| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
MUSTAFA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 25'inci maddeyle ilgili grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu 25'inci madde aile hekimlerini yakından ilgilendiren bir madde. Dolayısıyla ben grubumuz adına bu aile hekimlerine bakışımız ve maddeyle ilgili değerlendirmeleri dikkatlerinize arz edeceğim.
Aile hekimliği uygulaması ülkemizde 2005 yılında pilot uygulamayla başlayan, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğini artıran ve halk sağlığını iyileştirmeye odaklanan önemli bir sağlık modelidir. Bu modelin ülkemizde uygulanmaya başlandığı yıldan bu yıla kadar genel sorunlar incelendiğinde aile hekimliği birimi başına düşen kayıtlı nüfusun fazla olması, çalışma ortamlarında fiziksel yetersizliklerin bulunması, maddi problemlerin yaşanması, aile sağlığı merkezlerinde güvenlik problemlerinin ön safhaya çıkmış olması gibi birçok bazı sorunlar ortaya dökülmüş, ortaya saçılmış durumdadır.
Bu noktada yapılması gerekenler ise şunlardır: Mevcut aile hekimi sayısının artırılması, randevu sisteminin düzenlenmesi, aile sağlığı merkezlerinin fiziki şartlarının düzeltilmesi, aile hekimlerinin görev tanımları ve statülerinin belirlenmesi, mali sorumlulukların üst makamlara devredilmesi ve şiddete karşı caydırıcı yaptırımların getirilmesi gibi temel sorunların çözümüne yönelik düzenlemelerdir fakat söz konusu 25'inci maddeyle birlikte görülen şudur ki özünde ülkeye büyük hizmetler sunan aile hekimliği uygulamasının temel sorunlarını değerlendirmek ve bunlara çözüm sunmaktan öte ne yazık ki çalışanları cezalandırma ve hak arayışında bulunanları tehdit etme anlayışına dönüşmüştür.
Sunulan kanun teklifiyle aile hekimlerinin sözleşmelerinin sonlandırılması daha kolay hâle getirilmektedir. Bu durum aile hekimlerinin iş güvencesi konusunda belirsizlikler neticesinde sürekli bir işsizlik tehdidi altında oldukları izlenimini oluşturmaktadır. Aile Hekimliği Kanunu'na eklemlenmeye çalışılan maddeler aile hekimlerinin iş güvencesini zayıflatmayı hedeflemekte ve aile hekimi üzerinde ağır bir baskı ortamı oluşturmayı amaçlamaktadır. Özellikle, aile hekimlerini doğrudan etkileyen madde 25'te "Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarına bir sözleşme döneminde toplam altı ay ve üzerinde ödeme kesintisini gerektirir disiplin cezası verilmesi hâlinde aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının mevcut sözleşmeleri feshedilir." denilmektedir. Başka bir deyişle, bir aile hekimi veya aile sağlığı çalışanı işe gecikirse öncelikle maaşından kesinti yapılacak ve eğer iki yıl içerisinde 6 kez işe geç kalırsa sözleşmesi sona erdirilecektir. Ceza hukuku, ceza yargılaması, akıl, mantık bir suçtan 2 cezanın olamayacağını gerek Türkiye'deki Ceza Kanunu gerekse uluslararası sözleşmeler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri bunu kayıt altına almıştır. Tüm bu açık hukuki gerekçeler ortadayken kanun teklifi 8 Şubat 2024 tarihinde Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna sunulmuş, ne yazık ki onaylanarak Genel Kurula gönderilmiştir. Bu kanun maddesinin kabul edilmesi aile hekimliği alanında büyük kayıplara neden olabilir ve geri dönüşü olmayan hatalara yol açabilir. Dolayısıyla, bir suça birden fazla ceza öngören, aile hekimlerinin iş güvencesini ortadan kaldıran ve aile hekimliğine zarar verebilecek olan kanun teklifinin geri çekilmesini talep ediyoruz.
Sistemli iyileştirme yapılmadığı için hemşire, ebe sıkıntısı çığ gibi büyümekte, yeni açılan aile hekimliği birimleri boş kalmaktayken bu şekilde cezalandırıcı ögeler içeren bir kanun teklifini sunmak akla, mantığa, hukuka, Anayasa'ya aykırıdır.
Sağlık sisteminin geneli açısından düşünüldüğünde, düşük ücretler, şiddet başta olmak üzere çalışma koşullarındaki kötüleşme, iş yükündeki artış gibi nedenlerle sağlık çalışanlarının yurt dışına gitme eğiliminin gün geçtikçe arttığı da bilinmektedir. Tüm bu nedenler birlikte değerlendirildiğinde hekimler az gelire sahip oldukları için değil hak ettiklerini alamadıkları için, her gün Türkiye'nin dört bir yanından sağlıkta şiddet haberleri gelirken sürekli bu konuyla ilgili düzenlemeler yapılacağı ifade edilirken buna itiraz etmektedir.
Dolayısıyla değerli milletvekilleri, hekimlerin bekledikleri iyileşme ve bu iyileşme neticesinde kendi özlük haklarının tam olarak sağlanması, yerine getirilmesidir. Can güvencesi, iş güvencesi ve gelir güvencesi konularında hekimleri desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)