GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansının Özbekistan Cumhuriyeti'ndeki Faaliyeti Hakkında Anlaşmanın Notalarla Birlikte Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:78
Tarih:07.05.2024

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Hükûmeti arasında imzalanan anlaşmalarla ilgili olarak İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Ben, aslında bugün bu kürsüye yalnızca İYİ Partinin bir milletvekili olarak değil ataları, dedeleri Türkistan'dan bundan yüz elli yıl, iki yüz yıl önce bugünkü Özbekistan topraklarında bulunan Fergana Vadisi'nden göç etmiş, dedeleri o dönem Basmacı Hareketi'ne katılıp esarete karşı mücadele vermiş ve bizzat hayatımın da önemli bir kısmını Türkistan coğrafyasında geçirmiş birisi olarak konuşuyorum. O yüzden, bu kürsüde Türk milletinin temsilciliğini yaparken artık bir dost olmaktan çok kader ve gelecek birliği yaptığımız bir ülkeyle olan ilişkilere dair konuşmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum. Dedelerim yüzlerce yıl önce bu coğrafyaya gelmişler; Türkçe konuşulan, inancını özgürce yaşayabilecekleri, "ana vatan" diyebilecekleri Anadolu coğrafyasına gelmişler. Türkiye'yi nihai bir yurt olarak belirlemişler. Uzun ve meşakkatli bir yolculuğun sonunda hedefleri, nihai noktaları Anadolu topraklarına varmakmış. İstiklal Savaşı'na katılmışlar, burayı asla bir hendek ülke olarak görmemişler. Aynı Balkanlardan, aynı Kırım'dan, aynı Kerkük'ten birçoklarının benzer nedenlerle geldikleri gibi ana vatan Türkiye'ye gelmişler. Son yıllarda yanlış ve kasıtlı uygulamalarla ülkemize milyonlarca sığınmacıyı alan iktidarın, dili Türk, kültürü Türk, geleneği Türk olanlar ile sığınmacıları aynı kefeye koyan, bir tutan hatta geçici koruma kapsamında ülkemize gelen Suriyelilerin varlığından mutlu olup zamanında Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımızın ana vatana gelişlerinden rahatsız olan yaklaşımlarını da esefle kınıyorum. Millî devlet ve millet anlayışımızı tehlikeye atan bu yaklaşımın geleceğimizi ve bekamızı tehlike altına soktuğunu buradan bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, maalesef bugün yaygın bir şekilde "Orta Asya" olarak kullanılan fakat benim gururla ve ısrarla "Türkistan" olarak tanımlamaya devam edeceğim coğrafyayla ilişkilerimizin hem Türkiye Cumhuriyeti hem de Türk milleti için hayati olduğuna inanıyoruz. Bugün, dünyada kaoslar, zulümler ve iç karışıklıklar yaşanırken, uluslararası ilişkilerde gerilimler yükselirken şairin "Uzak Asya" dediği fakat bize her zaman yanı başımızdan daha yakın olan coğrafya her geçen gün daha da önem kazanıyor. O yüzden, Türkiye Cumhuriyeti'nin başta Özbekistan olmak üzere bütün Türkistan'la geliştireceği her türlü ilişkinin bütün kalbimizle ve fikrimizle yanında olduğumuzu, Türkistan coğrafyasının bütün aktörlerinin her türlü gelişimi için üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazır olduğumuzu da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Zira, bugün topyekûn Türk milleti olarak titreyip kendimize dönmemiz gerektiğini net olarak görüyoruz. Bugün, İlyada ve Odysseia'nın karşısına Manas'ı, Dede Korkut'u koymaya her zamankinden daha çok mecburuz. Bugün, Batı'nın Rönesans'ına karşı Timur çağını, Fatih çağını yüceltmeye mecburuz. Bugün, Floransa'nın karşısında Semerkant'ı, Buhara'yı örnek göstermeye mecburuz. Bugün, Ali Şîr Nevâî'yi, Birûnî'yi, Harezmi'yi, Farabi'yi evrenselleştirmeye, bütün dünyaya bu değerlerimizi tanıtmaya mecburuz. Bütün bu mecburiyetlerimizin tek bir gerekçesi var: Sayın milletvekilleri, inanın, Kırım'dan başlayarak Doğu Türkistan'a kadar uzanan ve hâlâ büyük bir vahşete maruz bırakılan, insan hakları çiğnenen bütün bir Türk milleti bu silkelenmeyi, bu birlikteliği bekliyor. Bugün, bu topraklarda, Fergana Vadisi'nde Korbaşı Şir Muhammed Bek'in, Buhara'da Enver Paşa'nın, Doğu Türkistan'da Osman Batur'un, Azerbaycan'da Ebulfez Elçibey'in ve nice mücadele adamının yaktığı kıvılcım yanıyor. O yüzden, gönülleri bir olan bütün Türkleri buluşturacak her türlü platform geçmişten geleceğe uzanan köprümüz olacaktır. Şayet Türkiye Cumhuriyeti buralara gereken önemi vermezse, her türlü iş birliği ve birliktelik fırsatını kaçırırsa, bölgedeki boşluğu Türk milletine hasımlığı tarihî temellere dayanan güçlerin doldurması da büyük bir risk olarak karşımızda durmaktadır. Özbekistan Cumhuriyeti Hükûmetiyle yapılan anlaşmayı ve ilgili maddeleri bu bağlamda değerli ve önemli buluyoruz. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti'nin yalnızca kamusal düzeyde değil özel şirketler ve girişimler aracılığıyla da daha fazla yatırımda bulunmasını, özellikle Özbekistan'ın önem verdiği ve Afganistan sınır bölgesinde bulunan ticaret bölgesinde Türkiye'nin daha fazla var olması gerektiğini de burada dile getirmek istiyorum.

