Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 76 |
Tarih: | 30.04.2024 |
CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ bir yandan yerlilik ve millîlik nutukları atarken diğer yandan yabancı devletlere enerji alanında eşi benzeri görülmemiş ayrıcalıklar tanımaya, kapitülasyonlar vermeye devam ediyor. İşte, bugün görüştüğümüz bu kanun teklifi de bu kapitülasyonların altyapısını hazırlamak için geliyor. Şimdi, size bu kapitülasyonların nasıl verildiğini belgeleriyle birlikte açıklayacağım.
Değerli milletvekilleri, bugün buraya gelen kanun teklifi "Türkiye'de denizlerde ve göllerde imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji santralleri kurulabilir." diyor ancak yürürlükteki mevcut kanun "Denizlerde bu santrallerin kurulabilmesi için deniz imar planı şart." diyor. AK PARTİ bu deniz imar planı şartını kaldırmak istiyor. Peki, neden ve kim için?
Değerli milletvekilleri, bu işin arkasında yine AK PARTİ'nin karanlık ilişkiler ağı ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Elimde gördüğünüz bu anlaşma AK PARTİ'nin Birleşik Arap Emirlikleri'yle 19 Temmuz 2023 tarihinde Abu Dabi'de imzaladığı enerji alanındaki stratejik ortaklık anlaşması. Bu anlaşmanın 2'nci maddesi "Birleşik Arap Emirlikleri denizlerimizde 2.500 megavata kadar deniz üstü rüzgâr santralleri kurabilecek." diyor. İşte, tam da bu yüzden denizlerdeki imar şartı alelacele kaldırılmak isteniyor, AK PARTİ yine bir yabancı devlete ayrıcalık sağlamak istiyor.
Dünya Bankasının hazırladığı haritaya göre, Türkiye denizlerindeki rüzgâr enerjisi potansiyeli haritasına göre Birleşik Arap Emirlikleri'ne ait bu 2.500 megavatlık deniz üstü rüzgâr santralleri Akdeniz'e kurulamayacak çünkü burada rüzgâr potansiyeli düşük. Batı, Orta ve Doğu Karadeniz'e kurulamayacak; buralarda da rüzgâr potansiyeli düşük. Gemi trafiği nedeniyle Marmara, derinlik nedeniyle İstanbul'un kuzey kısmına kurulamayacak ancak geriye bir tek yer kalıyor; o da Ege Denizi. Birleşik Arap Emirlikleri'nin deniz üstü rüzgâr santrallerinin kurulacağı yer Ege Denizi. Değerli milletvekilleri, bu anlaşmayla Birleşik Arap Emirlikleri âdeta Ege Denizi'nin patronu, AK PARTİ de taşeronu olacak çünkü yapılan sözleşmede bu konuda Birleşik Arap Emirlikleri'ne dehşet verici ayrıcalıklar verilmiş durumda. Sözleşmenin 3'üncü maddesi bakın ne diyor? "Türk tarafı izinlerde, ruhsatlarda, çevresel etki değerlendirmede Birleşik Arap Emirlikleri'ne kolaylık ve destek sağlayacak." diyor yani "Birleşik Arap Emirlikleri söz konusu olduğunda izne, ruhsata, ÇED'e gerek yok." diyor.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ göz göre göre önce Doğu Akdeniz'de Akkuyu Nükleer Santralini ve santralin bulunduğu bölgeyi Rusya'ya yüz yüz yıllığına tahsis etti. Şimdi de Ege Denizi'ni deniz üstü rüzgâr santralleri bahanesiyle Birleşik Arap Emirlikleri'ne tahsis etmek istiyor. Bu nasıl bir tahsis gelin birlikte bakalım: Birleşik Arap Emirlikleri'yle imzalanan anlaşmanın içinde nükleer santraller var, termik santraller var; petrol ve gaz, şebeke ve iletim, yenilenebilir enerji projeleri var. Peki, Birleşik Arap Emirlikleri'ne taahhüt edilen bu projelerin tümünün ortak özelliği ne? Hiçbirinde ihale yok, sözleşmede tazminat hükmü yok, rakip enerji projelerine izin yok, anlaşmazlıklarda mahkeme veya tahkim yok.
Değerli milletvekilleri, ayrıca bu kapitülasyon anlaşmasının 3'üncü maddesine göre Türk tarafı proje sahalarını sözleşme yürürlüğe girdikten itibaren üç ay içinde Birleşik Arap Emirlikleri tarafına bildirecektir. "Bu sahalarda on sekiz ay içinde Birleşik Arap Emirlikleri'nin yetkili kıldığı kurum ve şirketler dışında hiç kimse proje geliştiremez." diyor, "Müzakere edemez." diyor, "Anlaşma yapamaz." diyor, "Rakip projelere izin verilemez." diyor. AK PARTİ'nin, Guinness Dünya Rekorları kitabına girecek uluslararası alanda yaptığı en berbat anlaşma.
Değerli milletvekilleri, ayrıca anlaşmanın 3'üncü maddesine göre Türk tarafı ulusal iletim sisteminde bir türlü yerli enerji yatırımcılarına tahsis etmediği, kan kusturduğu ulusal iletim sistemindeki yeterli kapasiteleri Birleşik Arap Emirlikleri'ne tahsis etmeyi de taahhüt ediyor. Bunun adı kapitülasyondur. Bu sözleşmenin süresi on yıl, üçer yıl otomatik olarak uzuyor. Kendisine ait teknolojisi bulunmayan Birleşik Arap Emirlikleri ve AK PARTİ'nin imzaladığı bu sözleşmeye göre vatan toprağımızda ihalesiz, rakipsiz ve pazarlıksız rant alanları oluşturulacak.
Değerli milletvekilleri, bu uluslararası anlaşma ve 14 Aralıkta Meclis Başkanlığına sunuldu, o günden beri görüşülmeyi bekliyor. Peki, niye bekliyor? Çünkü önce Birleşik Arap Emirlikleri'ne verilecek imtiyazlara giden yolun taşlarının döşenmesi gerekiyor, yasal altyapılarının hazırlanması gerekiyor. İşte, bugün görüştüğümüz bu kanun teklifi tam da bu altyapıyı hazırlamak için getiriliyor; sarayda hazırlandı, Meclise gönderildi ve bugün jet hızıyla geçirilmek isteniyor. Çok açık ki bu kanun teklifiyle Birleşik Arap Emirlikleri ve AK PARTİ Hükûmeti arasında yapılan anlaşmanın doğrudan organik bağı var. AK PARTİ günü kurtarayım derken âdeta ülkenin geleceğini pazarlıyor, yok pahasına satıyor.
Bu anlaşmanın ve kanun teklifinin yasalaşması durumunda birçok yerli şirket enerji sektörünün dışına itilecek ve yok olacak; onların yerine Birleşik Arap Emirlikleri patron olarak gelip yerleşecek.
Değerli milletvekilleri, bugün kullanacağınız oyla patronu siz belirleyeceksiniz. "Patron Türkiye" diyorsanız bu kanun teklifine "hayır" diyeceksiniz, AK PARTİ'li milletvekillerinin birazdan ne şekilde oy kullandığını hep birlikte göreceğiz, hep birlikte buna şahitlik edeceğiz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)