GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2822 SAYILI TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ GREV VE LOKAVT KANUNUNA BİR GEÇİCİ MADDE EKLENMESİ HAKKINDA (S.S.1)
Yasama Yılı:1
Birleşim:11
Tarih:15.07.2011

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 3'üncü maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ben burada bu tasarının görüşülme usul ve esasının Anayasa'ya ve Meclis İç Tüzüğü'ne aykırı olduğunu söyledim, galiba tam anlatamamışım. Sipariş üzerine alınan görüşle -sanıyorum Kanunlar Genel Müdürlüğünden alındı- Anayasa'ya aykırılık giderilmez, Anayasa uygun hâle gelmez. Şimdi, o görüşü veren arkadaşlarıma ben bu Meclis tutanaklarını, o Anayasa maddelerinin gerekçelerini okumalarını öneriyorum.

Bakın, bunlar Millî Güvenlik Konseyi Tutanak Dergisi ve o zamanki Danışma Meclisi tutanaklarıdır yani tüm siyasi partilerin Meclis çalışmalarına katılmalarının neden gerekli görüldüğünü çok açıklamış. Deminden anlattım, bir daha anlatayım, o arkadaşlarımız anlamamış çünkü onlar talimatla iş yapıyor, onlar hukuka bağlı değil, onların referansları hukuk değil, onların referansı siyasi iktidar çünkü siz, AKP döneminde hukuksuzluğu Türkiye'nin her alanında egemen kıldınız; hukuksuzluk, keyfîlik olağan bir yönetim biçimi hâline geldi, Türkiye'de yaptığınız bu yetmedi, Meclis kürsüsüne de taşıdınız.

Şimdi, arkadaşlar, Anayasa'nın bu siyasi partilerin komisyonlarda temsil edilmesini düzenleyen hükmünün gerekçesini bir daha okuyorum. 1982 Anayasası 61 Anayasası'na atıfta bulunmuş, 61 Anayasası diyor ki: "Meclis Başkanlık divanlarının ve komisyonlarının tarafsızlığını sağlayacak ve siyasi grupların Meclis çalışmalarının temel unsunları olarak bu çalışmaya katılmalarını temin edecek hükümler konulmuştur." Çok açık arkadaşlar yani Meclisin çalışmalarının temeli siyasi partilerdir. Tüm siyasi partilerin Meclis çalışmalarına katılmalarının öngörülmesinin nedeni de deminden kuvvetler ayrılığı ilkesi içinde anlattığım, Meclisteki çoğunluğu elinde bulunduran siyasi partinin yasama organındaki gücünü muhalefet tarafından denetlemektir. Burada çok açık bir şekilde söylüyorum, tarafsızlığını sağlamak için Meclisteki tüm partilerin çalışmalara katılmalarını savunuyor. Ondan sonra siparişle görüş alınıyor. Bir arkadaşımız, neymiş "Komisyonlar çalışmasını sürdürürmüş?" Tabii ki sürdürür sizin anlayışınıza göre ama Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü'ne göre sürdürmez.

İkinci mesele: Arkadaşlar, Meclis İç Tüzüğü'nün 36'ncı maddesi "Kırk sekiz saat sonra?" diyor, "İki gün sonra" demiyor. Kırk sekiz saat? Yani burada zaman birimini saat seçmiş.

Şimdi bugün bu Komisyon kaçta toplandı Sayın Başkan? Saat 2'de, 14.00'te. Bugünden itibaren kırk sekiz saat geriye geldiğinizde saat kaç oluyor? Ayın 13'ünün saat 14.00'ü olması lazım. Peki, 13 Temmuz saat 14.00'te var mıymış böyle bir komisyon ortalıkta? Yok. Olmayan bir komisyona, olmayan, teşkil etmemiş, hukuken "yok" hükmünde olan bir komisyona nasıl havale ediyorsunuz Sayın Başkan? Siz o tarihte başkan değilsiniz. Bu Meclis tutanağı arkadaşlar. Saat 17.45'te burada Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyelikleri Meclis tarafından kabul ediliyor. Ne zaman? 13 Temmuz günü saat 17.45?

