Konu: | Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 81 |
Tarih: | 14.05.2024 |
CHP GRUBU ADINA NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bugün 14 Mayıs, Eczacılık Günü'nü ve Dünya Çiftçiler Günü'nü de kutluyorum.
Türk Ticaret Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin genelini değerlenmek üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Gecenin bu saatinde Komisyonda anlattığım bir fıkrayla başlamak istiyorum. "Konuşan Balık" hikâyesini izninizle anlatmak istiyorum.
Garson, lokantadaki müşteriye, ısmarladığı balığı getirir fakat bir süre sonra balığa hiç elini sürmediğini görür. Bu müşterinin balığa dik dik baktığını görür, görünce sorar: "Balığı neden yemiyorsunuz?" Adam "Şimdilik onunla konuşuyorum." der. Garson şaşırır "Konuşuyorsunuz ha, balık dilinden anlıyor musunuz?" der.
KADEM METE (Muğla) - Karadeniz fıkrası Hocam bu.
NAİL ÇİLER (Devamla) - Evet.
"Elbet anlıyorum." der. "Peki, balık ne söyledi size?" der. "Ben bir hafta önce denize ayakkabımı düşürmüştüm, balığa sordum 'Ayakkabılarımı gördün mü?' diye. Balık da dedi ki: 'Efendim, ben yirmi gün önce denizi terk etmiştim.'" (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bugün, gerçekten hal yasası çıkmadan, perakende ticaret yasası çıkmadan, marketler yasası gözden geçirilmeden, alışveriş mağazalarının yani AVM'lerin yasası gözden geçirilmeden üzerinde tartıştığımız bu konuları konuşmak hiç de doğru bir şey değil.
Şimdi üzerine tartıştığımız konu, teklif yine torba kanun şeklinde hazırlanmıştır. İktidara buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Bu torba kanun sevdasını bırakmanız lazım. Beş farklı konuyu tek kanuna sıkıştırmak yerine daha çok çalışalım, ayrı ayrı gelsin önümüze, sağlıklı bir kanun yapma süreci geçirelim.
Evet, dün, Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek kamuda tasarruf tedbirleri paketini açıkladı; bu tasarruf paketi de öncekiler gibi sembolik bazı adımlardan ibaret. 2023 yılının yaz ayında tasarruf paketi zaten açıklanmıştı. Cari açığın kapanmasında, ekonomik refahın sağlanmasında, enflasyonla mücadelede anlamlı adımlar atılmasında müspet sonuçlar alamadık. Memuru, işçisi, emeklisi, toplumun büyük kesimi zorlukla yaşamaya çalışıyor, çok ciddi bir yoksullaşma var. Hızla artan enflasyonla yaşamaya çalışmak nasıl bir şey? Siz vatandaşlarımızı enflasyonla yaşamaya alıştırdınız.
Kamuda tasarruf yapılması önemli ancak bu tasarrufları hangi kalemlerden yapıyorsunuz? Tasarruf beklentisi 100 milyar lira. Buğdayın başağı çok ama içinde tanesi maalesef yok. Verimliliği artırıyor muyuz? Size sadece bir örnek vereyim: "Kamuda servis kullanımı kaldırılacak." dedi Sayın Bakan. Servis kullanılmadığında metropol şehirlerde trafik ne hâlde olacak? Vatandaşlarımız kendi aracını kullandığı zaman yakıt kullanımı, zaman kaybı; bunlar israf sayılmıyor mu? Verimlilikten uzak atılan adımlar tasarruf sayılmaz; kusura bakmayın, şimdi, bugün görüştüğümüz kanun teklifi de bu şekilde. Verimlilikten uzak, yapısal değerlendirmelerin yapılmadığı popülist bir yaklaşımla hazırlanmış. Kanun teklifiyle fahiş fiyatla mücadele edeceğinizi açıklıyorsunuz. Bu kanun teklifi hal, perakende ticaret, AVM, zincir marketler, lisanslı depoculuk alanlarında kapsamlı düzenlemeler getirmiyor. Sadece cezaların katlanmasıyla kanuna uyum amaçlı olarak bazı sürelerin uzatılmasını ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararını kısmen karşılamayı amaçlıyor. Kanun teklifi yüksek gıda enflasyonuna ve üreticiden sofraya kadarki asıl maliyet artışlarına bütüncül bir çözüm içermiyor.
