GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 15 Mayıs 1919'da İzmir'de işgalcilere ilk kurşunu sıkan Gazeteci Hasan Tahsin'e, otoyol ve köprülere yapılan zamma, açıklanan çay alım fiyatına ve destekleme bedeline, 2006 yılında geçen Cargill yasa tasarısı Tarım Komisyonunda görüşülürken hazırladığı rapora, Engelliler Konfederasyonu temsilcileriyle dün gruplarında yaptıkları toplantıya ve kısa zaman önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş'ın açıkladığı sosyal yardım ödemelerine ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:2
Birleşim:82
Tarih:15.05.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan tam yüz beş yıl önce 15 Mayıs 1919'da Yunan ordusu arkasındaki emperyal güçlerden aldığı cesaret ve destekle İzmir'i işgal etti. Çok sayıda savaş gemisi İzmir Körfezi'ne demirlemiş beklerken sokaklarda binlerce Yunan askeri zafer naraları atıyordu. İşte, bu sırada bir genç çıktı "Sefalet içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim." dedi ve Kordon'da işgalcilere ilk kurşunu sıktı ve ardından şehit oldu. Bu genç Gazeteci Hasan Tahsin'di ve yüreğindeki özgürlük ateşi, vatan sevdasıyla başlattığı direniş tam üç yıl dört ay sürdü, İzmir yeniden ve sonsuza dek bizim yani aziz Türk milletinin oldu; mekânı cennet, ruhu şad olsun.

Değerli arkadaşlar, dün akşam, kamu-özel iş birliğiyle yapılan köprü geçişlerine yüzde 38 ila 43 arası zam yapıldı, 15 Temmuz ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerine gelen zam ise yüzde 60. Oysa daha şurada, dört buçuk ay önce Karayolları Genel Müdürlüğü kamuya ait otoyol ve köprülere yüzde 76, kamu-özel iş birliğiyle yapılan otoyol ve köprülere de yüzde 50 oranında zam yapmıştı. Bu açıkça fahiş bir fiyat artışıdır. Peki, görüşmekte olduğumuz Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 21'inci maddesinde biz neyi ele alacağız, neye karar vereceğiz? Fahiş fiyat artışları yapanlara verilecek cezalara. Bu cezaları artıracağız ve bunu tekrar edenlerin de işletmelerini kapatacağız. Görünen o ki fahiş fiyat uygulamasını gelenek hâline getirmiş iktidara ceza kesme zamanı gelmiş; inşallah, bu cezayı milletimiz kendilerine sandıkta kesecek.

Tabii, iş çiftçiye gelince Hükûmet fahiş fiyat uygulamalarını unutuyor, birden tutumlu ya da daha doğru bir deyimle, cimri oluveriyor. 1 milyon vatandaşımızın geçim kaynağı olan çay hasadı başladı. 2024 yılı çay alım fiyatı kilogram başı brüt 17 lira olarak açıklandı, 2 lira da destekleme bedeli ödenecek. Ne yazık ki bu, beklentinin çok altında, en az 25 lira bekleniyordu. Gübreleme, çapalama, ot temizliği, malzeme, hasat, işçilik, taşıma, tüm bunları alt alta koyduğunuzda maliyet zaten 17 lirayı buluyor. Böyle giderse önümüzdeki yıl durum daha da vahim olacak. Ucuz Gürcü işçiler Avrupa Birliğinin sağladığı vize serbestisiyle artık Türkiye'ye değil, Avrupa ülkelerine gidecek ve girdi maliyetleri giderek daha da artacak. Ne yazık ki küresel sistemin bir zamanlar tütün ve pancar için dayattığı politikalar çay için de uygulanacak ve Türk tarımının bitirilmesi politikası inatla ve kararlı bir şekilde sürdürülecek.

Değerli arkadaşlar, bu Meclisten 2006 yılında bir Cargill yasası geçti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - O zaman milletvekiliydim. Yasa tasarısı Tarım Komisyonunda görüşülürken Cargill ve pancar sektörüyle ilgili bir rapor hazırladım ve Komisyona teslim ettim. Özetle "Yapmayın, bu yasayı geçirmeyin, küresel şirketlere bu ülkeyi işgal ettirmeyin ve Türk pancar üreticisine zulmetmeyin." dedim. Tabii, yasa geçti. Orhangazi'ye kurulan bu dev Cargill fabrikası önce bölgedeki yer altı sularını, sonra da pancar üreticilerini yok etmeye başladı. Çünkü ithal, GDO'lu mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker, güzelim Anadolu coğrafyasında yetişen pancar şekerinin yerini almaya başladı. Pancar üretimi azaldıkça şeker fabrikaları da tek tek kapandı. 10'un üzerinde fabrika kapandı ve şimdi yerlerinde yandaşların diktiği AVM'ler ve TOKİ konutları var.

Sadece geçen yıl 3 milyon tondan fazla mısır ithal ettik ve bunun için maalesef, milyar doların üzerinde para ödedik.

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Teşekkür ederim.

Şimdi, genetiği oynanmış mısırdan üretilen şekerleri tüketiyoruz ve bunun yıllar sonra hangi hastalıklara mal olacağını da öngöremiyoruz.

Bu arada, Tarım Komisyonuna verdiğim rapor, Ergenekon kumpas davasında suç delili olarak karşıma çıktı. On iki yıl süren bu davada ömür boyu ağır hapisle, ek olarak da on beş yıl ağır hapisle yargılandım ve bu belge yani bu ülkenin, bu Meclisin Komisyonuna verdiğim belge kanıt olarak bu davaya kondu.

Değerli arkadaşlar, Engelliler Konfederasyonu temsilcileriyle dün grubumuzda çok önemli bir toplantı yaptık. Her birisine bir dokun bin ah işit. Önümüzdeki günlerde gerek soru ve araştırma önergeleri gerekse yasa teklifleriyle onların sorunlarının takipçisi olacağız ve çözüm önerileri getireceğiz. Ancak, içinde bulunduğumuz Engelliler Haftası münasebetiyle de bir konuyu dikkatlerinize sunmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Bitiriyorum Sayın Başkanım, son dakika lütfen.

BAŞKAN - Buyurun.

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Kısa zaman önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş sosyal yardım ödemelerini açıkladı. Bakan Göktaş, yapılan artışla birlikte yüzde 40 ila 69 arası engelli vatandaşların aylıklarının 2.797 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu olan vatandaşların aylıklarının ise 4.196 liraya yükseltildiğini ifade etti. Sayın Bakanın "müjde" olarak verdiği bu rakamlar aslında bir vahametin ve belki de bir sefaletin itirafı niteliğindeydi. 5'li çetenin milyarlarca liralık vergilerini affeden, kur korumalı mevduatla servet sahiplerinin cebine yüz milyarlarca lirayı boca eden, kamu-özel iş birliği projeleriyle yandaş müteahhitlerin cebini şişirdikçe şişiren iktidar, engelli vatandaşlarımızı sefalet sınırında yaşamaya mahkûm etmekten, kendilerinin bir öğün yemek parasını bir aylık maaş olarak vermekten de ne yazık ki ar etmemiştir.

Çok teşekkür ediyorum.