Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 22.05.2024 |
CHP GRUBU ADINA GÜRSEL EROL (Elâzığ) - Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bizden önceki gündemle ilgili de bir değerlendirme yapmak isterim: Bu ülke hepimizin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Allah razı olsun.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Aksini söyleyen yok, neyi alkışlıyorsunuz?
GÜRSEL EROL (Devamla) - Şu gerçeği kabul edelim: PKK da bir terör örgütüdür, FETÖ de bir terör örgütüdür.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Sana mı soracağım kimi alkışlayacağımı?
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Tam da onu söylüyorum. Sakin, sakin; sinirlerinize hâkim olun Özlem Hanım.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekilleri, müsaade eder misiniz?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - A, yeter artık, yeter artık!
Başkanım, artık hakikaten ya sabır yani. Lütfen, rica ediyorum Başkanım.
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sen laf atarken iyiydi ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Ne zorunuza gidiyor? Doğruları duymak zorunuza gidiyor sizin. Bakın, doğruları konuşmak zorunuza gidiyor sizin!
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Algı yaratmayın, algı yaratmayın.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Lütfen artık! O arkadaşların derdi nedir? Ciyak, ciyak, ciyak...
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sinirlerine hâkim olsana, sinirlerine. Daha çok laf duyacaksın bizden, biraz sinirlerine hâkim ol.
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Aynı doğruları biz söyleyince oradan bakıyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Doğruları konuşmak zorunuza gidiyor! (AK PARTİ ve DEM PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Daha bitmedi bu konu, bitmedi. Biraz sakin ol, sakinleştirici falan al! (AK PARTİ ve DEM PARTİ sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
SÜMEYYE BOZ (Muş) - Gerçekleri duyunca sinirleniyorsunuz.
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Paşa gönlüm kimi istiyorsa onu alkışlarım! Hayret bir şey ya! Milletvekilini alkışlıyorum, paşa gönlüm istiyor, alkışlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi, bir açık gerçeği ifade etmek istiyorum: Bağıran milletvekillerine benim hâkim olmam mümkün değil çünkü bağıran milletvekili kendi kendine hâkim değil.
Buyurun.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Süremi yeniden başlatabilir misiniz?
BAŞKAN - Başlatacağım.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Bak, demin söylediğim şey önemli; ben bağıran bir milletvekilini susturamam. Neden? Çünkü milletvekili kendine hâkim değil ki bağırıyor. Grup Başkan Vekili çıkıp düşüncelerini ifade ediyor ve...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Ona da izin vermiyorlar Sayın Başkanım.
BAŞKAN - ...Divan olarak elimden gelen bütün samimiyetimle sonuna kadar dinleme gayreti içindeyiz. Siz de çıkıp konuşuyorsunuz, diğer arkadaşlar da konuşuyor. Gayet de güzel, herkes kendi meselesini anlatıyor. Bağırmayın lütfen ya. Ben bir milletvekiline "Bağırmayın." demeyi emin olun içime sindiremiyorum ya.
Buyurun Sayın Milletvekili.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Evet, sayın milletvekillerim, tekrar hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Biz bu ülkenin 85 milyon yurttaşıyız. Anayasa'ya göre hepimizin yurttaşlık hakkı anayasal güvence altındadır. İnsanlar dönem dönem değişik suçlamalarla karşı karşıya kalabilirler, suç işleyebilirler ama herkesin adil yargılanma hakkı vardır ve o Anayasa gereği de herkes adilce yargılanmalıdır.
Ben 2015 yılından bugüne kadar milletvekiliyim, 3'üncü dönem. 26'ncı Dönem Tunceli Milletvekiliydim, 27'nci ve 28'inci dönem Elâzığ Milletvekiliyim. Bu Parlamentoda gördüğüm bir gerçek var, sürekli konular aynı, yalnızca konuşmacılar ayrı yani sürekli konuları burada konuşuyoruz ama o konuları konuşan konuşmacılar sürekli değişiyor. Doğal olarak iktidar partisinin yanlış bir algısı var. O algınız nedir? Bu Parlamentoda bulunan bütün bir milletvekillerinin siyaset tarzları, siyaset dilleri, siyasi tabanları, siyaset yapma anlayışları doğal olarak birbirinden farklı, olaylara bakış açımız da farklı. Doğal olarak herkes kendi seçmeninin beklentisi doğrultusunda bu Parlamento kürsüsünü özgürce kullanabilmeli ve seçmen kitlesinin beklentilerine göre taleplerini bu kürsüde gündeme getirmeli. Doğrudur, yanlıştır, ayrı bir şey ama hepimiz birbirimizin düşüncelerine saygı duyacağız. Hepimizin ortak bir kimliği var. Hepimizin ortak kimliği nedir? Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşı olmak, devletin varlığını, vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletin birliğini ve beraberliğini korumaktır. Bu değerler bu Parlamentonun değerleridir ve biz yemin ederken bu değerler üzerine, bu söylemler üzerine yemin ettik. (CHP sıralarından alkışlar) Doğal olarak, burada herkes herkesin düşüncesine saygı göstermek zorunda. Beni bölgemde herkes bilir; ben bölgemde -Tunceli Milletvekilliğimde de Elâzığ Milletvekilliğimde de- terör karşıtı birisiyim; FETÖ'ye de karşıyım, PKK'ya da karşıyım, IŞİD'e de karşıyım, bu ülkenin üniter devlet yapısına zarar veren, tehdit eden, bu ülkenin askerini, polisini şehit eden her anlayışa karşıyım. Bu devlet bizim. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kimse kimseden daha fazla devletçilik, kimse kimseden daha fazla vatanseverlik, milliyetçilik yapmasın, hepimizin ortak değerleri ülkemize, devletimize sahip çıkmak. Önce bunu bir tespit edip bunu bir değerlendirmek isterim.