Gıda fiyatlarındaki artışın sebebi nedir, bu fiyatların bu seviyeye çıkmasına sebep olan şey nedir; biz buna odaklanmalıyız. İki gün önce... G20 ülkeleri içinde gıda enflasyonu en yüksek 2'nci ülke Türkiye, dünyada 3'üncüyüz ve savaştaki Rusya'nın gıda enflasyonu bizden daha düşük. Covid döneminde dünyada gıda fiyatları arttı, evet ancak sonra düşüşe geçti, bizde neden düşmedi?
Stokçuluğa ve fahiş fiyata kesilen cezanın yetersiz olduğunu, gıda fiyatlarındaki artışların nedeninin pazar tezgâhlarındaki yüksek kira bedelleri olduğunu varsayan bu teklif sorunun merkezine odaklanmamıştır; zincir marketlere, tarladan rafa kadar ulaşan o geniş zincirdeki sorumlulara... Bu sorun buna eğilmeden çözülemez. Gıda enflasyonunun arkasında tarım, hayvancılık politikaları, ticaret politikası, yanlış faiz ve ithalat politikası, hatalı teşvikler ve eksik desteklemeler, bir türlü kapsamlı şekilde hazırlanıp Meclise getirilemeyen hal ve perakende ticaret yasaları mevcuttur.
Market sektöründe tekelleşme var, bunu hepimiz biliyoruz. Toplam market sayısı 52 binden fazladır. Gıda perakendesinin yüzde 62'si zincir marketlerin elinde, pazar payının yüzde 80'ini bunlar kontrol ediyor. Ülkemizde kontrolsüz bir zincir market yığını var; her 400 kişiye 1 market düşüyor Türkiye'de, Avrupa'da bu rakam kaç kişi biliyor musunuz? 3.500 kişiye 1 market düşmekte.
Değerli vekiller, ben iş dünyasından gelen bir milletvekiliyim, iş dünyasının temsilcisi olarak birçok kez marketler yasasının çıkmasını ilgili makamlara yazdık ama sonuç alamadık. Şimdi biz bunu halledemezsek bu teklif fahiş fiyata çare olmayacaktır. Sorunun kaynağına inmiyoruz; bakın, 2021 yılında, biz, yine marketler yasasını tartışıyorduk. O dönem ne deniliyordu: "Getirilecek yasal düzenlemeyle zincir marketlerin ekmek üretmesinin, tütün ve tütün mamullerini satabilmesinin önüne geçilecek, artık tütün ürünlerini ve ekmeği bakkallar satacak." Üç yıl geçti, ne oldu bu sözlere? Komisyonda söyledim, bakın, bir zincir marketten gece ekmek almak zorunda kaldım, aldığım ekmek 59 lira 90 kuruş! Bunun tavan fiyatı yok. Bu zincir marketler gıda ürünlerinin dışında elektronik eşya satıyor mu? Satıyor. Telefon satıyor mu? Satıyor. Sigara satıyor mu? Satıyor. Ekmek satıyor. Bu teklifte bununla ilgili bir düzenleme yok. Eğer biz çatlağı tamir etmek yerine sadece sıva yaparsak -bizim duvarı güçlendirmemiz lazım- o duvar çöker ve o duvarın altında kalmak zorunda kalırız.
Üzerinde konuştuğumuz kanun teklifi gıda fiyatlarındaki artışın sebebini pazar tezgâhlarının yüksek kira bedeli olarak görüyor, bunu anlamak mümkün değil. Kapalı pazar yerleri şu anda ülkemizde 14 adet. Yani 86 bin nüfusun olduğu yerde 14 adet kapalı pazar var. 2010 yılı öncesi kurulmuş toptancı hâllerinde rant alanına dönüştüğü ifade edilen tezgâhların satış yerlerinin aracısız kiralanması için bir düzenlemeye gidiliyor. Kapalı pazar yeri nedir, nasıl tarif ediliyor; bunu da anlayamadık, buna karşı çıkmıyoruz ancak "Gıda fiyatlarındaki artışa pazar tezgâhlarının yüksek kira bedeli neden oluyor." diyen yaklaşıma karşı çıkıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Sorunların hiçbirini görmeyen bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Gıda fiyatlarındaki pahalılığı konuşurken akaryakıt ve enerji fiyatlarını, gübre fiyatlarını, lojistik maliyetini, zirai ilaç maliyetini gündeme getirmeyen bir tartışma bize göre yok hükmündedir ve sonuç alınamaz.
