Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 659 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 28.02.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ZÜLKÜF UÇAR (Van) - "Edepsizlik" diye konuşmadan dinleyin, cevap vermeyin oradan, dinleyin.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sensin edepsiz!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Sen bana diyorsun! Diyemezsin, sözünü...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Saygısız!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar...
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - AKP vekili, dinleyin, cevap vermeyin oradan. "Edepsiz" demeyin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Kendisi diyor, kendisi.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri...
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Cevap vermeyin. "Edepsiz" diyemezsiniz, cevap vermeyin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Kendi vekilin diyor, bana diyor, tutanaklar orada!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Dinleyeceksiniz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Terbiyesizlik yapmayın, terbiyesizlik yapmayın!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Sayın Grup Başkanımız çok net söyledi; siz figüransınız, figüran. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Yapıyor!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Başka bir işe yaramıyorsunuz, tek yaptığınız bu, figüransınız siz, tek yaptığınız bu. (AK PARTİ sıralarından "Figüran sizsiniz!" sesleri) Çok açık bir şekilde MHP milletvekili burada söyledi.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Figüran sizsiniz, siz! Bura da tiyatro değil, Meclis!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Bu yasa Milliyetçi Hareket Partisinin yasasıdır. Siz bu yasanın içeriğini bilmeden, içinde ne olduğuna dair zerre bilgi sahibi olmadan gelip burada sadece el kaldır, indir yapıyorsunuz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Burası tiyatro değil, Meclis, bunu bilin!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Bizim gruba cevap vermeyin, "edepsiz" demeyin, en fazla haddiyle size cevap veririm.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Senin Grup Başkan Vekilin diyor, senin Grup Başkan Vekilin, duymadın mı onu?
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Cevap vermeyin, "edepsiz" demeyin; cevap vermeyin!
BAŞKAN - Evet...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sen söyledin ya, bir de yalan söylüyorsun ya!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Duymadın mı, sözcülüğünü yaptığın kişinin ne dediğini bir iyi dinle.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tutanakları isteyelim. Saygısız, hem söylüyor hem de yalan söylüyor!
BAŞKAN - Evet, değerli milletvekilleri...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Başkanım, bir şey söyleyin.
BAŞKAN - Sayın Kılıç Koçyiğit...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tutanaklar orada, ilk önce sen dedin.
BAŞKAN - Sayın Çilez... Sayın Çilez...
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Hâlâ cevap veriyorsunuz ya, hâlâ cevap veriyorsunuz ya!
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tutanakları istiyoruz, böyle olmaz!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, bakın, Meclis çalışamıyor, lütfen karşılıklı konuşmayalım, hatibi dinleyelim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tutanakları isteyin, bakın, tutanaklara bakın.
BAŞKAN - Sayın Çilez, lütfen ama, lütfen!
Evet, lütfen hatibi dinleyelim.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ne "lütfen" hakaret ediyor, ne "lütfen"?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, hakaret ediyor ya, hakaret ediyor oradan!
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tutanakları isteyin Başkanım.
BAŞKAN - Bakın, ben uyarıyorum, siz de yapıyorsunuz, orası da yapıyor, ben ne yapacağım burada?
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Hakaret ediyor Başkan!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Hakaret ediyor Sayın Başkan ya, hakaret ediyor!
BAŞKAN - Biz konuşuyoruz, herkesi uyarıyoruz, kimse dinlemiyor, ne yapacağız yani imdat diye bağırayım mı buradan?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Biz buraya hakaret dinlemeye gelmedik.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Hakaret ediyor diyorum, ne dinlemesinden bahsediyorsunuz?
BAŞKAN - Ama lütfen değerli arkadaşlar, hatibi saygıyla dinleyelim. Demin de konuştuk, fikirlerimizi konuşacağız, eleştirilerimizi yapacağız...
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Tahammülleri yok ki!
BAŞKAN - ...saygın bir dil kullanacağız. Birbirimizi lütfen saygıyla dinleyelim, lütfen hatibi dinleyelim.
SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ha, oraya söyle onu, bize niye söylüyorsun?
BAŞKAN - Sayın Uçar, lütfen buyurun...
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Sayın Başkan, süreyle ilgili...
BAŞKAN - Evet, yeniden başlatıyorum.
Buyurun.
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Sayın Genel Kurul, değerli halklarımız; söz aldım, torba yasanın birinci bölümü üzerine konuşmamı yapacaktım, konuşmama başlamadan önce saygılarımı hem halklarımıza hem de burada bulunan Genel Kurula hitaben iletecektim ama şu saat itibarıyla saygılarımı sadece halklarımız için ve burada bize düşmanca bir tavır göstermeyen milletvekilleri içindir. Biz, burada, halkın seçmiş olduğu, halkın iradesiyle burada olan milletvekilleriyiz. Ne siz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizleri tehdit edebilirsiniz ne siz bize "edepsiz" diyebilirsiniz. Bunu çok açık bir şekilde söylüyoruz; DEM PARTİ halkın iradesidir, halkın iradesini ne tehdit edebilirsiniz ne de biz buna müsaade ederiz.