Bugün aslında güzel bir tablo var; kendi siyasi düşüncelerine, anlayışlarına göre Kobani'nin yargılanma süreci ve sonucuyla ilgili tepki koyan ve fotoğrafları önlerinde paylaşan bir parti var; diğer taraftan da ulusal başarılara imza atan ve kendi alanlarında başarı hikâyesi oluşturan birçok insanın remi var; ne güzel. Ne güzel, demokrasinin güzelliği bu. Yani bırakın, bir taraf bir düşünceyi savunuyorsa herkes birbirine saygı duyduğu sürece biz bu ülkenin gelişmesine, bu ülkede özgürlüklerin genelleşmesine, evrensel değerler üzerinde yurttaşlarımızın yurttaşlık haklarının aranmasına katkı sunarız. Kimse kimseden daha fazla devletçi değil.
Şimdi, geleyim -zamanım kalmadı- Elâzığ'a. Elâzığ'da Maden ilçemiz var. Aslında Elâzığ yer altı zenginlikleri açısından Türkiye'nin en zengin yer altı kaynaklarına sahip olan bir il. Yani madencilikte -mermer, krom, altın, bakır- inanılmaz bir yer altı zenginliğimiz var ama yer altı zenginliklerimizden şehrimiz yeterince yararlanmadığı gibi, doğru yatırımlar yapılmadığı gibi, özelleştirmeyle ve ihalelerle doğru sonuçlar yaratılmadığından kaynaklı şehrimizin de ülkemizin de ekonomik bir kazancı yok.
Maden Bakır İşletmesi geçtiğimiz dönemlerde özelleştirildi. Maden'i ayakta tutan bir bakır işletmesi; Osmanlı döneminden günümüze kadar işletme olan -işte, Ejder Bey iyi bilir, kendisi de kısmen Madenlidir- 6 bin personelin çalıştığı bir fabrika. O 6 bin personelin çalıştığı fabrika, o şehrin yalnızca ekonomik hayatını değil, sosyal hayatını, oradaki yaşam tarzını geliştiren bir fabrika ama özelleştirildikten sonra çalışan sayısı 100'e düşmüş; 1900'lü yılların başında tenis kortlarının, açık hava sinemalarının, tiyatroların yapıldığı bir ilçe şu anda kendi kaderine terk edilmiş bir ilçe. Sayın Başkanım, ne köy ne ilçe; iki arada bir derede kalmış. Orada Bakır İşletmesinin yanlış uygulamalarından kaynaklı, çıkan madenin pasasını riskli bölge ilan edilen alana dökmesinden kaynaklı inanılmaz bir heyelan riskimiz var. Bunu defalarca bu Meclis kürsüsünde gündeme getirdim, Bakanlığa soru önergesi verdim, Çevre Komisyonunda gündeme getirdim. Çevre Komisyonu üyesi arkadaşlarımız aramızda, geçtiğimiz günlerde Çevre Komisyonunda da toplantı yaptık. Komisyon Başkanımız diyor ki: "Evet, bu hafriyatın buradan kaldırılması lazım." Bakanlık diyor ki: "Evet, bu hafriyatın buradan kaldırılması lazım, risk yaratıyor." Ama gelin görün ki her şey söylemde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÜRSEL EROL (Devamla) - Ben sizi Allah'a havale ediyorum. Niye? Çünkü şundan dolayı: Bu, ağır bir sorumluluktur. Orada, İliç gibi bir felaketle karşı karşıyayız. İnsanlar ölmeden, doğal felaket yaşanmadan, orada yaşamsal sorunlar yaşanmadan bir araştırma komisyonu kurularak yerinde inceleme yapılsın; bu incelemeyle ilgili de Meclisimiz bilgilendirilsin. Orada olabilecek kazalarla ilgili, felaketle ilgili tedbirlerin alınmasına yönelik talebimi Parlamentoya iletiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)