Bu da Sayın Başkanın havalesi. Bakın arkadaşlar, bu kadar hukuksuzluk olmaz. 13/7/2011 günü Meclis Başkanlığı tarafından AKP Grubuna havale ediliyor bu kanun tasarısı. Kanun tasarısı 13/7/2011 günü Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna geliyor. Aynı gün bu Plan ve Bütçe Komisyonuna havale ediliyor. Ne zaman havale ediliyor? Bir kere saat 17.45'ten sonra havale edilmesi lazım. Çünkü 17.45 itibarıyla böyle bir komisyon yok. Ve bu Komisyon 17.45'te kuruluyor, saat 19.00'da başkanı seçiliyor. Bu kadar hukuksuzluk olur mu arkadaşlar ya? Bu hukuksuzluğu nasıl görmezden geliyorsunuz? Yani Komisyon Başkanının "Bu hukuka uygun." demesiyle hukuka uygun hâle gelmez ki. Meclis Başkanının siparişle görüş alarak, burada açıklayarak Anayasa'ya aykırılığı gideremezsiniz arkadaşlar. Ayıp oluyor, günah oluyor!

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Anayasa Mahkemesinden?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Ben Anayasa Mahkemesinden bahsetmiyorum. Ben burada okudum. Önce hukuka saygın varsa, senin hukuka saygın varsa, kendine saygın varsa, yasama organının saygın bir üyesiysen önce hukuka bağlı kalmayı öğreneceksin.

Değerli arkadaşlarım, hukuk devleti temel üç öğe üzerinden varlığını götürür. Bunlardan birisi kişi hak ve özgürlüklerinin temin edilmesidir. Bir diğeri adaletin sağlanmasıdır. Bir başka şeyi de güvenliğin temin edilmesidir. Bunların mevzuatta yer alması yetmez aynı zamanda bunlara işlerlik kazandırılması lazım. Toplumda, hukuk kurallarına uyulacağı konusunda, adaletin gerçekleşeceği konusunda toplumsal bir bilincin oluşması gerekiyor.

Şimdi, arkadaşlar, patrona ve işverene dayalı olarak, sırtını dayayarak sendikacılık yapılmaz. Yapılır da o sendikacılığa "İşçi sendikacılığı" denilmez. Patrona, devlete sırtını dayayarak yapılan sendikacılığın adı "Sarı sendikacılık"tır, "Sarı sendikacılık!"

Devlete dayanarak işçinin çıkarını savunamazsınız, patrona dayanarak işçinin çıkarını savunamazsınız. Yapsanız yapsanız devletin çıkarını savunursunuz. Adalet ve Kalkınma Partisi döneminin en temel özelliği, her alanda olduğu gibi hem hukuksuzluk yapmak hem de yandaş kurumlar yaratmaktır. Çalışma alanında da bu iktidar bir yandan sendikasızlaştırma yaptı bir yandan da var olan sendikalı işçileri, kendi yandaş sendikalar yaratarak o sendikalara üye olmaya çalıştı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, işçilerin hak ve hukukunu savunacağı yerde siyasi iktidarın çıkarlarını savunarak, onun ödülünü alarak bu Meclise gelmiş eski HAK-İŞ Başkanı, şimdi de AKP Milletvekili Sayın Salim Uslu bu ödülü almış olabilir. Kendisini kutluyorum milletvekili olmasından dolayı. Hiçbir yorum yapmıyorum.

Değerli arkadaşlarım, dün size, Çorumlu dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldikten sonra dini siyasete alet eden partilere yakınlığı sayesinde yıllardır HAK-İŞ Başkanlığı yapan Salim Uslu'nun hayat hikâyesini anlatmıştım. Bu öyküyü yazmak elbette durup dururken gelmemişti aklıma. HAK-İŞ'e bağlı sendikaların üyelerinin ortalama maaşı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN - Sayın Öztürk? Sayın Öztürk?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - ?800 TL'yken, bu sendikalardan biri Salim Uslu'ya?

