GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine grubumuz adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde yaşanan enflasyonist süreç toplumun her kesimini etkilediği gibi, her sektöre ve alana da olumsuz yansımaları sirayet etmektedir. Bütün kamu kurumları enflasyonist etkinin yansımalarına yönelik tedbirler almanın gayreti içerisinde bulunmaktadır. Enflasyonun etkilerini azaltmak amacıyla hazırlanan torba yasanın içeriğinin büyük bir kısmının cezai hükümlerin güncellenmesini kapsadığını görüyoruz. Bununla birlikte, özellikle belirtmek gerekir ki iktidar partisi enflasyonist sürecin ülkemizde kalıcı hâle gelmesinin asıl müsebbibidir. Bugüne kadar denenmiş fakat fayda vermemiş yöntemlerin tekrar tekrar uygulanmaya çalışıldığı, buna karşılık enflasyonu yükselten asıl sebeplere ilişkin gerekli adımların atılmadığını görüyoruz.

İthalatla et fiyatlarındaki artışı önlemeye çalışıyorsunuz ama faydası yok. Sadece 2023 yılında 1 milyar 163 milyon dolar tutarında sığır ithalatı yapmışız ancak et fiyatları artmaya devam etmiş; bu da yetmemiş, hayvan varlığımız hızla azalmıştır. Ulusal Süt Konseyi, artısını eksisini hesap etmeden maliyetin altında bir süt fiyatı belirliyor, burada güya fahiş fiyatı önlemek için bir iş yapılıyor ancak diğer yandan baktığınızda hem süt üretimi azalıyor hem de inekler kesime gidiyor. Yani özetle, kaş yapayım derken göz çıkarılıyor, fatura yine üreticimize kesiliyor.

Bakınız, tarım ülkesi olmamıza rağmen birçok temel üründe dışarıya bağımlı olmamız, son bir yıl içerisinde canlı hayvan ve et ithalatının zirve yapmış olması ve dünyada gıda enflasyonunun yüksek olduğu ilk 5 ülke arasında olmamız, tarım ve hayvancılıkta yapılan yanlışların ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Burada, evvela yapılan yanlışlardan geri dönüldüğüne dair bir tavır görmek isteriz ancak sanki yeterince uygulanmamış gibi ithalat yönteminde ısrar ediliyor. Çiftçi desteklerini artırmaya yönelik, en azından bu destekleri kanunun belirlediği oranda vermeye yönelik bir adım göremiyoruz. Üzülerek ifade ediyorum ki yapılan yanlış işler her geçen gün üretimi azaltıyor, pahalılığı artırıyor ve ülkemize ciddi zararlar veriyor.

Önemli bir hatırlatma ve uyarı yapmayı önemli bir vazife olarak görüyorum. Karadeniz Bölgemizde çay hasadı başladı, üreticimizin maliyetini karşılamayacak; 17+2 liralık alım fiyatı mutlaka revize edilmelidir, yaş çayın kilogram fiyatı en az 25 lira olacak şekilde yeniden belirlenmelidir. Aradaki komisyoncuları ve fırsatçıları çıkardığınızda hem üreticilerimiz kazanacak hem de vatandaşlarımız çayı uygun fiyatla tüketme imkânı bulabilecektir. Ayrıca, ÇAYKUR tesislerimizde kapasiteyi artırarak, üreticilerimizi özel sektörün insafına terk edecek olan kota uygulaması ivedilikle kaldırılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, burada torba yasa yönteminin doğru olmadığını daha önce de ifade etmiştik. Yasa yapma süreçleri ilgili paydaşların katılımıyla şeffaf ve anlaşılabilir olmalıdır ancak siz 9 farklı kanunla ilgili değişiklik teklifi içeren bir metni aynı torbaya koyup Meclise getirdiğinizde süreci karmaşık hâle getirmiş oluyorsunuz. Kanun yapmayı gizli saklı iş çevirme seviyesine indiren bu siyaset anlayışı hem toplumun hem de Meclisin enerjisini ve zamanını israf etmektedir. Öyle ki alınması gereken rasyonel tedbirler yerine bu yöntemle hayata geçirildiği takdirde daha büyük sorunlara neden olacak ve enflasyonu daha da körükleyecek uygulamaların altına imza atılıyor. Yasa yapma yöntemi yanlış olunca, iktidarın getirdiği ve sorun çözmesi beklenen kanunlar uzun ömürlü olmuyor, kalıcı hâle gelemiyor. Daha birkaç ay önce getirilen düzenlemeler bugün "Bir yanlışlık olmuş." denilip yeniden önümüze getiriliyorsa, burada bir esneklik değil eksiklik söz konusudur. Sorunların temel nedeni de kendi eksikliğini görmeyip yalnızca kendisini ehil gören iktidarın iş yapma tarzıdır. Böyle bir yaklaşım sebebiyledir ki bugün siyaset bir çözüm noktası değil tam aksine kördüğüm olmuş, işler çözülemez bir hâle gelmiştir. Kanunları hazırlarken kendi kafasına göre hazırlayıp sorun çıktığında da yine kendi kafasına göre çözümler ürettiği için, aynı konuda farklı zamanlarda düzenlemeler yapma ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Oysa, iktidar yetkisini muhalefeti görmezden gelmek için değil sorunları görmek ve çözmek için kullanmış olsa bugün kanunlarımız kırk yamalı bohçaya dönmez, ülkemiz kontrolden çıkmış sorunlarla boğuşmazdı.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanının açıkladığı Kamuda Tasarruf Paketi, bugün görüşmelerini yapmakta olduğumuz kanun teklifiyle doğrudan ilgilidir. Öyle ki ortak hedef tasarruf ve pahalılığı önlemek ancak burada değinilmesi gereken bazı hususlar var! Hükûmetin tüm uyarılara, tüm iyi niyetli eleştirilere rağmen uyguladığı ekonomi politikasının faturası şimdi cefakâr milletimize kesiliyor. Bu ülkenin bütün bir sistemi bir kişiye uygun tasarlandığı, ülkemizin bütün yapısı bir kişinin üzerine uygun şekilde dizayn edildiği için, o gün o bir kişinin aldığı kararlar ne yazık ki bugün milyonlarca gencin boğazına yumru olup oturmuş durumda.

