| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; aslında Tazminat Komisyonu hakkında konuşulacak çok şey var ama beş dakikaya sığdırmak biraz zor olacak.
Esasında bu torba yasa, daha doğrusu bu kanun teklifi bir oyalamadır ve hak arama hürriyetinin önüne bir engel koyuyor; engellenmesi amacıyla da yapıldığı kanaatindeyiz. Adı geçen ve görev alanı genişletilen Komisyonun görevlerinden biri, ceza yargılamaları sebebiyle hak kaybına uğranılan kimi durumlarda devletten istenilecek tazminatın ağır ceza mahkemeleri yerine artık Komisyondan talep edilmesi yoluna başvurulmasıdır. Ceza hukukuna, özel hukuka ve idare hukukuna ilişkin yargılamalarda, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı ve bu durumda da özellikle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan manevi tazminat başvurularının Anayasa Mahkemesi yerine artık Komisyona başvurusunu düzenlemektedir. Bakın, bunun pratik bir örneği var aslında normal kanunlarda, Kaçakçılık Kanunu'nda buna ilişkin bir düzenleme var: El konulan eşyanın müsaderesi bir yargılama yapılmadan Takdir Komisyonu kararıyla ilgili bir komisyon tarafından bertaraf ediliyor. Daha sonra, beraat veya takipsizlikle sonuçlandığında devlet aleyhine tazminat davası açılıyor ve devletin 1 liraya satmış olduğu mallar veya eşyalar 5 lira olarak vatandaşa geri iade ediliyor. Aslında bu kanun teklifiyle siz bir kamu zararına sebebiyet vereceksiniz, gideceği sonuç budur.
Yine, makul süreler ve hak kayıpları denilince akla gelen ilk komisyon OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonudur. Bu Komisyon 15 Temmuzdan sonra 2017 yılında kuruldu, bir KHK'yle kuruldu ve yaklaşık altı sene devam etti. "KHK'lilerin başvurularının karara bağlanması amacıyla iki yıllığına kuruldu." denilen bu Komisyon altı yıl süreyle görev yaptı. Bu Komisyon 127.292 başvurudan 17.960'ını kabul ederken 109.332'sini reddetti yani yüzde 85 ret, yüzde 15 kabul. 2018 yılı sonunda başvuruların yüzde 40'ı, 2019 yılında başvuruların yüzde 79'u karara bağlandı; 2020 yılı sonunda başvuruların yüzde 89'u, 2021'de de yüzde 95'i, 2022 yılının sonunda ise tamamı sonuçlandı. Bu Komisyonun vereceği karara karşı altmış gün içerisinde idare mahkemelerine dava açılacaktı ancak belirtelim ki KHK'yle işinden edilen insanlar yargıya başvurmak için OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun kararını beklemek zorunda kaldı ve bu süre bazı durumlarda dört yıl, beş yıl, hatta bazıları için altı yıl devam etti. Eğer siyasi iktidar 2016 yılında "Bir kanun çıkaracağız, altı yıl boyunca yargı yolu kapalı olacak." demiş olsaydı bu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve diğer kanunlara aykırı olacaktı ama bunu yapmadı. "2017 yılında bir komisyon kuracağım, önce oraya başvuracağız, daha sonra mahkemelere başvuracağız." denildi ve böylelikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun bir kılıf bulunmuş oldu.
Yine, istatistiklere bakıldığında, OHAL Komisyonunun aylık dosya inceleme sayısı bin. Dolayısıyla adil yargılanma nedeniyle Anayasa Mahkemesine başvurular -dosya sayısı- değil yüz binleri belki milyonları bulacak. Dolayısıyla bu Komisyonun işlevselliği konusunda da ileride sıkıntılar çıkacaktır.
Yine, bu Komisyonun etkili bir başvuru mekanizması olmasını değerlendiriyorsunuz ama bu etkili bir başvuru yolu olmayacak çünkü OHAL Komisyonuyla, OHAL KHK'leriyle ihraç edilen kişilere bir günde suç buldunuz ama altı yıl içerisinde bu insanlara neden ihraç olduğunu bir türlü söyleyemediniz. Dolayısıyla bu husus değerlendirildiğinde ya da örnekleme yapıldığında bu Komisyonun hiçbir işlevi olmayacak. Şimdi de başka bir komisyon eliyle sözüm ona hak kayıplarının önüne geçileceğini müjdelemektesiniz. Siyasi iktidar bu ülkenin yurttaşlarının hukuka olan inancını ortadan kaldırdığı gibi, bu sözde reform paketlerinin de yurttaşların nazarında hiçbir kıymetiharbiyesi bulunmadığı kanaatindeyiz. Dolayısıyla bu Komisyonun kurulmaması gerekir, ileride telafisi imkânsız zararlara ve kamu zararına sebep olacağı açıktır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)