GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:22.05.2024

DEM PARTİ GRUBU ADINA SÜMEYYE BOZ (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımızı; cezaevlerinde haksızlığa, hukuksuzluğa, adil olmayan yargılamalara, ağırlaştırılmış müebbet şeklinde uygulanan fiilî idam cezalarına, hasta mahpusların yaşamış olduğu mağduriyetlere ve tecrit politikalarına karşı direnen, mücadele eden değerli arkadaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

İYİ Parti Grubunun hazırlamış olduğu Hayvanların Korunması Kanunu'na dair uygulama ve yönetmeliklerle ilgili önerge üzerine söz aldım ancak çerçeveyi şimdiye kadarki konuşmalardan birazcık daha farklı bir yönde tutmayı planlıyorum. Yani aslında konuşmalar bize bir şeyi işaret etti, buradan şunu anlamış oluyoruz: Sokak hayvanlarının korunması, bakımının yapılması oldukça önemli bir konu ve yerel yönetimlere bu anlamda çok ciddi görevler ve sorumluluklar düşmekte. Buna rağmen hâlâ bazı yerel yönetimlerde ne yazık ki sanki itlaf etmenin, uyutmanın bir alternatifmiş gibi uygulandığına tanık oluyoruz, bu da gerçekten çok rahatsız edici bir mesele.

Hayvan Hakları Beyannamesi -bildiğiniz gibi- uluslararası anlamda çokça geçerliliği olan bir metin olup bütün canlıların yaşam haklarını destekleyen ve onların bir yaşam hakkına sahip olduğunu, her insan evladının bu canlıların yaşam haklarını koruması gerektiğini ve duyulması gereken saygının da bir insanın diğerine duyduğu saygıdan farklı değerlendirilmemesi gerektiğini telkin eder. Türkiye'de ise hayvanlara yönelik şiddet, yaşam hakkı ihlalleriyle ilgili ne yazık ki fazlasıyla vaka gündemimize oturmakta. Toplum vicdanı hayvanlara yönelik kıyım, şiddet, işkence, istismar ve hayvan tecavüzü gibi haberlerle ne yazık ki ciddi anlamda sarsılmakta. Hayvan karşıtı politikaların, yasal koruma altına alınmamış olan hakların yozlaşmış bir kültürde, toplumda ortaya çıkardığı en temel sorunlardan biri de hayvanlara yönelik tecavüzdür. Tecavüz, şiddet ve eril eylem biçimi olarak erkek egemen kimliğin kendi dışındaki her kesime uygulanmasını farz olarak nitelendirdiği barbarca bir kültürün ürünüdür. İnsan ırkı da kendini egemen olarak görüyor ve hayvanlara yönelik her türlü mezalimi de ne yazık ki reva görüyor. Bu konuda devam eden cezasızlık politikalarıyla hayvanlara yönelik yeni suç ve şiddetlerin önü açılıyor. Yaşanan vakalar her ne kadar birbirinden bağımsız ve farklı olarak değerlendirilse de ancak bunun ülkede şu anda genel anlamda uygulanan cezasızlık ve yok etme politikalarından bağımsız olmadığını söylemek gerekiyor; ayrıca, meseleye bir koruma, merhamet ekseninde değil de hak ve ihlal ekseninde yaklaşmak gerektiğini de hatırlatmakta.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SÜMEYYE BOZ (Devamla) - Öyle ki aksi takdirde böyle bir yaklaşım "suç" yerine aslında burada karşımıza çıkardığı şeyi "kabahat" olarak nitelendirme sonucunu çıkarır ancak suç suçtur, kabahat olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Türkiye'de ne yazık ki şu an yaşadığımız mesele tamamen buna işaret etmekte. Son zamanlarda medyanın gündemine düşen Köpük isimli yavru köpek ve Eros isimli kedinin yaşadığı şiddet sonucunda, istismar sonucunda öldürülmesi meselesindeki sonuç tablo da bunu bize göstermekte.

Sonuç olarak stratejik herhangi bir plan yapılmadan hareket edilmemeli; diğer ülkelerde uygulanan hayvan haklarına dair, hayvanların bedensel bütünlüklerine dair politikalar incelenmeli, araştırılmalı ve buna göre uygulanmalı ama biz bu yok etme kültürünü tanıyoruz. Bu yok etme kültürünü Cudi'den gelecek, Geliye Goderne'den, Akbelen'den tanıyoruz. Halka, insanlığa, kültüre, dile, coğrafyaya, ekolojiye düşman olan bu akıldan tanıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SÜMEYYE BOZ (Devamla) - Bu inkârcı ve imhacı akılla mücadelemiz her alanda devam edecek. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)