Konu: | Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 75 |
Tarih: | 24.04.2024 |
MHP GRUBU ADINA ABDURRAHMAN BAŞKAN (Antalya) - Kıymetli Başkanım, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve televizyonları başında bizleri izleyen aziz Türk milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin hemen başında, bugün hayatını kaybeden spordan sorumlu eski Devlet Bakanımız Sayın Mehmet Ali Yılmaz'a Allah'tan rahmet, ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, 13 Şubat günü saat 14.28'de can Erzincan'ımızın İliç ilçesinde bir maden sahasında meydana gelen toprak kayması sonucu büyük bir göçük meydana gelmiştir. Maden bölgesinde yapılan ilk incelemelerde, kayan kütlenin 10 milyon metreküp olması ve bulunduğu yerden 800 metre hareket etmesi yaşanan hadisenin boyutlarını göz önüne sermiştir. Olayın ilk anından itibaren ilgili bakanlarımız ve bürokratlarımız, AFAD ekipleri, gönüllü yardım kuruluşları arama ve kurtarma çalışmalarına başlamış olup çalışma yapılan bölgede hâlâ heyelan riski olması ve yeni toprak kaymalarının zaman zaman yaşanıyor olması, maalesef, arama kurtarma yapan ekiplerimizi zora sokmaktadır. Çalışmaları olumsuz etkilese de yaşanan elim kaza sonrası göçük altında kalan 9 madenci kardeşimizden 1'inin cansız bedenine "mangal ocağı" olarak tabir edilen alanda 5 Nisan günü ulaşılmış, yine, 1 madenci kardeşimizin cansız bedenine 19 Nisanda ulaşılmıştır. Diğerleriyle ilgili de -inşallah- yerlerinin tespit edildiğine dair olumlu haberler almaktayız. Maden şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz Türk milletimize sabır ve başsağlığı; göçük altında arama çalışmaları devam eden madencilerimize de bir an önce ulaşılmasını diliyorum.
İliç ilçemizde meydana gelen maden kazasıyla ilgili Gazi Meclisimizde kurulan ve bugün 2'nci toplantısını gerçekleştirdiğimiz Araştırma Komisyonu olarak, bu elim kazayı tüm yönleriyle araştıracağımızdan herkesin emin olmasını istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette bugün görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin adı her ne kadar "Maden Kanunu" olsa da kanun içeriği bakımından, esasen, enerji alanında elde edilecek bağımsızlığı, Türk ve Türkiye Yüzyılı'nın temel gerekliliklerini içermektedir. Bu manada asırlık ülkülerimize ulaşmak için devletimizin 2000'li yılların başından bu yana enerji konusunda ciddi bir mesai harcaması boşa değildir. Türkiye var olan yer altı maden ve petrol zenginliklerini arayıp, keşfedip ve üretip ekonomiye kazandırmaya hızla devam etmektedir. Bu kararlı ve istikrarlı mücadele vatandaşlarımızın hidrokarbon kaynaklarımızdan sürekli ve ucuz bir şekilde yararlanmasına zemin hazırlamaktadır. Hiç şüphe yok ki rezervlerden elde edilen girdilerle enerji ithalatı kaynaklı cari açığın azaltılması ve gelecekte enerji ihraç eden ülke konumuna gelmemizin de temelleri atılmaktadır.
Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri; ülkemiz bir yandan da yenilenebilir kaynaklara yönelerek ithal enerji kaynaklarına olan bağımlılığı azaltma yolunda da büyük mesafe katetmektedir. Elbette ülkece hak ettiğimiz pozisyonda değiliz ancak bu, katettiğimiz mesafeyi ve kararlılığı görmemizi de engellememelidir. Diğer yandan, enerji arz güvenliğini artırmayı hem de tarafı olduğu Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Paris İklim Anlaşması'nın geçerliliklerini yerine getirerek sera gazının salımını azaltmayı amaçlayan bir Türkiye'den bahsettiğimiz de unutulmamalıdır. Ülkemizin uzun dönemli enerji politikalarının önemli bir sacayağı durumunda olan "2053'te net sıfır emisyon" hedefi elektrik enerjisi sektörünün yanı sıra ulaşım ve ısıtma gibi enerji yoğunluğu fazla olan diğer sektörlerin de karbonsuzlaşmasını sağlamayı amaç edinmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik enerjisi başta olmak üzere nükleer santral, elektrikli otomobil ve hidrojen enerjisi gibi alanlardaki çalışmalarıyla bu hedefini gerçekleştirmek üzerine kararlılıkla hareket etmektedir. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifi Maden Kanunu, Kıyı Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, yeni enerji verimliliğine ilişkin ve yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin kanunlar ve son olarak Nükleer Düzenleme Kanunu'nda değişiklik öngören enerji alanındaki birtakım hususlarda düzenlemeler içermektedir.
