GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri şahsım ve DEVA Partisi adına saygıyla selamlıyorum.

Bugün 22 Mayıs, çok partili hayatımızın ilk Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın seçilmesinin ve ilk Başbakanı Adnan Menderes'in göreve başlamasının yıl dönümü. Her ikisini de rahmetle anıyorum. Türkiye'nin yegâne yolunun evrensel kalitede hukuk ve demokrasi olduğunu tekrar hatırlatıyorum.

Değerli arkadaşlar, müzakere ettiğimiz kanunun en ilgi çekici maddesi -biliyorsunuz- fahiş fiyat. Bu fahiş fiyat meselesi bana Hükûmetimizin üç tane huyunu hatırlatıyor. Birinci huyu şu: Asla aynaya bakmıyor Hükûmetimiz. Herkes birbirine "Bu fahiş fiyatla mal satan, hizmet satan kim?" diye soruyor, ben size söyleyeyim, Hükûmetin ta kendisi. Geçen sene bugünlerde benzin ve mazot -hatırlayacaksınız- 18 ila 20 liraydı. Petrolün varil fiyatı pek değişmedi o günden bugüne kadar ama şimdi biz mazotu ve benzini 40 liraya, 42 liraya alıyoruz; aradaki fark tamamen Hükûmetin artırdığı vergiler ve yükselttiği kur. Geçen sene bugün KPSS'nin oturum ücreti 150 liraydı, bugün 350 lira.

Değerli arkadaşlar, KPSS ücretlerini de dış güçler mi artırdı? Geçen hafta yapılan köprü ve otoyol zammını gördünüz. İstanbul'dan İzmir'e gitmek bin lira, buna benzin filan dâhil değil, sadece köprü ve otoyol ücreti. İstanbul Boğazı'ndaki köprülere gelen zam yüzde 60. Öbür taraftan da "Enflasyon yüzde 38 olacak." deniyor. Şimdi "Hükûmet kendi hedefine kendisi inanmıyor mu?" diye bir soru doğal olarak aklımıza geliyor.

Hükûmetimizin ikinci huyu şu: Asla hatalarının sorumluluğunu kabul etmiyor. "Millet bizi görevlendirdi." diyor, "Tam yetki bizde." diyor ama sorumluluk üstlenmiyor. İyi şeyler olunca Hükûmetten, kötü şeyler olunca muhakkak ki bir günah keçisi bulunuyor. Bu, bazen kader, bazen dış güçler, bazen de esnaflar, artık ne denk gelirse. Hâlbuki fahiş fiyatların yegâne sorumlusu fahiş hatalar yapan ekonomi yönetimidir. Çılgınca para basarsanız, üç senede para arzını 4 katına çıkarırsanız, enflasyon doğal olarak uçar, fiyatlar doğal olarak yükselir, iki kere iki dört.

Hükûmetimizin üçüncü huyu da şu: Ekonomiyi talimatlarla idare edeceğini düşünüyor. Değerli arkadaşlar, bu bir hayaldir, bunu Sovyet Parti komiserleri yapamadı, bunu eli sopalı Venezuela'daki enflasyonla mücadele timleri yapamadı; bunu siz de yapamazsınız, yapamadınız, yapamayacaksınız. Açık söyleyeyim, ekonominin doğal kanunlarına karşı kürek çekmenin sonu hüsrandır. Kontrol kumanda ekonomisinin doğal sonucu 3K'dır, 3K; kıtlık, karaborsa ve kalitesizlik. Ülkemizde bereket, fiyatları baskılayarak değil maliyetleri düşürerek, talimatları yağdırarak değil hür teşebbüsü şevklendirerek ve soğan depolarını basarak değil bolluğun önünü açarak gerçekleşir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buradan Hükûmete çağrıda bulunuyorum: Esnaf ile vatandaşı birbirine düşman etmeyin. Acı reçetenin, kemer sıkmanın bütün yükünü orta direğin sırtına yüklemeyin. Denetim ve ceza süreçlerini bakanlık üzerinden değil tarafsız ve bağımsız işleyen Rekabet Kurumu üzerinden gerçekleştirin. Ha, eğer tekeller ve oligopoller varsa onlarla da mücadele edin, biz de sonuna kadar destekleyelim. Nehri tersine doğru akıtmaya çalışmayın, Türkiye'yi 24 Ocak 1980 öncesine götürmeye çalışmayın. Fiyatları kalıcı olarak düşürmenin en garantili yolu rekabeti tesis etmek, girişimcinin önünü açmak ve maliyetlerin düşmesini sağlamaktır. En önemlisi, çuvaldızı orta direğe, KOBİ'ye, esnafa batırmadan önce iğneyi kendinize batırın. Artık israfa bir son verin, tasarruf tedbirlerini uygulayın. Tabii, burada geçen hafta bahsedilen temenniler silsilesini kastetmiyorum, takvimi ve sayısal hedefleri olan, en tepeden başlayan ve hakikaten can yakan bir tasarruf programından bahsediyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kültür değişimi olmazsa bu iş olmaz, kitabın ortasından konuşalım; kamu harcamalarına kuvvetli bir makas gelmeden Türkiye düze çıkamaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.