Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 22.05.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA CEMALETTİN KANİ TORUN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Kobani davasının hukuki kısmına girmeyeceğim ancak son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: Bu dava ve Kürt siyasetçilerin bu şekilde mahkûm edilmesi ülkemizde barışa, birlik ve beraberliğe, beraber yaşama arzusuna bir darbedir, bunu dikkate almanız gerekiyor.
Siyasetçilerin cezalandırılması konusunda bir anekdot anlatacağım. Somali'de Büyükelçi olduğum dönemde, orada devlete karşı silahlı mücadele veren El Şebab örgütünün lider kadrosundan, hatta manevi lideri olarak bilinen bir zat örgüt içi anlaşmazlık sonucu canını kurtarmak için devlete teslim olmuştu. Sonra bu şahsa, devlet, silahlı mücadeleden vazgeçmesi karşılığı serbest bırakılma garantisi verdi ancak silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıklamayı reddetti. Sebebi neydi? Şu: "Hadi silahlı mücadeleyi bıraktım ve demokratik yolla işbaşına geldim diyelim -o günlerde Mısır'da da darbe olmuştu- dönün, bakın, bakalım Mısır'da ne oldu? Silahlı mücadele mi yaptı Mısır'da iktidardakiler? Yok. Demokratik yolla mı geldiler? Demokratik yolla geldiler. Peki, ne oldu? Bir darbe oldu ve bütün Batı bu darbenin arkasında durdu yani demokratik yolu kullanmanın hiçbir faydası yok." dedi. Kendince bunu temellendirdi, hatta bu sadece Mısır için geçerli değil, Cezayir için de geçerli, hatta Gazze'de Hamas için de geçerli; biliyorsunuz seçimi kazanmıştı. Değerli arkadaşlar, yani demokratik yolların tıkanması şiddet sarmalını artırıyor.
Buradan şuraya geleceğim: Biz Türkiye'deki Kürtlere uzun zaman ne dedik? Dedik ki: "Arkadaşlar, dağa çıkmayın, demokratik siyaset yolları açık, gelin ovada siyaset yapın." Siyaset yapmanın önü de açıldı, işte DEM PARTİ burada, 91'den beri Parlamentoda öncülü diğer partilerle temsil edildi, her ne kadar sık sık kapatılsa da en azından siyasi mücadeleye devam ettiler. Şimdi, bu partilerde siyaset yapan milletvekillerine ve hatta genel başkanlarına ceza verdiğinizde ve bu cezalar siyasi olduğunda... Ki bu cezaların siyasi olduğunu herkes kabul ediyor, olaylardan altı yıl sonra dava açılıyor, davanın ölümlerle alakalı olduğu söylendiği hâlde cezanın ölümlerle hiçbir alakası yok. Siz bu durumda Kürtlere ne mesaj veriyorsunuz? "Siz siyaset yapmayın, dağa gidin." mesajıdır bu. Demokratik ülkelerde siyasetçinin cezasını sandıkta halk verir arkadaşlar, mahkemeler değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Bir diğer husus, Kobani davası, özellikle Sayın Demirtaş'ın mahkûmiyeti, Osman Kavala ve Can Atalay'ın mahkûmiyetleri Türkiye'nin hukuk devleti imajına ciddi zarar veriyor. Özellikle, Avrupa Konseyinden atılma durumuna gelmiş, Avrupa kurumlarından dışlanmış bir Türkiye'nin uluslararası itibarı zarar görüyor. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanması ve Sayın Cumhurbaşkanının da söylediği yumuşamanın tesis edilmesi ülkemizin menfaatinedir. Kobani davasının da üst mahkemelerde ülkemizin önünü açacak şekilde sonuçlanmasını diliyorum. Türkiye ciddi bir ekonomik kriz içinde ve Hükûmet yeni bir ekonomik program yürürlüğe koydu. Bu krizden çıkmanın ve bu ekonomik programın başarısı Türkiye'de hukuka dönülmesine bağlıdır; demokrasinin, temel hak ve hürriyetlerin önünün açılması, ihtiyaç duyulan uzun vadeli yatırımların ülkemize gelmesi için de bu şarttır. Bu davalar sadece iç barışa değil, ekonomiye de zarar veriyor.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Senin çocuğun ölseydi de aynı şeyleri söyler miydin?
CEMALETTİN KANİ TORUN (Devamla) - Son söz, hukuku siyasallaştırmayın, siyasette sopa olarak kullanmayın. Kutuplaştırmayı sona erdirin. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)