GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyen bütün dostlarımızı sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.

Söz konusu 27'nci maddeyle 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'un 5'inci maddesine iki fıkra eklenmektedir.

Bu fıkralarla Tazminat Komisyonuna yapılacak müracaatlarla ilgili yeni usuller belirleneceğinden, AİHM başvurmuş olanlarının Komisyona yapacağı müracaatın şekli ve süresine ilişkin olarak Komisyona elektronik ortamda da müracaat edilebileceği ve müracaatların elektronik ortamda yapılmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlık tarafından belirleneceği öngörülmektedir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin veri analiz raporu en son 2022 yılında yayınlanmıştır. Bu veri analizine göre 2022 yılında AİHM'e en çok başvuru Türkiye'den yapılmıştır. 2022 yılında AİHM'e toplam 45.500 başvuru yapılmış, bu davaların 39.570'i karara bağlanmış, karara bağlanması gereken 74.650 başvuru ise sıra beklemektedir. Bekleyen davaların yüzde 74'ü Türkiye, Rusya, Ukrayna, İtalya, Romanya dâhil 5 ülkeyle alakalıdır. Mahkemenin yayınladığı verilere göre, 2022 yılında yapılan başvuruların yüzde 27'si Türkiye menşeli davalardan oluşmaktadır. Peki, bu neden böyledir? Çünkü insan haklarına uymayan, hukukun evrensel değerlerini hiçe sayan, demokrasi ve özgürlükleri kısıtlayan, farklı inançların, kimliklerin, fikirlerin taleplerini görmezden gelen otoriter devletlerde yaşayan insanlar, yaşadıkları ülkelerde haklarını hukuk yoluyla elde edemedikleri için uluslararası mahkemelere başvurmak zorunda kalıyorlar.

Bakınız, sizlere bazı örnekler vereyim. Türkiye'nin AİHM kararlarına uymadığı en önemli davalar arasında Alevilerin inanç merkezi olan cemevlerinin ibadethane olarak tanınması, zorunlu din dersleri uygulamasının kaldırılması yönündeki kararı geliyor ve Türkiye uymamakta ısrar ediyor. Yeryüzünde "Benim inanç yerimi, ibadethanemi tanıyın." diye mahkeme kapısına giden, mahkemelere başvuran başka bir ülke var mıdır acaba? Türkiye'nin AİHM kararlarına uymadığı en önemli davalardan diğer ikisi ise önceki dönem Eş Genel Başkanlarımızdan sevgili Selahattin Demirtaş Başkanımızın serbest bırakılması ve iş insanı, aktivist Osman Kavala'nın serbest bırakılması davalarıdır. İktidar, bu kararların gereğini yerine getirmeyerek belki de üyeliğinin askıya alınmasıyla sonuçlanacak ihlal sürecinden mesul olacaktır. Sadece bunlar mı, daha birçok hak ihlali nedeniyle kişiler, kurumlar AİHM'e başvurmak zorunda kalıyorlar, Türkiye bu kararlara uymadığı için yüklü tazminat ödemeye mahkûm oluyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'deki hukuksuz uygulamalara her gün bir yenisi ekleniyor. Bakınız, Sultangazi Pir Sultan Cemevi kendi üzerine olan tapusuyla, imece usulü, dayanışmayla halkımız tarafından inşa edilmiş, cemevimiz yapıldığı günden bu yana Sultangazi Belediyesinin Belediye Meclisinde alınan kararla cemevimize yıkım kararı çıkarılmış ve mahkemeye verilmiştir. On dört yıldan beri süregelen bu davanın 5 Martta yine davası görülecek, Cemevi Başkanımız sevgili Zeynel Odabaş beş yıl cezayla yargılanmaktadır. Biz diyoruz ki: Cem ibadetimiz, cemevleri ibadethanemizdir.

Sevgili dostlar, 2014 yılında Okmeydanı Cemevi'nde bir cenaze erkânına katılan sevgili Uğur Kurt, yakınının cenaze hizmetini beklerken polis kurşunuyla katledildi. Katledilen canımızın davasında mahkeme, maalesef, insan hayatını hiçe sayan bir karar vermiştir. Uğur Kurt'u katleden polise önceki davada bir yıl sekiz ay hapis cezası verilmiş, bu, 12.100 liralık para cezasına çevrilmiştir. Bir cemevinin bahçesinde canımızın öldürülmesinin karşılığı -ödül gibi- 12.100 liradır sevgili dostlar. Adaletin Alevilere görünen gerçek yüzü esasında budur. Bu olay bir cami avlusunda olsaydı ne olurdu, düşünmek bile istemiyorum. İtiraz üzerine bugün görülen davada, Uğur Kurt'u katleden polise iki yıl altı ay ceza verilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Fırat, lütfen tamamlayın.

CELAL FIRAT (Devamla) - Şu an burada ifade edeyim ki: Bu adaletsizlik sadece Uğur Kurt'a yapılmamıştır, bu adaletsizlik bütün toplumumuza yapılmıştır. Mahkeme bugün vermiş olduğu kararla bir kez daha Alevilerin adalete olan güven duygusunu öldürmüştür. Öte yandan, Uğur Kurt'un annesi Gülnaz Kurt'a -akıl almaz bir iddianame hazırlayan savcılık- oğlunu öldüren polislere saldırdığı için, saatini kırdığı için altı buçuk yıla kadar hapis cezasıyla dava açılmıştır; babası, dayanamayarak kansere yakalanıp vefat etmiştir. Sevgili Gülnaz annemiz de şu an kanser tedavisi görüyor.

Değerli dostlar, bugün yine elimde 78 yaşındaki bir babanın cezaevinden bana gönderdiği bir mektup var, şunu söylüyor: "Ben çocuğumun cezaevine gitmesinden dolayı bir eylem yapıyordum, sabahın beşinde, altısında polis evime baskın yaptı."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL FIRAT (Devamla) - Şu an cezaevinde, lütfen bununla ilgili gerekeni hep beraber yapalım.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)