| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 66 |
| Tarih: | 29.02.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, iktidar partisindeki bu kadar arkadaşımızı burada bulmuşken yargı organının uygulamadaki sorunlarını buradan paylaşmak isterim. Dün de aslında burada başlıklarla masaya yatırdık ama biraz daha detaylara girmek isterim. Türkiye'de yargı organının önemli sorunları var maalesef; liyakat sorunu, uzayan davalarla tıkanan yargı sistemi, yargı üzerindeki şaibeler, çoklu baro uygulaması gibi, hukuk fakültelerinin çoğalması gibi önemli sorunlarımız var.
Liyakat sorunuyla başlayalım; ben bu konuya uzun süredir farklı alanlarda da değinmeye çalışıyorum ama en önemli alanlardan biri de yargı alanıdır. Liyakat sorunu yargı camiasının en önemli sorunlarından biridir. Haksız mülakat sistemi maalesef yargı organını tıkayan uygulamalardan biridir. Sınavlarda yüksek puan alan ancak torpil bulamayan gariban vatandaşın oğlu, kızı sınavlarda eleniyor ama sınavdan düşük puan alan, Ankara'da dayısı olan, torpili olan vatandaşın çocukları maalesef haksız bir şekilde sınavları kazanabiliyorlar. İşte biz bu haksız düzene itiraz ediyoruz değerli milletvekilleri. Malum, hâkim-savcılık sınavında 70 puan sınırı vardı ama bu sınır kaldırıldı. Allah aşkına, vicdanınıza soruyorum, özellikle hukukçu arkadaşlarımın vicdanına soruyorum, 55 puanla bu ülkede hâkim-savcı olunmasını gerçekten kabul edebiliyorsanız hiçbir şey demiyorum. Bu ülkede siz 55 puanla hâkim-savcı yaparsanız bu sistemi tıkarsınız değerli milletvekilleri; işte biz bu sisteme itiraz ediyoruz. Bizim teklifimiz: Bakın, bu mülakat sistemi kaldırılmalıdır; objektif kriterlere dayalı, liyakatin esas alındığı bir sistem getirilmelidir, bunu özellikle paylaşıyorum ve mülakat sözünüzü de bir kere daha hatırlatıyorum. Ya, Allah aşkına, bir kere şu kürsüden AK PARTİ'li bir babayiğit çıksın da "Sayın Cumhurbaşkanının seçim döneminde verdiği sözü yere düşürmüyoruz; evet, biz bu sözü tutacağız." desin, biz de oradan sizi alkışlayalım. Evet, ben ne zaman gür bir sesle konuşsam burada bir sessizlik oluyor arkadaşlar.
Yargılamaların uzaması, yargı sisteminin önemli bir sorunu. Geciken adalet, adalet değildir arkadaşlar.
Sayın Bakan Yardımcım, davalar bitmiyor. İstinaf kurumu getirildi yargı sistemini hızlandırmak için. Allah aşkına, basit bir iş davası iki yıl sürüyor, istinafa gidiyor; iki yıl, üç yıl da orada sürüyor. Ya, buna bir çözüm bulmak zorundayız artık. Bakın, basit bir iş davası bile dört beş yılda bitmiyorsa burada büyük bir sorun var demektir. Burada, liyakatsiz hâkimlerin de yargılamaların uzamasına sebep olması ayrı bir sorun olarak önümüzde duruyor. Uzmanlık gerektirmeyen, sadece hukuki değerlendirme gerektiren konularda bile dosyalar bilirkişiye gönderiliyor arkadaşlar. Bu da liyakatsiz hâkimlerin yargı organına yüklediği sorunlardan biri.
Yargı üzerindeki şaibeler önemli bir sorun. Yargı üzerindeki şaibeleri elbette biz burada konuşmaktan hoşnut değiliz ancak Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının HSK'ye gönderdiği mektup maalesef yargı organının içler acısı hâlini ortaya koymaktadır. Yargı düzeninin rüşvetle anılması milletimizin adalete olan inancını zayıflatmaktadır. Bu konunun amasız fakatsız bir şekilde çözülmesi gerekmektedir. Ben Sayın Adalet Komisyonu Başkanımdan, Sayın Adalet Bakan Yardımcımdan, AK PARTİ'li Grup Başkan Vekili arkadaşlarımızdan bu Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği ihbar mektubunun akıbetinin ne olduğuyla ilgili Meclisi bilgilendirmelerini özellikle rica ediyorum.
Evet, hukuk fakülteleri sorunu maalesef önemli bir sorun. Hukuk fakültelerinin çoğalması, bunun sonucu olarak fakültelerde verilen yetersiz eğitim, avukat sayısının çoğalması ve yetkin olmayan hukukçuların ortaya çıkması maalesef camianın önemli bir sorunu. Burada tedbir olarak yeterli eğitim vermeyen hukuk fakülteleri kapatılmalıdır, hukuk fakültesine giriş barajı sınırlandırılmalıdır, açık olan fakültelerdeki öğrenci sayısı azaltılmalıdır. Bunun yanında, hukuk fakültelerinde teori eğitiminin yanında pratik eğitimine de gereken önem verilmelidir; en basit hâliyle, bir hukuk fakültesi mezunu okulu bitirdiğinde bir dava dilekçesini yazabilmelidir.
Evet, çoklu baro uygulaması son olarak değineceğim konu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Şahin, lütfen tamamlayın.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Türk yargısı hüküm, iddia ve savunma olmak üzere üçlü sacayağından oluşmaktadır. Nasıl ki hüküm, iddia gibi sacayakları bölünemiyorsa, savunma ayağı da bölünemez, bölünmemeli değerli milletvekilleri. Bu anlamda, çoklu baro uygulamasını yanlış buluyoruz, bu konuda iktidarın "ben yaptım oldu" anlayışına da açıkça itiraz ediyoruz. Eğer iktidar, avukatlarla ilgili bir adım atacaksa avukatlarımızın az önce söylediğimiz sorunlarına odaklanmasını onlardan talep ediyoruz. Yapılması gereken çoklu baro değildi değerli milletvekilleri, mevcut baro seçim sistemlerinin daha demokratik, daha katılımcı hâle getirilmesi, seçimlerde blok liste yerine nispi temsile dayalı seçimlerin yapılması sağlanmalıydı. İktidar daha demokratik bir tercih belirleme yerine maalesef bölmeyi tercih etti. Bizim görüşümüz çok açık, çoklu baro değil, çoğulcu baro diyoruz.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)