine bağlı, yargının talimatlarına uyuyor, hangisi veya kimler bu suç örgütleriyle iç içe geçmiş durumda; biz bunun aydınlatılmasını bekliyoruz. Bulanık suda balık avlanmasına karşıyız. Süreci yakından izliyoruz. Bu konunun ciddiye alınması lazım. Bu konu öyle geçiştirilecek bir konu değildir, mutlaka Meclisin el koyması lazım; Meclisin, özellikle bağımsız yargının tecelli etmesi için, özellikle kolluk kuvvetlerinin gerçekten olması gerektiği gibi çalışması için, yargının da bağımsız ve tarafsız işlemesi için el koyması lazım. Bundan tüm Türkiye arınır, tüm Türkiye kazanır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)