GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:67
Tarih:01.03.2024

SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA ŞERAFETTİN KILIÇ (Antalya) -Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda hayat tarzının farklılaşmasıyla birlikte daha çok tüketildiği bilinen hazır ve paketli gıdalarda sağlığa olumsuz etkileri bulunan pek çok gıda maddesi yer almaktadır. Ürünlerin raf ömrünü uzatmak, tatlandırmak, renklerini canlı göstermek gibi nedenlerle kullanılan bu katkı maddeleri, başta obezite olmak üzere yüksek tansiyon, şeker, alzaymır, pankreas kanseri, Parkinson, sara, hiperaktivite gibi pek çok hastalığa yol açmaktadır. Ayrıca, kolesterol seviyesini yükseltip kalp hastalıklarına, bebek henüz anne karnındayken bebeğe zarar verip düşük doğum ağırlığına sebep olmakta, beyin hücrelerini ve bağışıklığı da olumsuz etkilediği bilinmekte ve yapılan çalışmalarda bu sonuçlar açıkça görülmektedir.

Hayatımıza giren hazır ve paketli gıdaların sağlığımızı nasıl tehdit ettiği artık apaçık ortada ancak bu konuda iktidarın sessizliği, bir orkestranın en önemli enstrümanını unutması kadar çarpıcı. Âdeta "Sağlık önemli ama şimdi değil." dercesine katkı maddeleri konusunda bir türlü etkili bir politika üretilmiyor. Çilekli sütteki çilek oranı halkın iktidara olan güveni kadar az. Peynirli krakerdeki peynir miktarı ise iktidarın sorunları çözme kapasitesiyle yarışıyor. Ülkemizde gıda ürünlerinde kullanılan katkı maddeleri insan sağlığını tehdit eder düzeyde, ambalaj ve etiketlerde tüketiciye yeterli açıklama yapılmıyor. Çilekli sütte çileğin izini sürenler, peynirli krakerde peynir arayanlar hayal kırıklığına uğruyor. Meyve suyunda meyve yok, yoğurttan dondurmaya sütün esamesi okunmuyor. Bütün bunlara karşılık iktidarın cevabı sadece sessizlik. Bu hazır gıda trajedisinde iktidarın sorumsuzluğu uluslararası gıda firmalarının ülkemizdeki faaliyetlerine de yansıyor, Batı'da yasaklanmış ürünler ülkemizde nedense serbest bırakılıyor. Öyle görünüyor ki "Avrupa'da yasak ama bizde serbest." mottosu iktidarın gıda politikasının yeni sloganı olmuş durumda.

Gıda ürünlerinin geldiği bu nokta sadece bir sağlık sorunu değil aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk meselesi ve unutmayın, sağlık sadece kişisel bir değer değil toplumun en büyük zenginliğidir, bu zenginliği korumak hepimizin görevidir. Sağlıklı bir toplum sadece sağlıklı bireylerle mümkündür ve bu sağlığı korumak için iktidarın daha fazla sorumluluk alması gerektiğini unutmamalıyız. Fakat Türkiye'de yapılan çalışmalar ve etiketler incelendiğinde, kullanılan katkı maddelerinin insan sağlığını tehdit eden düzeyde olduğu, birçok gıda maddesinin ambalaj ve etiketlerinin içerdikleri katkı maddeleri konusunda tüketiciye yeterli açıklamayı yapmadığı da açıkça görülmektedir. Taklit ve tağşişle mücadele sürecinin titizlikle yürütülmesi gerekirken maalesef bu hayati konuda bile çeşitli siyasi hesaplar ve ahbap çavuş ilişkileriyle hileli ürünlere göz yumuluyor.

Son olarak gıda ve içeriklerinden en çok etkilenen kesimin çocuklar olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Çocuklarda gıda güvenliğini etkileyen etmenlerin başında okul kantinleri ve okul kantinlerinde sunulan yiyecekler gelmektedir. Okul kantinlerinde satılan yiyeceklerin sağlıklı olup olmaması, beslenme ve gelişim, konsantrasyon ve zihinsel performans, fiziksel sağlık, uzun vadeli sağlık alışkanlıkları ve toplum sağlığı gibi birçok açıdan okul çağındaki nüfusu etkilemektedir. Yetişkinlerin bile zorlandığı bu konuda okul çağındaki çocukların içerik okuyarak sağlıklı-sağlıksız olarak ayırt edebilmeleri beklenmemeli ve "Okul Gıdası" logosu olmayan sağlıksız ürünlerin okul kantinlerinde satılması acilen yasaklanmalıdır çünkü çocukların sağlığı devletin sorumluluğundadır. 2019'da karar verilen Okul Gıdası uygulaması neden 2026'ya ertelenmiştir?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Evet, Sayın Kılıç, lütfen tamamlayın.

ŞERAFETTİN KILIÇ (Devamla) - Tamamlıyorum Değerli Başkanım.

Okul Gıdası uygulaması ertelenmesine rağmen yürürlükte bulunan genelgeye neden uyulmamakta ve son derece sağlıksız içeriklere sahip olan gıdalar neden "Okul Gıdası" logosuyla satılmaktadır? Kantin denetimleri neden daha doğru bir şekilde yapılmamaktadır? Vatandaşlarımız bu kadar yüksek oranda katkı maddelerine neden maruz bırakılmaktadır? Avrupa'da satılamayacak oranda içeriklere sahip ürünler Türkiye'de neden yasaldır ve neden ikinci sınıf bir muameleye tabi tutuluyoruz?

Milletimizin sağlığı için bu hususların araştırılması için verdiğimiz grup önerimize desteklerinizi bekliyor, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)