Millî enerji ve maden politikalarının ilan edildiği 2017 yılından günümüze yüzde 30 seviyesinde olan elektrik üretimindeki yenilenebilir oranı 2018, 2019 ve 2020 yıllarında sırasıyla yüzde 32, yüzde 44 ve yüzde 42 olarak gerçekleşmiş olup oldukça kurak bir sezon olan ve hidroelektrik üretim kapasitemizden yeterince faydalanamadığımız 2021 yılında bile bu oran yüzde 36 seviyesine ulaşmıştır. 2022 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 43,1 seviyesine çıkmıştır. Yenilenebilir enerjide yapılan bu yatırımlar neticesinde ülkemiz yenilenebilir enerji alanında dünyada önemli bir konuma da yükselmiştir.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle içme, kullanma suyu temin edilen rezervuarlar, sulak alanlar ve Kıyı Kanunu kapsamındaki kıyı ve sahil şeritleri hariç olmak üzere belirlenen alanlarda YEKA ilan edilerek yenilenebilir enerji kaynağına dayalı tesislerin kurulmasına imkân sağlanmaktadır. Bu nedenle, ülkemizin karalarda olduğu gibi, denizler, göller ve diğer su yüzeylerinde de yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı tesisler kurularak ülkemize ilave kapasite kazandırılması bakımından teklifi de olumlu bulmaktayız.
Diğer yandan, madde içerisinde, içme, kullanma suyu temin edilen rezervuarlarının, sulak alanlarının ve kıyı sahil şeritlerinin düzenleme kapsamı dışında bırakılması da enerji politikalarının ve yatırımlarının çevreyi koruma ve doğaya saygılı olma hassasiyetli temelde yapılmakta olduğunun bir emaresi olarak görülmesi gerektiğini de ifade etmek isterim. Yine bu kapsamda su alanlarının güneş enerjisi panelleriyle kapatıldığı durumda da su buharlaşmasının ve kaybının azalacağı hususlarında bilimsel raporlar ortaya konmuş olup faaliyette bulunulacak alanlarda çevrenin olumsuz etkilenmesi gibi bir durumun ortaya çıkmayacağı da kanıtlanmıştır. Yapılan bu düzenlemeyle devletimizin 2053-2071 millî enerji ve maden politikasına katkı sağlayacak ve enerjide dışa bağımlılığı sıfır noktasına getirmek için bir adım atmış olacağız çünkü temiz ve tükenmeyen enerji kaynaklarımızın en önemlilerinden biri de güneş enerjisidir. Hidrolik kaynaklara dayalı ön lisans veya üretim lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından yenilenebilir enerji kaynağına dayalı birden çok kaynaklı üretim tesisi yani hibrit elektrik santralleri kurulabilmesi imkânının getirilmesini de elektrik piyasası bakımından olumlu bir düzenleme olarak görmekteyiz.
Görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle yapılan düzenlemeyle doğal gazın sıvılaştırılması faaliyetlerinin depolama faaliyetlerinden ayrıştırılarak bağımsız bir piyasa faaliyeti olarak tanımlanması da amaçlanmaktadır. Bu sayede son dönemde yaşanan enerji krizleri nedeniyle, başta AB ülkeleri olmak üzere, ülkemiz üzerinden gerek boru hatlarıyla gerek LNG olarak yoğun bir şekilde artan ihracat talepleri bakımından hem yerli üretim doğal gazımızın hem de farklı kaynaklardan ülkemize ithal edilen ve edilecek doğal gazların ülkemizde sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilmesinin ayrı bir piyasa faaliyeti olarak da sağlanması hedeflenmektedir. Ülkemizin doğal gazda ticaret merkezi yani "hub" olma hedefleri çerçevesinde yüzen LNG terminallerine ilişkin EPDK tarafından depolama tesislerinden farklı istisnai düzenlemeler yapabilmesine imkân tanınması ve mevcut depolama tesislerinin kapasitelerinin daha etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla sisteme girişe ilişkin hükümlerden muaf tutulması, ayrıca bir tüzel kişiye her ülke için ve ayrı ayrı ihracat lisansı verilmekteyken birden fazla ülke için tek ihracat lisansı verilmesi uygulamasına geçilmesi de sağlanacaktır. Yeri gelmişken burada, sizlerin huzurunda Türkiye'nin enerji politikalarının düzenlenmesindeki konumu, doğal gaz borsası oluşmasındaki katkıları ve başarısından dolayı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Alparslan Bayraktar nezdinde EPDK Başkanımıza ve tüm çalışma arkadaşlarına teşekkür etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, yapılan düzenleme kapsamında enerji verimliliği uygulamaları bakımından hayati öneme sahip destek mekanizmasının günün koşullarına göre güncellenmesi de yer almaktadır. Buna göre, teklifle enerji verimliliği desteklerinden faydalanmak isteyenler için emisyon ve spesifik enerji tüketimini azaltma kriterinin getirilmesi, enerji verimliliği destek bedellerinin günün koşullarına göre uyarlanması da önemlidir.
Ayrıca aydınlatma, fan, pompa, elektrik motoru gibi ekipman bazlı projelerin yerine proses ve tesis bazlı projeler de kapsama alınarak tasarruf potansiyeli yüksek, teknolojik, yenilikçi ve dijitalleşmeye katkı sağlayan yatırımların da destekten yararlanması amaçlanmıştır.