Burada, birinci bölüm üzerine söz alırken konuşma metnime bağlı gidecektim ama hem yerimden soru-cevap kısmında sorduğum soruya aldığım cevaptan hem de Komisyon Başkanının son cümlesinden bu yasanın burada neden tartışıldığını çok açık bir şekilde gördük. Sayın Komisyon Başkanına, daha doğrusu Komisyona "Komisyon bu metni kaleme alırken, Komisyona bu metin gelmeden önce, bu metni kaleme alanların hukukçu olmaması bir hicap uyandırıyor mu?" diye sordum ve bu bir saygısızlık olarak addedildi. Ama en sonunda ne dendi? Sayın Grup Başkanımız çok açıkça söyledi. Neymiş? Güvenlik güçlerine moral olsun diye bu yasa düzenlenmiş. Biz de şunu söylüyorduk zaten: Biz, şu iddiayı ileri sürerken çok açık biliyorduk, bu metin hiçbir hukukçu tarafından kaleme alınmaz, alınamaz. Hiçbir hukukçu, bir metni bu şekilde düzenleyemez, Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını görmezden gelip, kararlarını esas almadan böyle bir karar, böyle bir düzenleme hazırlayamaz. Bu metin hukukçu olmayanlar tarafından düzenlenmiştir; bunu söylüyorduk. Nitekim Milliyetçi Hareket Partisi adına konuşma yapan Sayın Yıldız ne dedi? "Biz..." dedi, tehdit etti ve şunu söyledi; Can Atalay'la ilgili kararı da hatırlatarak, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin gerekçesinden de alıntı yaparak bir açıklama yaptı. Biz o zaman da söyledik. Milliyetçi Hareket Partisi o açıklamayı yaptığında henüz Yargıtay 3. Ceza Dairesi o kararı açıklamamıştı ve kararını açıkladıktan sonra çok net bir şekilde gördük ki Milliyetçi Hareket Partisinin görüşleriyle bire bir aynı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi Milliyetçi Hareket Partisinin söylemlerini almış, kendisine gerekçe yapmış, sonra Can Atalay kararına, Anayasa Mahkemesi kararına karşı bir gerekçe oluşturmuş. Nitekim, bu 3. Ceza Dairesi eliyle yargı darbesi yapılmıştır. Bu Meclis de bu yargı darbesine aynen uymuş ve bu yargı darbesiyle birlikte -kusura bakmayın ama- Türkiye'de hukuku tamamen lağvetmiş, ortadan kaldırmış ve anayasal bir darbe, anayasal bir suç işlemiştir.
Değerli milletvekilleri, biz bunları söylerken hep şunu söylüyoruz: Artık, Hükûmet, oligarşinin sorgulanamaz ideolojisini yarattı ve artık bizlerin de buna inanmasını ve bunu asla sorgulamamamızı istiyor. Tek anlayışları, tek yönetim anlayışları bu. Dertleri elbette bu değil, istiyorlar ki iktidar sorgulanmasın; toplum sorgulamasın, halk sorgulamasın, muhalefet sorgulamasın. İlk günden beri biz şunu söylüyoruz: Ya, halka neyi tartıştığımızı, bu düzenlemeyle neyi getirdiğimizi izah edelim, anlatalım diyoruz ama buna dair en ufak bir düzenleme getirilmiyor. Buradan çok değerli halklarımıza söylüyoruz: Beklentiniz aftır ama bilin ki bu iktidarın af getirme gibi bir amacı yoktur; beklentiniz cezaevlerinde mahpuslara, tutsaklara yönelik bir infaz düzenlemesiyse o da olmayacaktır, onu da bilin. Burada yapılan şey sadece ve sadece daha fazla insanı, daha fazla muhalefeti terörize etmektir. Nitekim, 220/6'yla ilgili getirilen düzenleme tam da bu amaçla yapıldı çünkü 220/6 maddesi topluma şunu söylüyordu: "Örgüt üyesi olmasanız bile ben sizi yargılarım, yargı makamlarınca yargılarım ve örgüt adına suç işliyormuş gibi cezalandırırım; aynı şekilde, örgüte üyelikten de ceza veririm." Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Işıkırık kararında dedi ki: "Ya, siz bu hususu yargıçların geniş yetkisine bırakmışsınız, yargıçlar saçmalıyor, çıkıyor salak saçma kararlar veriyor." Kararların içeriğinde ne var? "Slogan atmışsın, örgüt üyesi değilsin ama örgüt üyesi kadar suç işlemişsin, sana ceza vereceğim." diyor; aynı şekilde, dönüyor, örgüt üyesi olmaktan da ceza veriyor. Anayasa Mahkemesi "Bu, belirli değil, öngörülebilir değil, somut değil, geniş yorumlanabilir, bunu daha somut, belirli bir hâle getir." dedi, AİHM kararını esas alarak iptal etti, dört ay süre verdi. Dört ay süresi 8 Martta dolacak diye iktidar alelacele bir yasa getirdi, Komisyonda görüştü. Komisyonda Adalet Komisyonu üyeleri olarak görüşlerimiz zerre dikkate alınmadı, nitekim o madde daha beter bir şekilde bugün buraya getirildi. Amacı çok iyi biliyoruz: Bu toplumu daha fazla terörize etmek, çok net bir şekilde biliyoruz ki daha fazla insanı cezaevine göndermek; tek amaç bu. Hasta tutsaklara dair en ufak bir düzenleme yok, toplumun beklentisi olan affa dair en ufak bir düzenleme yok. Milletvekili olarak, Komisyonun üyeleri olarak talepte bulunuyoruz "Ya, Allah aşkına Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını okuyun, okuyun da ne diyor bir bakın, ona göre düzenleme yapın. "diyoruz, ona dair de en ufak bir düzenleme yok. Olduğu gibi buradan geçecek, biliyoruz ama Anayasa Mahkemesi yine iptal edecek. İşte, sırf Anayasa Mahkemesi iptal etmesin diye buradan Anayasa Mahkemesi de tehdit edildi, tıpkı partimiz tehdit edildiği gibi. Bu kürsüden az önce Anayasa Mahkemesi de tehdit edildi, geldiğimiz nokta budur.
