| Konu: | Garip bir yasama günü geçirildiğine, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'na, her türlü terör faaliyetine karşı devletin her zaman yanında olduklarına, emniyet ve yargı içerisindeki hizipleşme konularını titizlikle ve kaygıyla takip ettiklerine, polis devleti ve organize suç örgütlerine kurumların teslim edilmiş olması gibi anlayışlara karşı olduklarına, "yumuşama dönemi" diye başlatılan kavramı desteklediklerine ve Sinan Ateş davasına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 16.05.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, garip bir yasama günü geçiriyoruz. Bir taraftan Başkan millî iradenin tecelligâhı olan Meclisi yönetiyor, diğer taraftan millet adına karar veren yargı organından kendisiyle ilgili gelecek kararı bekliyor. Umarım bütün milletimizin vicdanında onaylanan adaletli bir karar verilir.
19 Mayısla başlamak istiyorum. Tarih 16 Mayıs 1919; vatan toprakları, payitaht işgal altında, ordularımız dağılmış, milletimizin gözü İstanbul'dan gelecek bir umut ışığında ve o umut ışığı şu sözlerle geliyor: "Geldikleri gibi geri gidecekler." O gün, 16 Mayıs 1919'da Anadolu'ya bir umut ışığı Bandırma vapuruyla gidiyor. 19 Mayısta Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde başlatılan Millî Mücadele başarıya ulaşır, vatan toprakları düşmandan arındırılır ve bir şeyin ispatı ortaya konulur; bin yıldır hükmettiğimiz bu topraklar bizim öz yurdumuzdur, hiçbir güç bizi bu topraklardan geldiğimiz yerlere gönderemeyecektir. Millî Mücadele'nin başladığı bu anlamlı gün yine bu toprakların ve cumhuriyetimizin koruyucusu olacak olan gençlerimize bir bayram olarak armağan edilmiştir, bu açıdan da ayrı bir önem arz eder. Bu duygularla, ben 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'mızı tebrik ediyorum.
Hukuk konusuna tekrar dönmek istiyorum. Son günlerde Ankara çok hareketli; Beştepe'de toplantı üstüne toplantı yapılıyor, bir şeyler oluyor. Sormak istiyorum arkadaşlar: Neler oluyor? Gerçekten bunu soruyoruz, bilmek isteriz. "Darbe" deniyor, "kumpas" deniyor, "organize suç örgütleri" deniyor, "terör örgütleri" deniyor. Bir kere şunun altını özellikle çizelim: Her türlü terör faaliyetine karşı -PKK'sı, FETÖ'sü fark etmez- devletimizin her zaman yanındayız. "Darbe" sözünü duyduğumuzda tüylerimiz diken diken oluyor. "Darbe" sözüne karşı da seçilmiş Cumhurbaşkanının, seçilmiş iktidarın her zaman yanında dururuz ancak burada bir şeylerin adını koymamız gerekiyor değerli milletvekilleri. Emniyet içerisinde, yargı içerisinde hizipleşme konularını titizlikle ve kaygıyla takip ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Eğer Emniyet, yargı gibi kurumlar hizipleşmelere kurban edilirse devlet düzeninden bahsedemezsiniz. Türkiye bir şeye karar vermek zorunda, bir tercihi yapmak zorunda; Türkiye ya hukuk devleti kavramını özümseyerek tercih edecek ya da -açık söylüyorum- polis devletine, mafya düzenine bu ülkeyi teslim edecek. Karşı olduğumuz husus polis devleti anlayışıdır, hukuksuz, keyfî anlayıştır, devlet düzeninde belirli grupların hizipleşmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Yine, karşı olduğumuz anlayış organize suç örgütlerine kurumların teslim edilmiş olmasıdır. Devlet kurumuna tercihte bulunulurken, adam seçerken, kamu görevlisi seçerken "benim adamım" "o grubun adamı" "bu grubun adamı" diye tercihte bulunursanız biz bu tablolarla karşılaşırız. Kriter çok net olmalı, liyakat esas alınmalı, kimsenin adamı olmamalı. Bizim tarafımız Türkiye'de hukukun tarafıdır dolayısıyla "yumuşama dönemi" diye başlatılan kavramı destekliyoruz. Türkiye'de bu yumuşama dönemi hizipçilik anlayışına, devlet içerisindeki klik yapılara kurban edilmemelidir. Yumuşama dönemi, siyasetteki normalleşme dönemi, hukuktaki normalleşme dönemi; bu adımlar titizlikle atılmalıdır.
Son olarak Sinan Ateş davasıyla bitirmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Başkanım, son defa lütfen...
BAŞKAN - Buyurun.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sinan Ateş davasını yakından takip ediyoruz. Şikâyetçi eşinin ifadelerinin iddianameye yansımamış olması, önemli delillerin iddianameye yansımamış olması hukuk devleti açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Eşinin çağrısı var: "Beni ve evlatlarımı yalnız bırakmayın." Bu çağrıyı önemsiyoruz, bu davayı önemsiyoruz. Ankara'da herkesin gözünün önünde, devletin başkentinde bir akademisyenin, önemli bir siyasetçinin canice öldürülmüş olması konusu önemlidir; bu konuyu yakından takip edeceğiz, davayı da yakından takip edeceğiz. Babasının tabutunun ardından gözyaşı döken -2 evladım var benim de- o 2 evladın gözyaşları, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki her milletvekilinin üzerine bir emanettir, bir sorumluluktur. Bu sorumluluk bilinciyle bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızı ifade ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.