Değerli milletvekilleri, daha önce, 2021 yılında bir taslak kanun teklifi hazırlanmıştı. 2021 yılında hazırlanan Perakende Ticaret Kanun Teklifi neden gündeme getirilmiyor? O taslak metinde en azından bazı yapısal öneriler mevcuttu. Şu an görüştüğümüz kanun teklifi sorunu çözmekten çok uzak 24 maddelik bir torba teklif. Sorunun kaynağına değil geçmişte cezaları katladığı hâlde enflasyon ve ürüne erişim sorununa çare olamayan kanun maddelerine odaklanılmıştır. 10 bin TL'yle başlayan cezalandırma süreci bu teklifle maalesef 12 milyon TL'ye dayanmış, stokçuluğun bir takvim yılında en az 3 kez tekrarı hâlinde ise Bakanlık takdiriyle -tekrar ediyorum- altı güne kadar işletmeye kapatma önerilmiş. Mevcut ekonomik durumda hiç kimse tüm malını rafa koyamaz, esnaf bugün sattığını yarın alamıyor aynı fiyata. Siz ucu açık bir tanımla 3 kez stokçuluk yapanın altı güne kadar işletmesini kapatacaksınız; bu, keyfiyete açık bir hükümdür. Peki, piyasada fiyat belirleyen zincir marketlere bir yaptırım var mı? Alışveriş mağazası lobisine bir yaptırım var mı? AVM'ler metrekare üzerinden ve cirodan kira alıyorlar, buna "Dur!" diyebiliyor musunuz? Değerli milletvekilleri, piyasada üç beş tane zincir market aralarında anlaşıyor, malın fiyatını belirliyor; buna bir yaptırım uygulayacak mıyız? Çiftçi hakkı olan millî gelirden yüzde 1'lik payını alamıyor, hayvanına bakamıyor, tarlasına giremiyor. Sanayici bankanın yolunu unuttu, bankanın; yüzde 60-65 faizle kim yatırım yapabilir? Kimse yatırım yapamıyor, fabrika kuramıyor, üretim merkezi açamıyor; yatırım olmazsa maliyet nasıl düşürülür? (CHP sıralarından alkışlar) Maliyetler düşmeden fiyatlar düşmez. Bugün her evde, her yerde fiyatlar konuşuluyor arkadaşlar, her yerde. Siz maliyet düşürmeden fiyat düşürmeye çalışıyorsunuz, böyle bir model dünyada yok. Bu şekilde cezaları artırarak, maliyet düşürmeden dünyanın neresinde sonuç alınmış, bir örneği var mı, gösterebilir misiniz?
2021'de konuştuğumuz taslak teklifte AVM ve zincir marketlerin bir gün kapalı kalması gündemdeydi, bugün neden bu tekliften vazgeçildi? 2021'deki taslakta zincir marketler belli koşullar altında tütün mamulleri, mobilya, telefon, elektronik ve beyaz eşya satamayacaktı; elimizdeki metinde bunların hiçbiri ama hiçbiri yok. Bugün konuştuğumuz teklif zincir marketlere dokunmadan cezalara odaklanmıştır. "Zincir marketlerinin ayrıcalığı nedir?" diye Komisyona özellikle sormak istiyorum, dokunulmazlıkları mı var acaba? Samimiyseniz bizim kanun tekliflerimiz var; ben de aralık ayında kanun teklifi vermiştim, Komisyonda bekletiliyor bu teklifler, bu teklifleri neden tartışmıyoruz? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, enflasyonda düşüş ve sürdürülebilir bir büyüme düzeyi için en büyük kaynak olan gıdanın yanı sıra ulaşım, konut, lokanta ve otel sektöründeki yüksek fiyat artışlarının önüne geçilmesi gerekmektedir. Bunu yapmak için ya bir teşvik vereceksiniz ya da özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi oranlarını yeniden düzenlemeniz gerekiyor. Bir dönem gerçekten faydalı teşvikler veriliyordu ancak son dönemde böyle bir şey söylemek mümkün değil. İktidar, maliyetleri düşürmek yerine enflasyonla mücadele etmek için ceza yazma yöntemini tercih ediyor. İktidarın her zaman üretici, tüketici, esnaf ve vatandaşı suçlamasını asla kabul etmiyoruz. Fahiş fiyatın bu noktalara gelmesi bir sonuçtur, önlem alamayan AK PARTİ iktidarının ekonomi, tarım ve ticaret politikası asıl nedendir. Ülkemizin büyük bir ekonomik genişleme yaşadığı dönemde yatırımlar doğru şekilde yapılsaydı bugün böyle önlemler almaya çalışmayacaktık. Yapmaya çalıştığımız şey işe yararsa bu arada bunu da kabulleneceğiz ama işe yarama şansı yok mu yok.