Yine, bir başka önemli husus olarak, Türk kültür birliğinin geleceği bakımından iki ülke arasında ortak müfredatla eğitim veren bir ortak üniversitenin varlığının da kıymetli olacağını düşünüyoruz. Zira, Kazakistan'da Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi, Kırgızistan'da Manas Üniversitesi, Özbekistan'da gene her iki devletin ortak kuracağı bir üniversitenin kültürümüzün, birlikteliğimizin gelişmesi açısından çok kıymetli olduğu aşikârdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, Özbekistan'ın ve kardeş Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke olma gururunu her zaman yaşayacaktır. Uzun yıllar Sovyet esareti altında kaldıktan sonra kendi millî benlikleri etrafındaki zincirleri kıran kardeşlerimiz de Türkiye Cumhuriyeti'nin bu tavrını takdirle ve minnetle karşıladıklarını her zaman beyan ettiler. Bugünkü anlaşmaların öznesi olan Özbekistan, Türkiye Özbekistan Büyükelçiliği için yer ararken bizzat Dışişleri Bakanlığını Türkiye Büyükelçiliğine tahsis etmişti. Bağımsızlığın ilanından hemen sonra Türkistan coğrafyasından gelen gençler harp okullarımızdan mezun oldu. Bağımsızlığın ilk yıllarında Özbekistan'daki sorunlara, sıkıntılara Türkiye Cumhuriyeti devleti merhem oldu. Bu konularda canhıraş uğraş veren isimsiz kahramanları da unutmadık, unutmayacağız. Biliyoruz ki Özbekistan da benzer bir duruma gelecek ve Türkiye'nin yaralarını da elbette saracak.

İYİ Parti Grubu olarak bu anlaşmanın kabulüne ilişkin kanun teklifini de elbette gururla ve mutlulukla kabul edeceğiz.

Türkistan'a dair atılacak her adımın, Türkistan'la ilgili her girişimin Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Mehmet Emin Resulzade, İsmail Gaspıralı, Mustafa Çokay ve daha nice Türk büyüğünün, mücadele adamının ruhlarını huzura erdireceğine eminiz diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)