GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:29.02.2024

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu toplum Adalet ve Kalkınma Partisine bu cumhuriyette hiçbir siyasal partiye nasip olmayacak bir biçimde yaklaşık yirmi iki yıldır iktidarı nasip etti -daha uzun olmasın tabii, bizim temennimiz daha uzun olmaması yönünde- şimdi, bu hem bir avantaj hem de bir dezavantaj. Dezavantajı şu: Yani şu anda değiştirdiğiniz yasaları sizler yaptınız ve Anayasa Mahkemesi var ve sonuçta bu Parlamentonun yaptığı yasaları denetliyor. Sizin bir savunma mekanizmanız yok. Şöyle bir savunma mekanizmanız yok: "O zaman biz iktidarda değildik." E, siz iktidardaydınız 2004'te Ceza Yasası yapıldığı zaman; 2010'da bireysel başvuru kabul edildiği zaman; 2011'de Anayasa Mahkemesinin kuruluşuyla ilgili kanun kabul edildiği zaman siz iktidardaydınız. Dolayısıyla beraber burada yapılan değişiklikler sonrasında Anayasa Mahkemesinin iptal kararları var ve o iptal kararı üzerine bu yargı paketi görüşülüyor. Siz ne yapıyorsunuz peki? Anayasa Mahkemesi sanki şu kararları vermemiş gibi aynı düzenlemeyi bir daha önümüze getiriyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu doğru değil. Dün ifade ettim, şimdi bir daha ifade ediyorum. Bakın, 220'nci madde üzerinde yani "Örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt üyesi gibi cezalandırılır." maddesiyle ilgili olarak özellikle konuşuyorum, bir kez daha söylüyorum. 2004'teki, 2005'teki atmosferi bilelim, kanunları zamanın ruhuna göre okuyalım. 2004'te, 2005'te ateşkes bitti, yeniden çatışma ve silahlı ortam başladı ve onun üzerine bir yasaya ihtiyaç duyuldu, Kürtleri potansiyel terörist gören bir maddeye ihtiyaç duyuldu. O zamana kadar Ceza Yasası'nda olmayan bu hüküm Ceza Yasası'na alındı, o zaman da itiraz ettik, şimdi de itiraz ediyoruz. Yanlış yaptınız, yanlış yapmaya devam ediyorsunuz ama bakın, bu döngü yirmi yıl devam etti değerli arkadaşlar, yirmi yıl. Yargıtay karar verdi, onaylandı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitti; Anayasa Mahkemesi kuruldu, Anayasa Mahkemesine başvurular yapıldı ve sonuçta tam yirmi yıl sürdü. Şimdi, aynı süreçleri yurttaşlarımıza bir kez daha, yirmi yıl daha yaşatacak bir döngüyü yeniden başlatıyorsunuz. Buna isyan ediyoruz, buna; bunu anlayın değerli arkadaşlar ya. Aynı maddeyi yazmışsınız. Bakın, Anayasa Mahkemesi ne söylüyor değerli arkadaşlar? Aynen okuyorum: "Kuralda yer alan 'örgüt adına' kavramının belirsizliğinden kaynaklı geniş yorumu nedeniyle..." Şimdi, siz ne yazmışsınız? Okuyorum yine aynı maddeyi: "Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen..." Aynısını yazmışsınız ya, aynı; aynı cümleyi almışsınız, buraya koymuşsunuz. Anayasa Mahkemesi "suç" yerine "tanımlanmamış" demiyor, "Suç var ama bu belirgin değil. Bunu düzenleyin, sınırlayın, yeniden yazın." diyor ama aynısını yazmışsınız.

Bakın, değerli arkadaşlar, bu imkân vardı. Bu maddedeki düzenlemeyi üç nedenle sınırlayabilirdik, üç nedenle. Mesela diyebilirdik ki: "Örgüt adına sadece ve sadece cana ve mala şiddetle işlenen suçlar bu kapsamdadır." Böylece düşünce, ifade özgürlüğünü dışında bırakırdık ama buna yanaşmadınız, yapmadınız. Şimdi, bu maddede ne diyor? "İndirilebilir." diyor. Ya, bu yargıçlara güvenmeyelim. Bakın, bu yargıçların şu andaki yargı ortamında hepimiz önlerine gidersek vallahi gözümüzün yaşına bakmazlar, en ağır cezayı verirler. Yine aynı takdir yetkisini vermişsiniz. Niye "İndirilebilir." diyorsunuz? "İndirilir." diyelim, bir cümle değişiklik yapalım. Bakın, bir cümle değişikliği, bir kelime değişikliği bile çok şeyi yapar. Peki, hem örgüt üyesi değil diyoruz hem de örgüt üyelerinin tabi olduğu infaz rejimine tabi tutuyoruz. Örgüt üyesi değil diyoruz, örgüt üyeleriyle aynı infaz rejimine tabi tutuyoruz. Ya, bir cümle yazsak buraya birçok şey değişecek, birçok mağduriyet ortadan kalkacak ama hiçbirine yanaşmadınız. Bakın, bu doğru değil; müzakere etmiyorsunuz, konuşmuyorsunuz ve gerçekten doğru uzmanlardan görüş almıyorsunuz. Evet, ben biliyorum, bir kelimesi değişse yargılamalar yapılacak. Bugüne kadarki binlerce insanın, on binlerce insanın, Anayasa'ya aykırı, yasalara aykırı, uluslararası bütün normlara aykırı bu maddeden kaynaklı mağduriyetleri kısmen de olsa giderilecek ama öyle bir şey sizin dünyanızda yok. Neden yok? Siyasal tercihiniz artık demokrasi değil, hukuk devleti değil, bu Parlamento hem var hem yok. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine yani sizin getirdiğiniz mekanizmalara bile siz karşısınız. Neden? Ezkaza doğru kararlar veriyor, yanlış verdiği birçok karar da var ama o doğru kararların gereğini bile yapmaktan uzak duruyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, daha görüşmeler var, düzeltebiliriz, bu Parlamentodan -ben Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğuna sesleniyorum- vicdanınıza sesleniyorum, gerçekten, bakın, burada insanları bir kez daha bir yargı ortamı olmadan mahkûm ediyorsunuz, mahkûm. Anayasa Mahkemesi demiş ki: "Böyle mahkûm edemezsiniz." Ama aynı yasayı çıkartarak, bu kez sizler el kaldırarak insanları bir kez daha mahkûm ediyorsunuz. Yazıktır gerçekten, buna cevaz vermeyin. Bu, vicdan meselesidir, vicdan meselesi. Aynı maddeyi buraya yazmayın, bundan mağdur olan çevremizde onlarca, yüzlerce insan var; gidelim Diyarbakır'a, Van'a, Hakkâri'ye veya 15 Temmuzdan sonra Türkiye'nin her yerine; binlerce masum insan bu madde nedeniyle gerçek anlamıyla suçla alakasının olmamasına rağmen ceza aldı.

O nedenle, bakın, kaldıracağınız her el bir mahkûmiyet kararını onaylamaktır aynı zamanda, buna izin vermeyin diyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)