Bakın, 2019 yılında soğan, patates depolarını "stokçuluk" adı altında kamera eşliğinde bastınız, baskınlar yaptınız, tanzim satışa başladınız, tanzim satış kuyrukları oluşturdunuz. Aradan tam beş yıl geçti, eğer yaptığınız doğru olsaydı bugün bu kanun teklifini konuşmuyor olacaktık.
Değerli milletvekilleri, vatandaşlarımız sabah dörtte, dört buçukta ucuz kıyma alabilmek için Et ve Süt Kurumunun önünde sıraya giriyor. Ben bundan bir milletvekili olarak utanıyorum, üzülüyorum. Vatandaşlarımız pazarda çıkma meyve, sebze topluyor; bunları görmüyor musunuz? Çocuklar süt içemiyor. Eğer cezayla fahiş fiyat sorunu çözülüyorsa, çocuklar süt içebiliyorsa, emekli, asgari ücretli evine kıyma alabiliyorsa, et alabiliyorsa bu kanun hemen geçsin ama çözülmüyor. Eğer sorun esnafın pahalı satması ise alışverişi Tarım Kredi marketlerinden yapalım, oradaki fiyatlar nasıl? Bugün uğradım, Tarım Kredi markette aynı makarna 22 TL, zincir marketlerin birinde 15 TL; 1 kilogram peynir Tarım Kredi marketlerinde 115 TL, zincir markette 119 TL; yorumu size bırakıyorum.
Esnafa hibe yerine faizli kredi vererek piyasayı öldürdünüz. O da yetmedi, bugün esnaftan yeni faiz güncellemesi istiyorsunuz. Biz pandemide yaşadık hep birlikte, mecburen kapanma süreci yaşadık. Esnafımız kepenk kapattı, elektrikli eşya satan da kapattı, fırıncı da kapattı, manav da kepenk kapattı. Birçok esnafımız bu sebeple iflas etti ama bu zincir marketler ekmek de sattı, buzdolabı da sattı, telefon da sattı, otomobil de sattı. Hadi yanlış mı, söyleyin bunu? (CHP sıralarından alkışlar) "Mahalledeki Bakkal Ahmet'i koruyacağız." dedik, maalesef iflas ettirdik. 2023 yılı Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetelerinden bulabilirsiniz, 111.576 esnaf maalesef kepenk kapattı. Bizim bu zincir market lobisiyle mücadele etmemiz lazım. Fiyatı bunlar belirliyor, oyunu maalesef bunlar kuruyor.
2022'de dönemin Bakanı Sayın Mehmet Muş market temsilcilerini çağırıp zam yapılmamasını istedi. Peki, bugüne kadar ne değişti? Fahiş fiyatla mücadele etmek için bu kanun teklifini tartışıyoruz ama fahiş fiyat nedir, onu tartışmıyoruz. Fahiş fiyatın ne olduğunu açıklamayan bir düzenleme var elimizde. Anayasa Mahkemesi de bu sebeple daha önce yapılan düzenlemeyi iptal etmiştir. Kanunda açıkça tanımlanamadan, neyin fahiş fiyat olduğunu veya stokçuluk olduğunu belirtmeden bir başka ceza mekanizmasına dönüşme riskini taşıyor. Anayasa Mahkemesi tam da bu aşırı takdir yetkisi nedeniyle düzenlemeyi 1 Ağustos 2023'te iptal etmiştir, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun yasada açıkça belirtilmeyen bir tanım ve yetkiyle üretici, tedarikçi ve perakende işletmelerin fahiş fiyat artışı ve stokçuluk uygulamalarına yönelik düzenlemeler yapamayacağına hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bu düzenlemeyi şimdi yeniden kanunlaştırmak istiyoruz. Bu sorunu kökünden çözemeyen önlemlerle maalesef bir yere varamayacağız. Komisyonda da söyledik, fiyat etiketlerindeki yükseliş mağaza kapatılarak çözülemez. Kapsamlı bir hal yasasına, perakende ticaret yasasına, marketler yasasına, kapsamlı AVM düzenlemesine ihtiyacımız vardır. Lisanslı depoculuğu geliştirmeden, il ve ilçe bazlı teşvik modelini oturtmadan, doğru tarım politikasını yerleştirmeden, ithalat bağımlılığını azaltmadan, maliyetleri düşürmeden fahiş fiyatla, gıda enflasyonuyla mücadele etmek mümkün değil. Sadece ceza keserek bu sorunla mücadele edemeyiz.