Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 78 |
Tarih: | 07.05.2024 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kendi tarihimizden biliyoruz ki Türkiye'de her dava hukuki kaygılarla açılmaz ve yine yakın tarihimizden biliyoruz ki bazı davalar siyasi kaygılarla açılır. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın -ki bu kürsülerde milletvekilliği yapmışlardı- yargılandığı bu dava bir siyasi davadır hatta bir siyasi intikam davasıdır. Kendileri tutukludur ama bana göre tutuklu değiller. Bir mahkeme tarafından verilmiş bir karar olsa bile bu arkadaşlarımız, bu dostlarımız siyasi rehinedir, Kürt meselesinin siyasi rehinesi olarak bir mahkeme kararıyla cezaevinde tutulmaktalar.
Şimdi, başından beri bu davayı takip ediyorum, takip etmeye çalışıyorum, savunmaları takip ettim, iddianameyi okudum, en son mütalaayı okudum ve -bu kanım değişmez yani bazı şeyleri belki aynı düşünmeyiz ama kendi kuşkuma güvenirim- burada AK PARTİ'li arkadaşlarıma söylüyorum, Selahattin Demirtaş'ın cuma günü -yayıncısına bugün sordum- çıkacak şu kitabı var: "Onurlu Yaşam Davası- Demirtaş'ın Savunması" Ben her gün takip ettim sosyal medya üzerinden ve kitap hâline dönüştü. Eğer burada ne yaptığınızın farkına varmak istiyorsanız, yakın zamanda Kürt meselesinin ne olduğunu, bu davanın nasıl açıldığını ve hangi delillerle yürüdüğünü öğrenmek istiyorsanız sizden ricam, burada dokuz yıl milletvekilliği yapmış, Cumhurbaşkanı adayı olmuş Selahattin Demirtaş'ın -ki kendisi Ankara Hukuk Fakültesinden mezun iyi bir avukattır ve aynı yerde beraber avukatlık da yaptık Diyarbakır'da, aynı zaman dilimi içerisinde- bu kitabını okumanızdır yani ne yaptığınızın farkına varmanız açısından. Yapar mısınız, bu sizin takdiriniz. Bu, bence sizin ileride kendi vicdanınız ile kendi partinizin arasındaki makası da aynı zamanda tayin edecektir.
Neden bunları söylüyorum? Değerli arkadaşlar, bakın, 6 Ekim 2014 tarihinde Sayın Erdoğan Kilis'te konuştuğu zaman ben de kendisini canlı dinledim, o zaman da milletvekiliydim, hukukçuydum, bu cumhuriyetin yurttaşıydım ama aynı zamanda Kobane'de yaşayan yurttaşlarla aynı kimliğe sahip bir Kürt'tüm ve Sayın Erdoğan'ın "Kobane düştü düşecek." sözleri ve kullandığı ifade, yüzündeki ifade bir yurttaş olarak, bir milletvekili olarak ve bir Kürt olarak beni son derece rencide etti, beni üzdü birçok Kürt'ü üzdüğü gibi. Tam da bu nedenledir ki o zaman Halkların Demokratik Partisi akşam MYK bildirisiyle bir "tweet" attı, o "tweet"i de aynı zaman diliminde inceledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şimdi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin bu "tweet"le ilgili olarak verdiği karar var yani "Hangi illiyet bağını kuruyorsunuz?" diye. Şimdi, biraz önce de ifade edildi değerli arkadaşlar, bakın, bu bir siyasi intikam davasıdır, bir "tweet"ten 52 tane idam istenemez, bir "tweet"ten bu kadar çok siyasetçi bu kadar ağır cezalarla karşı karşıya kalamaz; sadece bunun farkında olun. Size şunu söyleyeyim: Kullanışlı yargı mensuplarından vazgeçin, kullanışlı yargı mensuplarından vazgeçin. Bu iddianameyi yazdığı zaman başsavcı olan, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı olan şahsın neler yaptığını biliyorsunuz, çete iddianamelerinde adları geçti; bunları kullandınız, böyle hukuk dışı iddianameler yazdınız ama tarih sizden bu dava nedeniyle hesap soracak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Adalet ve Kalkınma Partisine bu dava bir sabıka kaydı olarak, Kürt meselesi bakımından da bir sabıka kaydı olarak, ağır bir sabıka kaydı olarak burada yazılacak; bundan emin olabilirsiniz. O nedenle, biraz sonra kaldıracağınız her el, aynı zamanda burada kaldırılan her el sizlerin de tarihine bir sabıka kaydı olarak yazılacaktır.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)