GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:77
Tarih:02.05.2024

TURHAN ÇÖMEZ (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi, aziz Türk milletini ve dün bayramını kutladığımız ya da kutlayamadığımız işçilerimizi saygıyla selamlıyorum.

Dün simgesel bir fotoğraf düştü kamuoyunun gündemine. Saraçhane Bozdoğan Kemeri'nin önünde binlerce güvenlik görevlisi; arkasında ise siyasetçiler, sivil toplum örgütleri, onların temsilcileri, işçiler ve halk. Yerel halk değil, basbayağı Türk halkı. Peki, ne istiyorlardı? Taksim'e gidelim, 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı kutlayalım, şarkılar türküler eşliğinde hem bir araya gelelim hem de dertlerimizi anlatalım, iktidara mesaj verelim; istedikleri buydu. "Olmaz." dedi iktidar sahipleri, "Taksim olmaz, başka bir yere gidin." E, bu anayasal bir hak. Madde 34 diyor ki: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." İktidar "Öyle ama biz istemiyoruz, Taksim olmaz." dedi ve maalesef, binlerce Suriyeli kaçak yılbaşı gecesi ellerinde Suriye bayraklarıyla Taksim'de kutlama yaparken bu ülkenin asil evlatları kendi topraklarında, aynı alanda, Taksim'de bir bayram kutlaması yapamadılar. Herhâlde iktidar aynen Antalya'da bir otelin yaptığı Taksim'de de milliyet farkı uygulamasına başladı. "Suriyeliler yapar ama Türkler yapamaz yani Türk vatandaşı isen giremezsin." Oysa huzur içinde, barış içinde bir kutlama yapılsaydı her geçen gün biraz daha hırpalanan, ağır aksak yürümeye çalışan demokrasimize bir can suyu ve belki de bir umut verilmiş olurdu ama olmadı ve yazık oldu.

Bu arada, hak aramak için ya da bayram kutlamak için yollara düştüğünü iddia eden kimi Vandalların ya da barbarların polisimize yapmış olduğu saldırının da kabul edilebilir bir yanı yoktur; bunu da şiddetle kınıyorum. Hak aramanın yolu bu değildir, asla da böyle olmamalıdır.

Değerli arkadaşlar, bugünlerde siyasetin gündemini meşgul eden temel konu Anayasa değişikliği; hani, şu AK PARTİ döneminde tam 12 kez değiştirilen Anayasa'yla ilgili yeni bir değişiklik. "Anayasa Mahkemesinin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum." diyen bir iktidar, halkın anayasal hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşüne izin vermeyen bir iktidar, halkın oylarıyla seçilmiş bir milletvekilini Anayasa'ya aykırı bir şekilde zindanda tutan bir iktidar şimdi kolları sıvamış "12 kere değiştirdik ama olmadı; hadi gelin, bir kere daha değiştirelim." diyor. Demokrasinin kurum ve kurallarını işler hâle getirmeden; hukukun üstünlüğünü tesis etmeden; şeffaf ve denetlenebilir bir düzene geçmeden; iltimas, kayırmacılık ve yolsuzluk düzenini terk etmeden; kurallara, yasalara ve Anayasa'ya uymadan; kısaca, tek adam anlayışından kurtulmadan Anayasa'yı bir kere değil, bin kere de değiştirseniz bir yere varamazsınız. Ülkenin nesi var nesi yoksa satılmış; gelecek garantili projelerle istikbalimiz ipotek altına alınmış ve sadece biz değil, bizden sonraki nesiller de borç batağına batırılmış; hayat pahalılığı, enflasyon almış başını gitmiş; halkın neredeyse yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor; çocuklarımızda ciddi bir şekilde beslenme bozukluğu ve gelişme geriliği baş göstermiş; gençlerimiz umutlarını kaybetmiş, hayallerini yurt dışına endekslemiş; sokaklar güvensiz, sınırlar bir yolgeçen hanı; nehirler ırmaklar, zehir akıyor ve doğa fütursuzca katlediliyor; haklının değil, güçlünün sesinin çıktığı; alın terinin ve emeğin değil, çalanın ve soyanın itibar gördüğü bir düzen kurulmuş ve şimdi deniyor ki: "Gelin, Anayasa'yı değiştirelim ve ülke kurtulsun. Bir şeyi değiştirelim, her şey değişsin."

Değerli arkadaşlar, ülkeyi bu hâle getiren ucube düzen ve onun uygulamalarıdır. Bu ucube anlayıştan ve yaptıklarından kurtulmadan ülkenin kurtulma şansı yoktur.

Çok teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)