| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
DOĞAN DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben aslında konuşmamı farklı yapacaktım fakat dün Antalya'da yaşanan bir olayı buradan aktarmadan geçemeyeceğim. Maalesef, Türkiye'de her gün mutlaka nefret suçu işleniyor. Özellikle Alevilerle ilgili dün Antalya Manavgat'ta yaşanan bir olaya buradan değinip geçeyim istiyorum.
Antalya'da Manavgat Kemer Fatma Turgut Şen Anadolu Lisesinin 12'nci sınıfında bir öğrencimiz din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde öğretmen Ahmet Şaşmaz tarafından şöyle bir şeyle karşılanıyor... Bakın, sene 2024, 21'inci yüzyılda yaşıyoruz; hâlâ bu ülkede nefret suçunun önüne geçemedik. Ne diyor, biliyor musunuz? "Bunlar namaz kılmaz. İnsan bile değiller. Bunlar Allah tanımaz, Peygamber'i bilmezler ve deli gibi dönüp dans ederler." diyor.
Değerli arkadaşlar, şimdi, biz, Türkiye'de sık sık bu ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyoruz. Maalesef, bununla ilgili ne yaptırım yapılabiliyor ne de Millî Eğitim üstüne düşen görevi yapabiliyor. O nedenle, Millî Eğitim Bakanına ve Adalet Bakanına buradan çağrımdır; bir an önce gerekli soruşturmalar yapılıp derhâl bu vatandaş cezalandırılmalı ve bu örnek olmalıdır.
Ülkemizde yargının başta gelen sorunu bağımsızlıktır arkadaşlar. Biliyorsunuz, yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Bir demokratik hukuk devletinde yargının yasalar çerçevesinde diğer erkleri denetlemesi gerekirken bizde tam tersi, yargı, yürütme ve yasama organlarının denetimi altına sokulmuş durumdadır. Hâkim ve savcı atamalarında liyakat gözetilmiyor ve unutmayınız ki iyi yetişmemiş bir hukukçu kadar hukuka ve adalete zarar verebilecek başka kimse yoktur. Hukuk usulünde ve ceza usulünde radikal değişiklikler yapılarak davaların uzamasına neden olan hükümler bir an evvel değiştirilmelidir. Öte yandan, ülkemizde yaşanan hak ihlalleri de her geçen gün kendini daha fazla göstermektedir. Kadına yönelik şiddetin ve ayrımcılığın hâlâ yaygın olduğu ülkemizde kadınlar eşit haklardan yararlanma konusunda ciddi engellerle karşılaşmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için daha etkili önlemler alınmalı ve kadınların hakları bir an önce güvence altına alınmalıdır. Bugün ülkemizde kadın cinayeti işlenmeyen tek bir gün yok, kadınların şiddete maruz kalmadığı tek bir gün yok çünkü ülkemizde maalesef bu konuda yasaların bir caydırıcılığı yok.
Hayvan hakları konusunda yine berbat durumdayız. Hayvanları öldüren, işkence edenler gerekli cezayı alamıyor. Hayvan hakları yasal düzenlemelerle korunmakta olmasına rağmen uygulamada çeşitli, önemli eksiklikler ve sorunlar bulunmaktadır. Bu eksiklikler hem hayvan refahını hem de toplumun genel sağlığını etkilemektedir. Hayvan hakları konusunda yeterli düzenlemelerin olmaması hayvanların kötü muameleye maruz kalmasına neden oluyor. Hayvan hakları konusunda bilinçlendirme ve eğitim faaliyetlerinin yetersizliği de çok ciddi bir sorundur. Toplumumuzun genelinde hayvan haklarına duyarlılık ve bilinç düzeyi çok düşüktür. Anaokulu düzeyinde başlamak kaydıyla eğitimin her kademesinde hayvan sevgisi ve hayvan hakları çocuklarımıza aşılanmalıdır.
Değerli arkadaşlar, canlının türü ne olursa olsun cana kıyan katildir, canidir. Bir hayvanın canına kıyan bir insanın da canına da kıyar ve zalimdir. Hak ettikleri cezalar verilmeli ve toplum içinde tutulmamalıdırlar.
Tüm bu söylediklerim ve daha fazlasının yaşandığı ülkemizde ekonomik kriz durumunun olması şaşırtıcı değil. Sizlere soruyorum: Bu ülkede bu kadar adaletsizlik varken bu ülkeye dış yatırımcı gelir mi? Dış yatırımcıyı bırakın, kendi vatandaşımız böyle güvensiz ve adaletsiz bir ortamda ülkesine yatırım yapabilir mi? Ülkemizde bir yargı reformunun gerekliliği su götürmez bir gerçektir. Adaletin olmadığı, rantın, talanın döndüğü, her köşebaşının bir gruba tahsis edildiği yerde ekonomik kriz kaçınılmazdır. Bu düzen değişmeden bu ekonomik buhrandan çıkmamız asla mümkün değildir.
Dün burada olanların ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızın hatırlayacağı üzere, Uğur Kurt davası sürecinden ve davanın bugün tekrar görüleceğinden bahsetmiştim arkadaşlar. Bugün görülen davada Okmeydanı Cemevi'nde polis kurşunuyla katledilen Uğur Kurt'un davası -maalesef- sonuçlandı, mahkeme sanık polise iki yıl altı ay hapis cezası verdi arkadaşlar; bir canın karşılığı iki yıl altı ay hapis cezası. Dünyada insan canının bu kadar ucuz olduğu bir ülke daha göremezsiniz. İnsafınız yok mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Demir, lütfen tamamlayın.
DOĞAN DEMİR (Devamla) - "Uğur Kurt cemevi yerine başka bir yerde öldürülseydi bu kadar küçük bir ceza verilecek miydi?" diye de sormadan edemiyor insan.
Dile getirmek istediğim bir diğer konu ise avukatlarımızın yaşamış olduğu sorunlar. Başkent Ankara'da adliye yerlerinin dağınık olması sorunu var, 7-8 tane farklı adliye var. Avukatlar ve halk için büyük sıkıntı, vatandaş nereye gideceğini şaşırıyor. Avukatların CMK hizmet ücretleri çok geç ödeniyor. Avukatların ücret tarifeleri enflasyonun çok altında kalmış durumda. Yargılama süreleri çok uzuyor, istinaf ve temyize giden dosyalar yıllarca geri dönmüyor.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)