Ülkemizin büyük ölçüde deprem kuşağı üzerinde yer alması nedeniyle olağanüstü hâl kararı veya genel hayata etkililik kararı alınan yerlerde geçici süreli bağlantı talepleri için elektrik enerjisinin kullanıcılarına kesintisiz bir şekilde ulaştırılması amacıyla EPDK'ya da yetki verilmektedir.
Diğer yandan, enerji nakil hatlarına ilişkin bedel tespiti, tescil ve kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davalarında irtifak alanının belirlenmesine ilişkin teknik kriterler tereddüde yer bırakmayacak şekilde de açıklığa kavuşturulmaktadır.
Yine bir başka önemli husus ise ön lisans ya da lisans başvurusu sahibi tüzel kişilerden yatırım maliyetlerinde salgın ve savaşa bağlı artışlar, ekonomik ve teknik zorluklar veya tedarik süreçleri nedeniyle yatırımları gerçekleştiremeyecek olanlara, talep etmeleri hâlinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna başvurarak ilgili lisansları, ön lisansları veya ön lisans, lisans başvurularını iptal etme hakkı verilerek kurulamayacak tesislere tanınmış olan bağlantı kapasitelerinin serbest bırakılması ekonomiye yeni bir güç verecektir. Bu sayede ortaya çıkan kapasite daha kısa sürede kurulabilecek yeni yatırımlara tahsis edilebilecek olup daha etkin ve hızlı bir şekilde üretime dönüşmesi de sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle, nükleer enerji sahasında hukuki mesuliyete dair sözleşme hükümlerine uygun olarak nükleer madde taşıyan kişinin talebi, nükleer tesis işletenin muvafakati ve Nükleer Düzenleme Kurumunun onay yönündeki kararıyla taşıyıcının sorumlu olabilmesine imkân tanınması da amaçlanmaktadır. Tüm bu çalışmaların Türkiye'nin enerji üssü olma konusunda sunacağı katkının ehemmiyetine bir kez daha dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Son zamanlarda dünya ülkelerinin yeşil enerji çalışmalarına yönelmesi toryumu da daha değerli kılmaktadır, özellikle Avrupa'da başlayan enerji krizi de nükleere karşı tutumun yeniden gözden geçirilmesini sağlamıştır. Yakın zamanda Avrupa'nın iklim hedeflerini yakalamasına katkı sağlayan ve bazı koşulları yerine getiren nükleer projelerin sürdürülebilir yatırım listesine yani yeşil enerji sınıflandırması belgesi içine alındığı da açıklanmıştır. Nükleer enerji santrallerinin yeşil enerji olarak sınıflandırılması, ham madde konusunda da yeni bir dönem başlatacak olması da toryumu şimdiden öne çıkarmış durumdadır.
Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD) Nükleer Enerji Ajansı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının verilerine göre dünya toryum rezervlerinde ilk sırayı 846 bin tonla Hindistan alırken 790 bin tonla Türkiye 2'nci, 606 bin tonla Brezilya 3'üncü, Avustralya 521 bin ton, ABD 424 bin ton, Mısır da 380 bin ton olarak sıralanmaktadır. Türkiye, sadece enerjinin üretildiği bir coğrafya değil, Türkistan coğrafyasından Avrupa ve Afrika Kıtası'na enerji yoğunluğunun da doğal merkezi konumundadır. Dolayısıyla, tüm bu gelişmelerin ve gerçeklerin ülkemizin enerji alanında katedeceği aşamanın jeopolitik, jeostratejik ve jeoekonomik pozisyonunu da güçlendireceği unutulmamalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak son yıllarda millî enerji politikamızda ciddi adımlar attık. Daha önce terörle anılan Gabar Dağı'nda cumhuriyet tarihimizin en büyük petrol keşfi gerçekleşti, yapılan son çalışmalarla günlük üretim de 40 bin varili geçmiş durumdadır. 2024 yılı bitmeden inşallah 33 petrol kuyusunun 95 kuyuya çıkarılması da hedeflenmektedir. Bu sayede Gabar Dağı'ndan çıkarılan petrol günlük 40 binden 100 bin varil üretimine de ulaşacaktır. 100 bin varil üretim gerçekleştiğinde bugünkü petrol fiyatlarıyla ifade etmem gerekirse 3 milyar dolarlık bir ithalatın da önüne geçmiş olacağız. Millî enerji politikaları sonrası sadece Gabar'da Türkiye'nin 200 bin varil üreten bir ülke hâline geleceğine en kalbî duygularımla inanıyor, bugüne kadar enerji konusunda emeği geçen tüm Bakanlık personeline huzurlarınızda da teşekkür ediyorum.
Sözlerime son verirken, millî egemenliğimizin simgesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 104'üncü yaşını kutluyor, geleceğimizin teminatı çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum. 2023'te başlayan Türk Asrı vizyonunun 2053 ve 2071 yıllarında süper güç Türkiye vizyonuyla taçlanacağına inanıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Mücadele'mizin tüm kahramanlarını rahmet, minnet ve duayla anıyor, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletimizi saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)