GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

KAMURAN TANHAN (Mardin) - Esasında ben de bu kanun teklifinin 14'üncü maddesi üzerinde konuşmak isterdim fakat ülkede olağan bir durum olmadığı için, olağanüstü bir durum olduğu için ve yakın zamanda Kobani kumpas davasında esir tutulan kıymetli arkadaşlarımız, siyasetçi arkadaşlarımız olduğu için ben İsmail Şengül adına bir konuşma yapacağım.

Kobani kumpas davası, dünya yargı ve hukuk tarihinde kirli, yalan ve kurgu yargılamalar listesinde birinci sırada yerini almıştır. AKP iktidarı, bu utanç abidesi nişanı omzuna takmıştır. Bu utanç abidesi tezgâhını kuranlar halkların vicdanında mahkûm olacaktır. Kobani davası, Kürt siyasetine yönelik kolluk, siyaset ve yargı eliyle dizayn edilmiş bir kumpastır. Bu kumpas davasında arkadaşlarımız ağır cezalar aldı. Tüm toplumsal kesimlerin vicdanını yaralayan bu siyasi kararla rehin alınan ve zindanlarda direnen yoldaşlarımız onurumuzdur. İsmail Şengül 2014 Kobani döneminde MYK üyemizdi, 16 Mayıs tarihinde duruşmada kendisine yirmi yıl altı ay hapis cezası verildi. Savunmasında bakın, ne diyor: "Ben, bugün tam da demokratik siyasi hayatın bu vazgeçilmez unsurlarının barışçıl faaliyetleri nedeniyle yargılanmaktayım. Tam da Hükûmetin ve yöneticilerinin hatalı ve eksik gördüğü uygulamalarına ilişkin eleştiri yapmak, görüş ve düşünce açıklamak yani bir siyasi partinin doğal görevi olarak yapmış olduğu bir çağrı nedeniyle burada tutulmaktayım." Şimdi, öncelikle, HDP MYK imzalı bahsi geçen çağrının "tweet"ine bir bakalım, bir "tweet"ten müebbet olabilir mi? Bu "tweet"in içeriğinde bana göre esasen Kobani'de durumun son derece kritik olduğu, soykırım tehdidinin anbean arttığı, IŞİD saldırılarının sadece Kobani kentine değil, Türkiye başta olmak üzere tüm bölge ülkelerine yönelik büyük bir tehdit olduğu, yaşanan sürecin uluslararası nitelikli bir insani krize dönüştüğü belirlenmiştir. "Tweet"te bu durumla bağlantılı olarak, o dönem hükûmette olan AKP, bölge insanının tek kurtuluş umudu olan Mürşitpınar Sınır Kapısı'nı açmamış, bu talebi reddetmiştir. O an itibarıyla bu kapı açılmadı ve insani yardım koridoru oluşturulmadığı için HDP'nin, Hükûmetin bu politikalarını protesto etmek amacıyla ülke genelinde demokratik basın açıklamaları yapılması için bir çağrı yaptığı anlaşılmaktadır. Objektif gözlemcilerin de rahatlıkla tespit edebileceği bu "tweet"in içeriğinde herhangi bir şiddet söylemi yoktur, bir "tweet" insanı şiddet eğiliminde bulunmaya çağırmamıştır. Karar duruşmasında son söz olarak şunu söylüyor: Verilen karar ne olursa olsun demokrasi, özgürlük ve barış için verdiğimiz mücadeleden bir adım geri atmayacağız. Siyasi hesaplarla zaptını dolduranlar şunu iyi bilsin ki önümüze konan kâğıtların hiçbir anlamı yoktur, olmayacaktır. Bizler, IŞİD canileri Kobani'de katliam yaparken, insanları kaçırıp işkence ederken, kadınlara tecavüz edip köle pazarlarında satarken sessiz kalamazdık, kalmadık da. Bu insanlık trajedisi karşısında bu ülkenin onurlu siyasetçileri olarak tüm halkımıza ve kamuoyuna duyarlılık ve mücadele çağrısı yaparak insan olmanın gereğini yaptık. Bu nedenle, vicdanımız rahat, başımız diktir. Biz, Kobani'de IŞİD faşizmine karşı verdiğimiz mücadeleyi bugün de dayanışarak ve birleşerek daha da büyütüyoruz. Tüm halkımıza sevgi ve saygılarımı sunuyor, bu süreçte bizlere verdikleri destekten ötürü teşekkür ediyorum.

Esasında, Türkiye'nin Rojava siyaseti Kürt'e karşı bir savaş siyasetidir. Kobani kumpas davası, Kürt siyasi hareketini tasfiye etmeyi hedefleyen, barış ve çözüm umudunu baltalayan ve yasal siyasal söylemi suç hâline getiren bir zulmün, bir zulüm kampanyasının son durağıdır, son adımıdır. AKP iktidarıyla geldiğimiz son noktada Türkiye'de yargı bizatihi siyasi hesaplaşmanın aparatı hâline gelmiştir, demokratik siyaset alanını daraltmaya hatta ortadan kaldırmaya ve toplumsal barışın inşasını engellemeye yönelik beyhude bir sindirme çabasıdır. Çözüm, daha fazla otoriterleşme değil, demokrasiye ve hukuka dönüştür; çözüm, üçüncü yol siyasetidir, demokratik cumhuriyettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

KAMURAN TANHAN (Devamla) - Şunu da ifade etmek istiyorum sayın vekiller: Kelle isteyen bir güruhun nelere sebebiyet verebileceğini benden önce Meral Danış Beştaş Vekilimiz ifade etti Dreyfus davasıyla. Sami Selçuk'un buna ilişkin bir kitabı var, hepinize okumanızı öneririm.

Şunu da unutmayın: Adalet topaldır, ağır yürür fakat gideceği yere er geç varır. Sonunda adil yargılamalarla arkadaşlarımız aklanacaktır, mahkûm olan AKP zihniyeti ve AKP iktidarı olacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)