BAŞKAN - Sayın Öztürk?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - ?piyasa değeri 340 bin lira Mercedes 320 S model bir makam arabası hediye etmiştir.

SALİM USLU (Çorum) - Sayın Başkan?

BAŞKAN - Sayın Öztürk? Sayın Öztürk, lütfen maddeyle ilgili konuşur musunuz.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - O da bunu "Güvenli arabaya binmek de benim hakkım. Bu kimi, niye ilgilendiriyor, hiç anlamadım?" diye sormuştu.

Şimdi, aşağıdaki sorularımı okuyun ve arabanın kimlerin parasıyla?

BAŞKAN - Sayın Öztürk?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - ?nasıl ve neden alındığına siz karar verin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Bir: Salim Bey, güvenli bir araca binmenin hakkınız olduğunu çünkü hâlâ kullandığınız arabanın 1993 model bir Mercedes olup, eskidiğini söylüyorsunuz. Tamam, makam arabası olarak size tahsis edilen araçlardan biri bu 1993 model Mercedes de? Acaba bir de 2007 model Volvo S-80 aracınız yok mu? Bu araç özel imalat değil mi? Bu 340 bin TL'lik arabayı size bir sendikanızın hediye ettiğini söylüyorsunuz... Bu sendika, ilk toplu sözleşmesini henüz bu mart ayında imzalayan Orman-İş Sendikası olabilir mi? Eğer ikinci soruya verdiğiniz yanıt "Evet"se; henüz çiçeği burnunda bir sendika olan Öz Orman-İş bu parayı nereden buldu? Üçüncü sorunun yanıtını verebilmeniz için size yardım ediyorum: Konfederasyonunuz, orman işçilerini üye kaydedebilmek için bu sendikadan önce Tarım Orman-İş adlı bir başka sendika kurdu mu? İktidar, özellikle de dönemin Orman Bakanı, geçiciler başta olmak üzere tüm gayretkeş orman işçilerinin Türk-İş'e bağlı Türkiye Orman-İş Sendikasından ayrılarak, sizin sendikanıza geçmesi için işçilere telkin ve tavsiyelerde bulundu mu? Bu yüzden işçilerin çoğu bu sendikaya geçmek zorunda kaldı mı? Bu sendikanın kapatılması ihtimalini anladığınız anda size Mercedes 320-S hediye ettiği söylenen Öz Orman-İş Sendikasını apar topar kurdunuz mu? Tüm toplu sözleşme görüşmelerinde binbir zorluk çıkaran iktidarı ikna edip, bu sendikanın ilk sözleşmesini, büyük bir sendikacılık başarısıyla altı günde imzaladınız mı? Yeni iktidarı ikna edip bu sözleşmenin başlangıç tarihini beş yıl öncesine kadar götürdünüz mü? Bu sayede geçmişe dönük haklardan yararlanmak isteyen ormancı üyelerinizden, yine geçmiş elli bir ayın aidatını aldınız mı? Bu elli bir aylık aidat, kişi başına ortalama 3 bin TL'yi buluyor mu? Bu parayı 25 bin işçinin maaşlarından kestiğinizi düşünürsek, sendikanızın kasasına giren toplam tutarın 75 milyon TL civarında olduğu söylenebilir mi? Yani? Bu 340 bin liralık hediyenin nedeni?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - ?sizin iktidarla kurduğunuz iyi ilişkiler sayesinde, o sendikanın kasasına giren yüklü miktardaki bu para olabilir mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Sayın Başkan, bu sorulara  Genel Kurulda neden cevap verilmedi?

BAŞKAN -Sayın Öztürk, lütfen.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bu, arkadaşlar, 26/6/2009 Vatan gazetesinde çıkan bir köşe yazarının yazısıdır. Ben hiçbir yorum yapmadım, hiçbirşey söylemedim. Sadece Vatan gazetesinde çıkan bir yazarın görüşünü söyledim. Sayın Uslu'nun takdirlerine sunuyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)