| Konu: | ŞEHİT HABERLERİ ÜZERİNE |
| Yasama Yılı: | 1 |
| Birleşim: | 11 |
| Tarih: | 15.07.2011 |
BAŞKAN -Sayın milletvekilleri, mübarek üç aylarda berat müjdesini almaya hazırlandığımız bu anlamlı günü şehit haberleriyle karşılamanın tarifsiz acısı ve üzüntüsü içerisindeyiz.
Asırlardır sömürgeci ve emperyalist zihniyetin kirli temsilciliğini yapan dış güç ve devletlerin bu coğrafyada ve Orta Doğu'da sergiledikleri insanlık, insaf ve izan dışı olaylara son vermelerini elbette ki beklemiyoruz çünkü bu coğrafyanın sahip olduğu jeopolitik konum, ekonomik zenginlikler ve petrol, doğal gaz başta olmak üzere zengin enerji ve yer altı kaynakları her zaman büyük güçlerin çıkarları için ilgi alanlarında öncelikle yer almış ve değişmeyen böl yönet politikalarının ışığı altında nifak tohumlarını saçmaya devam etmişlerdir.
19'uncu Yüzyılın sonlarında ve 20'nci Yüzyılın başlarında dış güçlerin oyununa gelmeyen Osmanlı Kürtleri Trablusgarb, Yemen ve Balkan savaşlarının yanı sıra Birinci Dünya Savaşı'nda da Osmanlı ordusu içerisinde yer alarak Osmanlıya sadakatinden vazgeçmemiş, aynı sadakati, mensubiyet, aidiyet ve birliktelik duyguları içinde Sevr'de, Millî Mücadelede ve sonrasında da Türkiye Cumhuriyeti'ne sadakat noktasında gerçek iradesini sergilemekten hiçbir zaman kaçınmamıştır. Paris Konferansı, Sevr, Büyük Millet Meclisi zabıtları ve Lozan kayıtları bunların sayısız örneklerine tanıktır.
Değişen dünyanın değişen aktörleri küresel güç ve çıkarlarını güçlendirmek ve korumak için yeni enstrümanlar ortaya çıkarmış ve yöntemlerle hain senaryolarını gerçekleştirmek üzere yeni oyunlarını sahneye koymaktan kaçınmamışlardır. Bu tür oyunlarda kullandıkları en önemli silahın adı terördür. Maalesef ülkemiz de bu hain ve kirli silahın hedefinde yer almış ve terörün insafsız ve insanlık dışı her türlü versiyonu bu topraklarda yıllardan beri sergilenmiştir.
Terörün görünen yüzü ve kullanılan eli dış gücün ve devletlerin içerisindeki hain iş birlikçileri olmuştur. Aziz milletimize böylesine bir acıyı yaşatan hain teröristler ile görünen yüz ve kullanılan el ile mücadele etmek ve hak ettikleri cezayı bu kapsamda ve anlayışta vermek yeterli değildir.
Eli kanlı terör örgütünün ve uzantılarının yerli iş birlikçilerinin arkasındaki görünmeyen dış güçlerle devletin bekası, milletin varlığı ve insanlarımızın güvenliği ve en temel hak ve özgürlüklerini özgürce, eşit olarak, ayrımcılığa tabi olmadan kullanabilmelerini teminen mücadele etmek en önemli millî görevimizdir.
Terörle ülkemize zarar vermek isteyenler bumerang misali terör silahının kendilerine de vurduklarını görmeli ve terörün acısını cüzdanlarında, banka hesaplarında, ticari kârlılıklarının ötesinde yüreklerinde de hissetmelidirler. Körle yatan şaşı kalkar misali terörle yatanın nasıl kalkacağını tüm dünyaya göstermeliyiz.
Değerli milletvekilleri, yüce Türk milletinin ayrılmaz parçaları ve müstesna evlatları olan Türklerin Kürtlerle, Kürtlerin de Türklerle bir düşmanlığı yoktur, olması için de hiçbir neden yoktur.
Millî benlik ve bilinçaltımızda coğrafya birliği, inanç birliği, kültür birliği, aile birliği, iş birliği, millî mücadele birliği, kaderde ve kıvançta aynı şeyleri ve sayılamayacak ortak değerleri paylaşma birliği olan bir milletin birliğini, dirliğini ancak ve ancak kendi çıkarlarını gerçekleştirmek üzere kirli oyunlar sahneye koymaktan kaçınmayan dış güçlerin bozmaya çalışacağını gözden kaçırmamak ve dış güce alet olmamak gerekir.
Ziya Gökalp'ın mısralarında dile getirdiği gibi "Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir. Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir."
Bugün bir avuç Türklük ve Kürtlükten ve insanlıktan nasibini almayan bir terörist varsa karşısında milyonların olduğunu unutmamalı ve hesaplar buna göre yapılmalıdır.
Satranç oyununda terör piyonlarını kullananların Türkiye Cumhuriyeti devletini köşeye sıkıştırarak "şah-mat" diyemeyeceklerinin sayısız örnekleri yakın tarihimizin sayfalarında açıktır.
Bu acılı günde söylenecek çok sözümüz var. Bir de hayatın gerçeği var; yapamayan konuşur. Zaman artık konuşma, söz söyleme, taziye mesajları yayınlama "Şehidimizin kanı yerde kalmayacak. Terörle mücadele azmimiz kararlılıkla sürdürülecektir." deme zamanı değil, sözün bittiği noktadayız.
Bağımsızlık mücadelemizin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sıkıntılı günlerde de tarihî misyonuna uygun bir şekilde millî göreve hazırdır. Yasama olarak bize düşen, bizden istenen ne ise dün olduğu gibi bugün de vermeye ve yerine getirmeye hazırız.
Terörle mücadelede yer alan tüm kurum ve kuruluşların fedakârlıklarını, azim ve gayretini takdirle karşılıyoruz. Bu ve geçmişte buna benzer olayların bir daha tekrarlanmaması için, terör önleyici istihbarat ve eylem, pusu öncesi karşı koyma uygulamalarında istihbarat zafiyetinin yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, yeniden yapılandırma ile istihbarat ve analiz birliğinin sağlanmasının önemine dikkat çekmek istiyoruz.
Bu vahim hadisenin "Şer denilenlerde de bir hayır vardır." ifadesinden hareketle, her büyük acının beraberinde beklenmeyen hayırlı sonuçlara vesile olmasını umuyorum.
Şehitlerimize Cenabıhak'tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize başsağlığı, gazilerimize sağlık diliyor; Başkanlık Divanı olarak yüce Türk milletini terörü lanetlemeye, birlik ve beraberliğe davet ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)