GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/1960) esas numaralı Sosyal Hizmetler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53) münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:84
Tarih:21.05.2024

AYLİN YAMAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünya nüfusu, uzayan ömür ve düşen doğurganlık sonucu toplam nüfus içinde genç nüfus oranının azalması ve yaşlı nüfusun payının görece artmasıyla yaşlanma sürecine girmiş, Türkiye'de de yaşlı nüfus oran ve sayı olarak artmıştır. Ülkemiz artık nüfus artış hızının yavaşladığı -ki binde 7,1'dir- doğurganlık hızının azaldığı -1,51'dir- doğuşta beklenen yaşam süresinin ortalama yetmiş yedi buçuk yıl olduğu bir ülkedir. Son yirmi yılda 65 yaş üstü nüfus sayısal olarak tam 2 katına çıkmış, yaklaşık 8,5 milyon vatandaşımıza ulaşmıştır; en büyük artış ise 75 yaş üstü yani esas olarak bakım ihtiyacı olan vatandaşlarımızda gerçekleşmiştir. Bugün 3 milyonu geçen 75 yaş üstü vatandaşımızın 18 bini Aile Bakanlığına, 18 bini özele ve yaklaşık 3 bini Millî Eğitim Bakanlığı ve belediyelere ait olmak üzere yaklaşık 40 bin yatakla ya da aile ortamında bakım ihtiyacı sağlanmaya çalışılmaktadır. Tekrar vurgulayalım: Bizlerin de istediği yaşlının ev ortamında, hijyenik ve şefkatli koşullarda bakılmasıdır fakat günümüz koşullarında bakım ekonomisi aileyi desteklememekte, bakım vermek için istihdamdan kopan aile bireyi -ki bu çoğu zaman kadın olmakta- bakımın finansmanını karşılayamamaktadır. 15-64 yaş grubundaki her 100 kişi için 65 yaş ve üzeri kişi sayısı demek olan yaşlı bağımlılık oranımız 2000'li yılların başında yüzde 8,8 iken bugün yüzde 14,5'e yükselmiştir. Bu durum, yaşlısına en iyi koşullarda bakmak isteyen aileler için derin bir endişe nedeni, yaşlımızın kendisine ise onurlu bir yaşam sürebilme kaygısını getirmektedir. Sadece 75 yaş üstünün bile yüzde 1,3'üne yetecek kadar yatak bulunmakta o da özeldeki yatakları da sayar isek. Fakat bugün yatak sayısındaki azlığa değinmeyeceğim. Bugün, kanun değişikliği gerektiren, hepimizin yaşlısını ilgilendiren başka bir konudan bahsetmek istiyorum.

Ülkemizde huzurevleri, bakım ve rehabilitasyon merkezleri ve aktif yaşam merkezleri, kısacası, yaşlının hizmetine sunulan tüm sosyal hizmet kuruluşları Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. Oysa bu yaş grubunun ortalama yüzde 80'inde hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği, astım gibi kronik hastalıklar bulunmaktadır. Fiziksel sorunlarla beraber psişik sorunlar da bakım sürecini son derece kompleks hâle getirmektedir. Bu yaş grubunun bakım süreçlerini sağlık profesyonelleriyle yürütülmesi, yataklı tedavinin âdeta palyatif bakım yaklaşımıyla hatta mümkünse aynı kampüste ve medikal altyapıyla sürdürülmesi hayati önem taşımaktadır. Özellikle 85 yaş üstünde demansa, diyabete, kardiyovasküler ve akciğer hastalıklarına, depresyona, uyku bozukluklarına, beslenme sorunlarına, kas, iskelet zayıflıklarına bağlı düşmelere çok sık rastlanmaktadır. Bu yaş grubunda çok sayıda kullanılan ilaçlar ve yan etkileri, ağız ve diş sağlığı, işitme problemleri, görme problemleriyle hayata yeterince katılamama gibi sorunlar ancak profesyonel sağlık ekibi desteğiyle çözülebilir. Kısacası, yaşlılarımızın bakımında ve kaliteli yaşamında aslında bu bakımevlerinin Aile Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı kontrolünde olması gerekmektedir. Aile Bakanlığının yaşlı bakımına bakışı daha çok tesis ve fiziksel güvenlik üzerinedir. Tüm denetim formlarından ve bütçe döneminde konulan kurumsal hedeflerden de görebilirsiniz bunu. Oysa bir yaşlı bakım merkezinde ve tüm uzun süreli bakım sistemlerinde denetimlerinizi tesis güvenliği kadar yaşlının sağlık koşulları üzerine de kurgulamalısınız. Uluslararası kabul gören bası yarası oranları, yaşlı düşme oranları, kas kitlesi takibi, kognitif değerlendirmeler, polifarmasiye bağlı yan etkiler, yaşlı beslenme endeksi, öz bakım endeksi gibi tıbbi kriterlerle yaşlınızı takip etmelisiniz ve bunu Sağlık Bakanlığı bünyesindeki sağlık profesyonelleriyle yapmalısınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN YAMAN (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun.

AYLİN YAMAN (Devamla) - Bu durum, aynı zamanda Aile Bakanlığı yetkililerinin bilgi sahibi olmadıkları konuda riskli bir sorumluluğu almalarına da neden olmaktadır. Bu nedenle, huzurevleri, bakım ve rehabilitasyon merkezleri ve aktif yaşam merkezlerinin Sağlık Bakanlığına devrini sağlayacak bu kanun teklifinin kabul edilmesi tüm yaşlılarımız için hayati önem taşımaktadır.

Dün, Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'deki doğurganlık hızına vurgu yapmış ve 2023 yılında hesaplanan 1,51'in milletimiz için bir varoluşsal tehdit olduğunu belirtmiştir. Doğurganlık hızının azalmasında çok değişik nedenler olmakla birlikte en önemlisi derin yoksulluktur. Değil 3 çocuk, 1 çocuğun bile layığıyla büyütülmesi mümkün değildir. 3 çocuk için harcanan çaba, mutlaka yaşlı nüfusumuzun kaliteli bakımına da harcanmalıdır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)