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle Kooperatif Kanunu'na 2021 yılında eklenen KOOPBİS sistemine geçiş hükmü için ilave süre tanınıyor. Kooperatif Bilgi Sistemi düzenlemesi 2021'de yapıldıktan sonra sisteme kayıtlar için 2023'e kadar süre verilmişti; Bakanlık, yetkisini kullanıp süre bitiminde altı ay daha uzattı. Evet, uzatabilir ama Nisan 2024 itibarıyla bu KOOPBİS'e veri girmekle yükümlü kooperatiflerin yüzde 45'i maalesef sisteme henüz hiç veri girememiştir. Şimdi, iki yıl daha süre veriyoruz, veri girişini sağlamak yerine süre uzatıyoruz. İki sene sonra bir daha burada bu kanunu yapmayacağımız ne malum, tekrar konuşmayacağımız. Bu, verimli bir yasama çalışması değil. Teklifle ek süre alınmazsa veri girişini kanuni süresinde yapmayan kooperatiflerin ortalama dörder yönetim kurulu üyesi olduğunu var sayarsak 92 bin kişiye yaklaşık 1 milyar lira idari para cezası ve üç aydan iki yıla kadar hapis uygulanacaktır. Bu, elbette istemediğimiz bir durum ancak burada meslek odalarımız bakanlıkla birlikte çalıştırılabilir ve talep eden kooperatiflere teknik destekte bulunabilir. Bu çalışmanın hızlıca tamamlanması mümkün. Bu şekilde ilgili madde yeniden değerlendirilmelidir.
Değerli milletvekilleri, bir diğer maddeyle Rekabet Kuruluna atama ve ünvan değişikliğinde çok geniş yetki vermek isteniyor. Bakın, Anayasa Mahkemesi bu düzenlemeyi de iptal etmişti. Rekabet Kurulu soruşturmalarında süreyi bir ayla sınırlandırıyorsunuz. Günü uzatın, belge istenecek, yazışmalar olacak, yeterli süreler olması lazım. Zaten cezayla ilgili tutarlarda sıkıntı var. Hep en yüksekten ceza kesiliyor. Burada sadece cezalandırma amaçlı bir düzenleme yapılmaması gerekli. Ürün ihtisas borsalarında müşterinin verdiği yetkiye bağlı olarak müşteri hesaplarındaki nakit alacak bakiyelerinin nemalandırılması konusunda Komisyonda tatmin edici bir yanıt alamamıştık. Komisyon Başkanımız çalışacaklarını söylemişti. Bu nemalandırma konusu nedir? Nemalandırmadan elde edilen gelir, aracı şirkete değil bir sosyal yardım fonuna aktarılsa daha iyi olmaz mı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayalım lütfen.
NAİL ÇİLER (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sonuç olarak, kanun teklifinin bütününe baktığımızda, teklif, market raflarında yaşanan sorunları gidermekten uzak, yapısal hiçbir düzenleme içermeyen, sorunun sadece birkaç meslek grubundan kaynaklı olduğunu iddia eden bir yaklaşımla gerçekten uzak bir teklif olduğunu görüyoruz. Halkın derdine derman olmayan, üreticinin sorunlarını çözmeyen, maliyetleri düşürmeyen bu teklife olumlu yaklaşmamız mümkün değildir.
Teklifte sorunlu gördüğümüz maddelerle ilgili vereceğimiz önergelerin dikkate alınmasını temenni ediyorum. Evet, piyasada gezen tavuk çok ama yumurta yok. Perakende ticaret yasasının ve hal yasasının Meclis gündemine bir an önce gelmesi gerekir.
Unutmayalım, sürdürülebilirlik uzun bir yolculuktur der; Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlarım. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)