Tasarruf elbette önemli ve gereklidir fakat ne yazık ki açıklanan pakette tasarrufla milletin ekmeğinden başlanmış gibi görünüyor. Açıkladığınız tasarruf paketinde ataması yapılmayan öğretmenlerin, yıllarca okuyup sınavlara çalışan gençlerin umutlarını tüketen kararlar vardır. Paketin içinde aldığı maaşla zar zor geçinen memurun servisle gittiği için evine yarım saat daha erken varma sevincini yok eden kararlar vardır. Bu paketin içinde itibar olarak görülen lüks harcamalardan tasarruf değil, milletten daha büyük fedakârlık beklentisi vardır. "Tasarruf" demek "israf etmemek" demektir ve israf gençlerin gelecek hayali değil, itibar olarak görülen lüks harcamalardır. İsraf, memurun kullandığı servis değil, özel uçaklardır. Anlaşılan o ki kamuoyundaki tepkilere karşılık bir tedbir paketi açıklanmış fakat açıklanan paket israfın kaynağını kurutmaya yönelik değil, yine kamunun sırtındaki yükü artırmaya yönelik kararları içeriyor.

Biz, Saadet Partisi olarak, geçmişten bugüne ikazlarımızı ve çözüm önerilerimizi her zaman paylaştık, paylaşmaya devam ediyoruz. Altı yıl önce, biz "Ülke ekonomisini çökerten sebepler olarak betona gömülen ülke kaynakları ve yanlış yatırımlar." derken bugün iktidar "Zorunlu hâller dışında yatırım programına yeni proje alınmayacak." diyor. Altı yıl önce, Sayın Genel Başkanımızın "Son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, AK PARTİ'li beyaz adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." sözünün yeni yeni anlaşılmaya başlandığını görüyoruz fakat iş işten geçmiş vaziyettedir. Biz, "Kamuda çoklu ve yüksek maaş adil olmadığı gibi, ekonomiye yüktür." dedik ve grup önerisi verdik, o gün önergemizi reddeden sizler, bugün "Kamudaki çoklu maaşlarla ilgili düzenleme yapacağız." diyorsunuz.

Burada yaptığımız uyarı ve ikazlarımızı, en başta inancımızın ve insanlığımızın gereği olarak yapıyoruz; geliniz, yapılan uyarılara kulak tıkamaktan vazgeçin ve milletimizin menfaatlerine olacak çalışmaları gecikmeden, zamanında yapın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ŞERAFETTİN KILIÇ (Devamla) - Geliniz, artık yapılan yanlışların faturasını vatandaşlarımıza kesmekten vazgeçin ve gerçek ihtiyaçlara cevap verecek adımları bir an önce atın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)