Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
CELAL FIRAT (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekranları başında bizi izleyenlere -ki bu saatte kimse kalmamıştır- yine de bir iyi akşamlar diyelim.
Konuşmama Şahı Merdan Ali'nin bir kelamıyla, sözüyle başlamak istiyorum: "Haksızlığın önünde boyun eğerseniz, hakkınızla beraber şerefinizi, namusunuzu da kaybedersiniz." der. Bu düstur yüzyıllar boyunca haksızlık karşısında eğilmeyen halklara yol gösterici olmuştur. Erdemin, direncin, onurun, insani değerlerin, hakikatin yüceliğine mihman olmuştur. Bu coğrafyada aslan ile ceylanı dost kılmamızı öğütleyen Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve onun gibi uluların yolunu bu coğrafyanın barış pusulası hâline getirmeyi kendimize murat eylemişiz. Anadolu'da, Mezopotamya'da, Balkanlarda, Orta Doğu'da binlerce yıldır baskıya, zulme, katliamlara uğramamıza rağmen 72 millete aynı nazarla bakan, dünyanın hümanist bir rengi olarak, binlerce yıldır bu coğrafyalarda "Barış ve sevgi bizim dinimiz." diyerek yaşamımızı sürdürmeye çalışmaktayız. Biz Alevilerin bir atasözü var: Yükümüzü bir katır taşır, kültürümüzü kırk katır taşıyamaz. İşte bu inancın ana ögesi barıştır. Değerli milletvekilleri, bu kültür hümanizmdir, kadın-erkek eşitliğidir, doğaya hürmettir, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmamaktır. Bilimi mürşit edinme, barışı inanç eylemedir. Biz diyoruz ki bu topraklarda analar evlatlarına ağıt yakmasın. Bu yayladan karşı yaylaya ağıtlar değil barış türküleri, barış kelamları söylensin. Bu coğrafyamız için "barış" demek Anadolu, Mezopotamya mozaiğini, dillerini, inançlarını kucaklayan bir ulu sözcüktür. Barış, ötekisi olmayan ulu bir bahçeyi anlatır. Hiçbir çiçeğin diğerini üstün görmediği, ayrı rengi, ayrı kokusu olan kültürler, çokluklar bahçesidir; tıpkı coğrafyamız gibi. Çok kültürlü olan barış bahçemizin birçok bölgede, savaşların sürdüğü dünyada, kadınlara yönelik şiddetin, baskının bitmediği coğrafyalara sunulan zeytin dalı olması da muradımızdır. Diken, battığı yerden çıkarılır. Bu coğrafyayı barış bahçesi yapmak da bizim muradımız olmalıdır. Kendi coğrafyamızda barış bahçemiz tarumar ise başka coğrafyalarda barış elçisi olma çabamız da nafiledir. Bizim yolumuzda ne öldürmeyi ne ölmeyi kutsamak yoktur. Ne diyor Pir Edebali? "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." Bugün özellikle iktidar yanlılarının dilinden düşürmediği, yüzyıllardan süzülüp gelen bu deyiş de aslında "önce insan" demektedir. Yani insanı yaşamadıktan sonra devlet olmuş olmamış, ne fark eder?
Bakınız, hapishanelerde hak ihlalleri inanılmaz boyuta varmıştır. İnsan Hakları Derneğinin Ocak 2024'te yayımlanan raporunda cezaevleriyle ilgili 3.244 ihlal başvurusunun sadece 229'una cevap verilmiştir. Üç aylık rapor döneminde toplam 6 ölüm vakası tespit edilmiş durumdadır. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği, cezaevlerinden gelen şikâyetlerle ilgili 2022 yılından bu yana insan hakları kurumlarına yapılan başvuruların arttığına da vurgu yapmaktadır. CİSST'in, sadece Marmara Bölgesi'nde bulunan 22 hapishanede yaşanan hak ihlalleri raporunun özeti: Örgütlü bir kötülüğün, düşmanlığın hüküm sürdüğü hapishanelerde mahpuslar âdeta yalnızlığa, ölüme terk edilmek istenmektedir. Kolaylıkla çözülebilecek sorunlar dahi çözümsüzlüğe sürüklenmektedir, basit sorunlar dahi yaşamsal sonuçlar doğurmaktadır, mahpuslar için hayatı çekilmez hâle getirmektedir. Nitekim, bu rapor dönemi boyunca da yaşam hakkına yönelik saldırılar, sağlık, tedaviye erişim sorunları, işkence, kötü muamele, onur kırıcı muamele, adalete erişim, iletişim yasakları, ağır tecrit uygulaması, infazda ayrımcılık, infaz yakma ve şartlı tahliye hakkına yönelik olumsuz uygulamalar ve ortaya çıkan hak ihlallerine karşı mahpusların başvurularında da dikkat çektikleri itirazları ve mücadeleleri devam etmiştir.
Sağlık sisteminin genel sorunlarına ek olarak, engellemeler ve yetersizliklerin yaşandığı öngörülmüştür. Hapishanelerde sağlığa erişim ve tedavi olanakları neredeyse durma noktasına gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fırat, lütfen tamamlayın.
CELAL FIRAT (Devamla) - Ne yazık ki mahpuslar tedavisi mümkün hastalıklar nedeniyle yaşamlarını yitirmektedirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hapishanelerdeki ağır hak ihlalleri, tecrit, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair ağır infaz koşullarının bütün mahpuslara yaygınlaştırıldığı görülmektedir. Bu nedenle bir defa daha hatırlatıyoruz: Ağır hasta mahpuslar başta olmak üzere, risk grubundaki tüm mahpusların sağlık, yaşam haklarını korumak için gerekli önlemler acilen alınmalı, serbest bırakılacak tedaviyle yaşam haklarının korunmasında acil adımlar atılmalıdır.
Şahı Merdan Ali'ye sorarlar: "Bir devletin dini ne olmalıdır?" Der ki: "Bir devletin dini adalet olmalıdır." "Barış, başı dumanlı dağda kalmışsa kar altında, karın erimesini beklemek nafile, kimi dağda hiç kalkmaz ki kar." der Sevgili Necati Şahin. Biz de diyoruz ki: Bu yargı paketinin içinde adaletin kokusunu hissetmek mümkün değildir.
Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)