Konu: | 28 Şubat davasına ilişkin gündem dışı konuşması |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 65 |
Tarih: | 28.02.2024 |
TUĞBA IŞIK ERCAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Şubatla ilgili gündem dışı konuşmak için söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başındaki kıymetli halkımızı saygıyla selamlarım.
28 Şubat 1997, bir milletin hafızasına kazınmış karanlık bir tarih, âdeta karabasan gibi üzerimize çöken ve etkileri yıllarca süren bir zulmün simgesi. Bu süreç, bir toplum mühendisliği projesi olarak uygulamaya konulmuş ve milletimizin her kesiminde büyük bir travma yaratmıştır.
(Uğultular)
ASUMAN ERDOĞAN (Ankara) - Başkanım, bir susturur musunuz, duyamıyoruz.
SIRRI SAKİK (Ağrı) - Vallaha kendi grupları hatibe saygısızlık ediyor.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen susar mısınız. Lütfen, hatibi saygıyla dinleyelim, kendi aramızda konuştuğumuzda hatip anlaşılmıyor. Lütfen uğultuyu keselim.
Sayın Hatip, buyurun.
TUĞBA IŞIK ERCAN (Devamla) - 28 Şubat, Millî Güvenlik Kurulunun aldığı kararlarla başlayan ve "postmodern darbe" olarak adlandırılan bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bu müdahale askerî bir darbe şeklinde değil, askerî bürokrasinin sivil siyasete doğrudan müdahale ettiği, hükûmetin istifaya zorlandığı ve ardından da yerine sözde daha laik bir hükûmetin kurulduğu bir süreçtir. Soğuk bir şubat günü başlayan ve sonrasında yıllarca süregelen millî iradenin gölgelenmesine, masumların hedef alınmasına, umutların söndürülmesine bu salondaki pek çok kişi tanıklık etmiştir.
Yine, bu süreçte Refah-Yol Hükûmetinin iktidardan indirilmesi, birçok insanın inançları ve yaşam tarzları nedeniyle ayrımcılığa maruz kalması, özellikle eğitimden siyasete, askerîyeden sağlığa tüm camialarda binlerce insanın işlerinden olması, hapislere atılması gibi antidemokratik pek çok uygulamanın yürürlüğe girmesine şahit olduk ancak en büyük darbeyi alanlar da hayatlarının baharında inançlarından dolayı okuma hakkı ellerinden alınan kızlarımız oldu. Okulu ile inanç değerleri arasında tercihe zorlanan, başlarını açmaları için ikna odalarına alınan, başını açmadığı için üniversitelerin son sınıflarından bile atılan, lise ve üniversite kapılarına yerleştirilen kolluk kuvvetleriyle yeri geldiğinde tekme tokat kapılardan kovulan gencecik kızlarımızın yaşadığı zulmü ve travmayı unutmak ne mümkün! Zira, bu muamelelere maruz kalanların arasında bizzat şahsım ve bu sıralardaki pek çok arkadaşımız oldu yani 28 Şubat sadece sıradan bir muhtıra değildi, bir milletin iradesine ipotek koyma girişimiydi. Demokrasinin rayından çıkarılması, laikliğin gölgelenmesi ve belirli bir kesimin ötekileştirilmesi için atılmış bir adımdı. Usta bir toplum mühendisliğiyle "irticai faaliyetlerle mücadele" adı altında topluma korku salarak bir zulmün tüm toplumda dalga dalga yayılmasını sağladılar. Böylece, ülkemiz zayıflayacak ve halkımız bölünecekti.
Lakin, şükürler olsun ki hain emelleri olanlar bu emellerine erişemediler. Bugün "Her daim ve her yerde bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız." diyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve necip milletimizin üstün sağduyusuyla bu zor günler geride kaldı. AK PARTİ hükûmetlerimizin demokrasi ve insan hakları alanında gerçekleştirdiği reformlarla geçmiş yirmi iki yılda sessiz bir devrim gerçekleştirdik. Herkesin istediği eğitim kurumunda özgürce eğitimini alabilmesini, başörtülü veya başı açık ayrımı yapmaksızın hak eden herkesin öğretmen, polis, avukat veya asker olabilmesinin önünü açarak en büyük fırsat eşitliğini sağladık. İşte, bu sayede bugün karşınızda ve bu kürsüde sizlere hitap ediyorsam bunun için Sayın Cumhurbaşkanımıza ve AK PARTİ hükûmetlerine minnet borçluyum.
Evet, 28 Şubat sadece bir siyasi darbe değildi, bir milletin ruhuna ve vicdanına saplanan bir hançerdi. Kişi hak ve özgürlükleri ayaklar altına alınmış, çeşitli alanlarda yargısız hükümler verilmiş, düşünceden, kılık ve kıyafetten fişlemeler yapılmış, tanklarla topluma gözdağı verilmiş ve sonuç olarak, bin yıl süreceği iddia edilen bu süreç Türkiye'nin itibarına hem içeriden hem de dışarıdan çok zarar vermiştir. Bu, sıradan bir dava değil, bir hesaplaşmadır aynı zamanda, bir milletin vicdanının sesidir, adalet anlayışıdır. Bu dava ki demokrasimizi korumak için ne kadar mücadele etmemiz gerektiğini bize göstermiştir. 28 Şubatın karanlığını aydınlatmak ve gelecekte benzeri olayların yaşanmaması için AK PARTİ hükûmetleri olarak demokrasimize sahip çıktık ve çıkmaya devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Işık Ercan, lütfen tamamlayın.
TUĞBA IŞIK ERCAN (Devamla) - "Unutulan zulüm tekrar eder." şiarıyla 28 Şubatı asla unutmayacağız, yaşadığımız zulmü ve adaletsizliği hafızalarımızdan silmeyeceğiz, her daim daha aydınlık günler yaşayabilmek için gelecek nesillere bu karanlık günleri anlatacağız. 28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak kalmaya devam edecek.
Bu karanlık süreçten gerekli dersi çıkararak bir daha asla böyle bir zulme izin vermeyeceğimizi, demokrasimizin en büyük tecelligâhı olan yüce Meclisimizde bir kez daha hatırlatıyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)