Evet, öbür yandan şuna da değinmek istiyorum: Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Anayasa Mahkemesi ayrı bir karar da verdi. Anayasa Mahkemesi o kararı verirken de yine birkaç hususa değindi, 4 ayrı başlık açtı ama ben önemli olan 2 başlığa değineceğim:
Birincisi müsadere kararlarıyla ilgiliydi. Anayasa Mahkemesi dedi ki: "Ya, mevcut hükmün açıklanmasının geri bırakılması düzenlemesinde müsadere kararı belirli değil, bunu belirli hâle getirin ve mülkiyet hakkını ihlal etmeden bir düzenleme yapın." Peki, Komisyona getirilen teklif metninde ne vardı? Müsadere kararı mülkiyet hakkını tamamen ihlal edecek nitelikte yeniden düzenlendi, buraya getirildi ve buradan da muhtemelen onaylanarak geçecek.
İkinci bir husus, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesi şunu söylüyordu: "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi suç işleyen, işkence ve kötü muameleye karışan, işkence ve kötü muamele suçlarının yargıda yaralamaya dönüştüğü hâllerde, bu durumlarda, buna dair, bunu önlemeye yönelik olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması yönünde de bir düzenleme yapın." Peki, yapıldı mı? Yapıldı mı? Tam tersi, hâlâ işkence ve kötü muameleye karışan kamu görevlileri bu maddeden yararlanacak. Sanmayın ki işkence ve kötü muamele suçlarının cezasının alt ve üst sınırı bu kapsama girmiyor. Yargı, mahkemeler ne yapıyor biliyor musunuz? İşkence ve kötü muameleye karışanları alıyor, orada suçun niteliğini değiştiriyor "Yaralama" diyor, başka bir şey diyor, HAGB'ye sokuyor.
Ben sözlerimi şöyle tamamlayacağım, sözüm AKP sıralarınadır, sadece AKP sıralarınadır: 2005 yılında insanlığa karşı suçlara dair bir düzenleme yaptınız. Ne dediniz? İnsanlığa karşı suçlarda artık zaman aşımı işlemeyecek. İyi bir düzenleme miydi? Evet, iyi bir düzenlemeydi, hakkını vermek lazım. Peki, geldiğimiz noktada bu madde uygulanıyor mu? Pratikte hayır. Son birkaç yıl içerisinde ne kadar katliam varsa, ne kadar işlenmiş işkence ve kötü muamele suçları varsa hepsi cezasızlıkla sonuçlandı.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne katliamı ya?
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Hepsi cezasızlıkla sonuçlandı.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sallıyorsun ya! Ne katliamı ya? Utanmıyorsun ya!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Neyimden utanacağım.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne katliamı?
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Siz mi katliam yaptınız? Siz yapılan katliamları akladınız, yapılan katliamları cezasızlıkla akladınız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Devlet terörün...
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - JİTEM dosyası kapandı, JİTEM!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Yapılan katliamları aklıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Son sözüm nedir biliyor musunuz?
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars)- Bir dinleyin, bir dinleyin!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne katliamı?
ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - JİTEM katliam yapmadı mı? JİTEM, JİTEM!
ZÜLKÜF UÇAR (Devamla) - Son sözüm şudur size: Siz AKP olarak devlet aklına teslim oldunuz. Şimdi, o devlet aklının temsiliyetini yerine getiriyorsunuz. 2005'ten şimdiye oturun, kendinize bakın; utanır mısınız, utanmaz mısınız onu da ben bilmem, sizin vicdanınız bilir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)