Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 66 |
Tarih: | 29.02.2024 |
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Bugün, Genel Kurulu ve bizleri izleyen değerli halklarımızı saygıyla selamlayarak başlıyorum.
Evet, aslında yaklaşık iki haftadır, geçen haftadan bu yana önce Komisyonda konuştuk, anlattık ama anlatamadık, bugün Genel Kurulda bu maddeyi konuşuyoruz. Konuştuğumuz konu hangi madde? Hani, şu güvenlik güçlerine moral olsun diye düzenlenmiş olan madde, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinin (6)'ncı fıkrası; hani, şu Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği ve açıkça birkaç kriter önümüze koyarak "Yeniden düzenleyin." dediği maddeden söz ediyoruz. Ama tabii, sizler iktidarın size vermiş olduğu sarhoşlukla bu düzenlemeyi getiren kanun teklifi sahipleri olarak bir hukuk metni düzenlemediniz. Siz ancak bir despotluğun metnini düzenlediniz ve bizlere, halka bu despotluğu tekrar dayatıyorsunuz. Biz her zaman söyledik, söylemeye devam edeceğiz: Sizler hukuk düzenini altüst ettiniz, sizler bu ülkede bütün denge kontrol mekanizmasını paramparça ettiniz. Bizler sizin bu hilkat garibesi olan şu kanun teklifinizin 10'uncu maddesini ve bu maddenin ortaya çıkardığı sonuçları teşhir edeceğiz, halka anlatacağız. Bizler bunu size elbette anlatmayacağız çünkü sizlerin dinlemediğinizi, anlamayacağınızı çok iyi biliyoruz. Bu yüzden de biz, halkımıza karşı olan sorumluluğumuz gereği bu maddenin ne getirdiğini, bu toplumu nasıl terörize etmek istediğini halkımıza anlatacağız çünkü bizim halkımıza karşı ahlaki bir sorumluluğumuz var. Siz işinize geldiğinde "Anayasa var." diyorsunuz, işinize gelmediği vakitte ise Anayasa'yı tanımıyorsunuz. Oysa Anayasa'nın 38'inci maddesi çok açık, Anayasa'nın 38'inci maddesi der ki: "Suçu ve cezayı kanuni bir tanıma oturtmadıkça hiç kimseyi cezalandıramazsınız." Hukuk tekniğinde buna "suçta ve cezada kanunilik ilkesi" diyorlar. Peki, Anayasa'nın bu maddesinin sizler tarafından esnetilmesi ya da bu yönde bir takdir yetkisi kullanılması yönünde size verilmiş bir hak var mı? Yok. Ama tabii, siz bu hakkı kendinizde görüyor ve bu hak doğrultusunda da hem toplumun, vatandaşın hakkını gasbediyorsunuz hem de Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği bir düzenlemeyi yeniden karşımıza koyuyorsunuz. Peki, Anayasa Mahkemesi bunu iptal ederken "Yasak eylemler nedir?" diye açıkça bir ibare de koyuyor. Dinlemiyorsunuz ama sizlere açıkça söyleyeyim: Bari şu açıkça önümüze koyduğunuz bu düzenlemede, bu hilkat garibesinde yasak eylemler nedir bizim önümüze koyun. Hani bu kanun maddesini, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesindeki bu dayatmayı Kürtler için yapıyorsunuz ya, yasak olan maddelerin de ne olduğunu önümüze koyun ki bizler de yasak olana karşı en azından suç işleme özgürlüğümüzü yerine getirelim. Biliyorsunuz, biz Kürtler yasağı severiz, yasağı çiğnemeyi severiz ama en azından yasak olan nedir, bir söyleyin, bilelim; onu bile yapmıyorsunuz. O kadar ki Anayasa Mahkemesi bugünleri görmüş, kararında açıkça söylüyor, diyor ki: "Bu kanuni düzenleme yapılırken kanunu yazan kişilerin de kanunu kaleme alacak olan kişilerin de bir yükümlülüğü var." Ama siz bu yükümlülüğü daha yerine getirmiyorsunuz. Anayasa Mahkemesinin kararı zerre okunmamış, Anayasa Mahkemesinin kararına dair en ufak bir düzenleme yapılmamış, tek bir cümle değişikliğiyle karşımıza bir metin koyuyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Biz bu maddeyi geçireceğiz, size rağmen geçireceğiz, sizi esas almayacağız, Anayasa Mahkemesini esas almayacağız, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını esas almayacağız." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu yönde vermiş olduğu iki karar var; birincisi, Işıkırık/Türkiye kararı; ikincisi, Zülküf Murat Kahraman/Türkiye kararı. Bu kararlar da tıpkı Anayasa Mahkemesinin söylediğini söylüyor, yapılacak düzenlemenin de belirli, somut ve ölçülü olması gerektiğini söylüyor ama maalesef siz bunları yapmıyorsunuz çünkü sizin kanunlardan yönetmeliklere, kararnamelerden genelgelere kadar mevzuat yaratma konusunda dayandığınız saikler ya yandaşlarınıza ve kendinize daha fazla servet edinmek ya özgürlük ve demokrasi talebini bastırmak ya da toplumdan intikam almak içindir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uçar, lütfen tamamlayın.
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - İşte, bu maddeyle siz bir kez daha demokrasi talebini bastırmanın peşine düşmüşsünüz. Hukuksuz bir şekilde yıllardır tutsak aldığınız mahpusların tahliye olma umuduna darbe indiriyorsunuz. Müesses nizamınıza tam itaatle boyun eğmediği için Anayasa Mahkemesinden dirhem dirhem intikam alıyorsunuz. Yaptığınız şey sadece ve sadece budur.
Evet, sizler hukuku katlediyorsunuz, şimdi üzerinde tepiniyor ve son kalıntılarını da yok etmek için büyük bir çaba ortaya koyuyorsunuz. Ancak unutmayın sayın vekiller, hukuksuzluk girdabı bumerang gibidir, döner dolaşır size de bulaşır, sizi de hedefe alır. Bugün bitirmeye ant içtiğiniz hukuk yarın size de lazım olur ve o gün geldiğinde emin olun hukuku ancak mumla ararsınız. O günü görmek istemiyorsanız buyurun bu Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarına ve sözleşmeye açıkça aykırı olan bu maddeyi geri çekin. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)