GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:21.05.2024

NİMET ÖZDEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 7'nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Maddede, faaliyeti durdurulan veya askıya alınan lisanslı depoculuk yapılan işletmelerde kısıtlanan süre boyunca kira bedeli talep edilmeyeceği yönünde düzenleme yapılmaktadır. Uygun bulduğumuzu belirterek başka bir konuya geçmek istiyorum.

Son yıllarda vatandaşın en önemli gündemi hepimizin bildiği gibi ağır ekonomik sorunlar. Türkiye ne yazık ki partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte açlık, işsizlik, yüksek enflasyon, iç-dış borç batağına düşmüş bir ülkeye dönüştü. İş bulabilirse açlık sınırının altında kalan bir ücrete mahkûm çalışanlar, kuyruklarda sabahlayan emekliler, ikinci el eşya pazarını arşınlayan yeni evlenmeye çalışan çaresiz gençlerimiz, vatandaşlarımız, yetersiz beslenme sonucu gelişim bozukluğu geçiren çocuklarımız, geleceğimiz... Bakanlık verilerine göre yedi aylık merkezî yönetim borç stoku 1 trilyon 780 milyar lira, döviz borcu yaklaşık 4 trilyon lira. Naslara kurban edilmiş düşük faiz politikalarının ülkemizi getirdiği son nokta, büyük bir yıkım. Bu yaşananların sorumlusu sanki başkalarıymış gibi, şatafatlı mekânlarda lüks arabalarıyla sefa süren duyarsız bir iktidar. Bize kalan uzun yıllar altından kalkamayacağımız bir yük, borç yükü. Peki, kim ödeyecek? Maaş artışından ziyade "Nasıl daha fazla vergisini keserim." denilen çalışanlar, az maaş alıp çok vergi ödeyenler. Peki, çok kazanıp az, daha az ödeyenler hatta ödemeyenler; onlara geçiş, müşteri garantili beş yıldızlı ihaleler. Diğer yandan milyonlarca işçinin, memurun alın terinden alınan vergilere karşılık emeklilerin, çalışanların ücretlerine insan onuruna yakışmayan, uyduruk iyileştirmeler. Hayatta kalabilmek adına çaresizce düşük ücretlerle çalışıp ömrünü ülkeye hizmet ederek geçirenlere, geçici işçi alımı kuyruklarına, ucuz ekmek ve gıda yardımı bekleyenlere, sosyal yardıma muhtaç milyonlara çare olmayacak "tasarruf" diye açıklanan, göstermelik tedbirler; diğer yandan, milletin gözüne sokulan Rolex'ler, ıstakozlar. Milletle alay eder gibi açıklanan tedbirlerle yapılacak tasarruf 100 milyar lira. Yalnızca şehir hastanelerine ödeyeceğimiz garanti bedeli 1 trilyondan fazla; geçiş garantili, uçuş garantili diğer projeleri söylemiyorum bile. Merkez Bankasının bir yıllık zararı 818 milyar lira. Saraylardan, uçaklardan vazgeçmeyenlerin, az maaşa rağmen çok vergi ödeyen memurların servislerini kaldırarak yapacakları tasarruf ne kadar inandırıcı?

Adaletin, eşitliğin, kalkınmanın olmadığı; yoksullukla, yolsuzlukla mücadele edilmeyen bir ülkede tasarruf hikâyesi anlatmaya çalışmak hamaset olduğu kadar büyük bir trajedi ama gündemimize bakarsak bunun bir önemi yok. Kurallarına, kararlarına uymadığınız bir hukuk düzeninde yeni anayasa yapmaya çalışıyorsunuz. Peki, bahsettiğimiz sıkıntılara, dertlere çözüm mü, derman mı? Hepimiz biliyoruz ki bu garabet sistemin sorumlularını biraz daha koltukta tutabilmek; yoksulluğu, yolsuzluğu gözden kaçırma çabası. Çanakkale'yi geçilmez kılan, yedi düvele karşı kurtuluş mücadelesi veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını neredeyse yok sayan; bilimi, kültürü, sanatı, felsefeyi temel hedef almak yerine üçüncü dünya modeline özlemi ifade eden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

NİMET ÖZDEMİR (Devamla) - ...yeni maarif müfredatı, yeni anayasa zihniyetine zemin hazırlamanın adımları mı? Ulusal kahramanlarını, kurucu iradeyi görmezden gelen, toplumun temeli olan laiklik ilkesini kaldırmaya, yok saymaya yönelik bir girişim mi? Yok sayanı bu millet de yok sayar.

Peki, sadece bunlar mı? Elbette hayır, devamı var.

Saygılarımla. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)