| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
GEORGE ASLAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 21'inci maddesi üzerinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu ve televizyonları başında bizleri izleyen halklarımızı ve üç aydır İmralı tecridine karşı açlık grevinde olan devrimci tutsakları ve birçok ilde nöbet tutan Barış Annelerini saygıyla selamlıyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
Bugün 21 Şubat Uluslararası Ana Dili Günü. Bu vesileyle tüm dillerin Ana Dili Günü'nü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz maddeyle, tıbbi uygulama kaynaklı zararların ödenmesinden sonra sigorta şirketlerinden tahsilat yapılmasına dair bir düzenleme yapılmaktadır yani sigorta şirketlerine gereksiz yere aktarılan paralar tekrar kamu bütçesine kazandırılmaktadır. İktidar arada bir de olsa kimi olumlu düzenlemeler de yapmaktadır, bu da onlardan biridir. Ancak bu yasa teklifinin geneline baktığımızda, aslında Erzincan'da yaşanan maden faciasıyla ortak bir yanı olduğunu görüyoruz, o da insan sağlığı yerine şirketlerin yararının gözetilmesi ve insan hayatının yok sayılmasıdır. Para kazanmayı her şeyin üstünde gören, işçi sağlığı ve iş güvenliğini sadece maliyet unsuru olarak değerlendiren anlayış, bu cinayetlerin müsebbibidir. AKP hükûmetleri döneminde 32 bin işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Soma, Ermenek, Şırnak, Amasra'da yaşanan işçi katliamlarından sonra, şimdi de Erzincan'da katliam yaşanmıştır. Her seferinde "fıtrat, kader, kaza" dendi. Maden katliamlarını engellemek için taşeron ve güvencesiz çalıştırma yasaklanmalı, işçi sağlığı ve iş güvenliği denetimleri işçilerin ve sendikaların da katılımıyla ciddiyetle yürütülmeli, hukuki ve cezai yaptırımlar uygulanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, maalesef ki insan hayatını direkt etkileyen sağlık alanına ve bu alanda çalışanlara gereken değer ve önem verilmemektedir. Sağlık emekçilerine dayatılan kötü çalışma koşulları ve maruz kaldıkları şiddet nedeniyle binlerce doktor ve sağlık çalışanı daha iyi çalışma koşulları ve daha iyi yaşam kalitesi umuduyla ülkeyi terk etmiştir, etmeye de devam etmektedir çünkü iktidar, sağlık alanını âdeta metalaştırmış ve ticarileştirmiştir; hastanelere ticarethane, hastalara ise müşteri gözüyle bakmaktadır. Özel sermayenin kârını ve tekelleşmesini amaçlayan iktidarın sağlık politikaları, insan yaşamını ve bir bütün olarak toplum sağlığını tehdit etmektedir. İnsanlar hastanelere gitmek için haftalar, bazen aylarca randevu sırasını beklemek zorunda kalmaktadır; sıra geldiğinde de derdini doktorlara ifade edebilecekleri fırsatı bulamıyorlar. Doktorlar birkaç dakikada muayene etmek zorunda bırakılıyor; üç beş dakikada bir doktor, bir hastayı nasıl muayene edebilir? Oysa gelişmiş ülkelerde muayene süresi en az yirmi dakikadır. İnsanların sağlığa erişimde yaşadığı sorunlar asıl muhatap olan iktidara değil, maalesef günah keçisi ilan edilen doktor ve sağlık çalışanlarına yönlendirilmektedir.
Değerli milletvekilleri, sağlık harcamalarında her geçen yıl artış yaşanmasına rağmen hasta ve hastalık sayısı giderek artmaktadır. İktidar tarafından sorun geçici yöntemlerle çözülmeye çalışılmakta, yapılan düzenlemeler hekimlerin ve sağlık emekçilerinin maruz kaldığı şiddete çözüm getirmemektedir. Anayasa'yla da güvence altına alınan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının yaşam hakkı korunmalı, sağlık emekçilerinin karşılaştığı şiddet nedeniyle yaşanan mağduriyetler giderilmeli, sağlık emekçileri için güvenli çalışma koşulları oluşturulmalı ve sağlık hizmeti aşamasında yaşanan şiddete karşı önleyici tedbirler alınmalıdır. Sağlıkla ilgili yapılacak en önemli iş, insanların hastalanmalarına sebep olan koşulların ortadan kaldırılmasıdır ama her şeyden önce sağlıktan bahsedeceksek en başta insanların hayatlarına mal olan ve tüm canlıların yaşam alanlarını zehirleyen madenler kapatılmalıdır, aksi hâlde insanların sağlık hakkından bahsedemeyiz.
Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. "..."(*) (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon kapandı)