| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 67 |
| Tarih: | 01.03.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Mademki bir yargı paketini burada görüşüyoruz, isterdik ki yargı reformu olsun ama bir reform göremedik. İnşallah bundan sonraki dönemlerde o reformları görürüz. Türkiye'nin adalet anlamında önemli sorunları var, kitlesel sorunları var ve bunları burada konuşmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz. Bu sorunlardan biri de değerli milletvekilleri, KHK mağduriyeti. Evet, Türkiye, 15 Temmuz 2016'da alçak bir terör örgütünün bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Allah'a çok şükür devletimizin basireti ve milletimizin de omuz vermesiyle bu alçak girişim önlendi. Öncelikle şunun altını kalın çizgilerle çiziyorum: FETÖ terör örgütü Türkiye'nin bir gerçeğidir ve bu örgütle kararlı bir şekilde mücadele edilmeye devam edilmelidir; bunun altını özellikle çiziyorum. Ancak bunun yanında, değerli milletvekilleri, 15 Temmuzdan sonra yaşanan mağduriyetleri de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, özellikle de hukukçu kimliğimizle, bu gerçekleri, bu adaletsizlikleri görmezden gelemeyiz.
Neyi kastediyorum? Kastettiğim şey şu değerli milletvekilleri: Evet, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok sayıda yargılamalar yapıldı, haklı olanlar da var, haksız olanlar da var. Burada anlatmak istediğimiz husus, suçlu ile suçsuzun ayrılması; meramımız budur, bunu özellikle paylaşmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bir vakit önce yani 15 Temmuzdan önce bahsettiği "üstü ihanet, ortası ticaret, altı ibadet" diye nitelendirdiği yani "ibadet"ten kasıt samimi bir şekilde inanmış insanları kastettiği bir tablodan bahsediyoruz. Tam da burada "ihanet" dediğimiz kesim kaçtı gitti, onlar yakayı kurtardı; "ticaret" dediğimiz kesim, orta tabaka, FETÖ borsasıyla vesaire onlar da yakayı kurtardı ancak hiçbir şeyle muhatap olmaması gereken "gariban vatandaş" dediğimiz, sadece bir yerlere inanmış olmaktan dolayı "ibadet kesimi" olarak nitelendirdiğimiz, nitelendirdiğiniz kesim maalesef ciddi anlamda yara aldı.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, üzerindeki bu yükü atmak zorundadır. Türkiye, bu adaletsizlik sorununu çözmek zorundadır. Tekrar tekrar söylüyorum; kriterimiz çok nettir, suçlu ile suçsuzun ayrılmasıdır. Bakın, burada iki açıdan değerlendireceğim. Birincisi, yargılanmış, beraat almış veya soruşturma açılmış, takipsizlik kararı verilmiş yani yargı organının "Suçsuzdur." dediği kişiler görevlerine amasız fakatsız bir şekilde iade edilmelidir. Değerli milletvekilleri, yargı organı "Suçsuz." demiş, birincisi bu. İkincisi de yargı organının maalesef adil olmayan kararları vardır ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden de bu kararlar dönmeye başlamıştır. Değerli milletvekilleri, suç kriteri teşkil etmeyen hususlardan dolayı masum insanlara cezalar verildi. Bakın, devletin yasal olarak açık tuttuğu kurumlardan dolayı, sonradan bu kurumlara üye olmak, bu kurumlarla organik bağı olmak sonradan suç sayıldı; bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bu yargılama bu anlamıyla adil değildi. Burada da bir şeyi tekrar söylüyorum, bakın, söylediğimiz şey karıştırılmasın. "Evet, gerçekten suç işleyenler vardır, onun için de FETÖ'yle kararlı mücadele edilmelidir." konusunun altını kalın harflerle çizdik. Şimdi bu konuda devletimizin bir adım atması gerekmektedir. Bu konuda adaletin gereği olarak devletimizin bir adım atması gerekmektedir. İnsanları sivil ölümlere terk etmenin doğru olmadığını düşünüyoruz, buna şiddetle itiraz ediyoruz. Bu konu, büyük bir sosyal yaraya dönüşmüştür. Devletimiz bu sosyal yarayı çözmek zorundadır adaletin gereği olarak. Bizim için "adalet" kavramı dünyanın en değerli kavramıdır ve bu devletin de temelidir. Eğer biz bu devleti ayakta tutacaksak ancak "adalet" kavramıyla tutabiliriz. Evet, bu sorun adaletin gereği olarak çözülmelidir; devletimizin gelecekte daha büyük bir sorunla mücadele etmemesi için, uğraşmaması için çözülmelidir; bu insanların çocuklarının devletimize düşman olmaması için çözülmelidir. Evet, bunu bu kürsüden 15 Temmuzda çok net mücadele veren bir insan olarak paylaşmak istedim. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.