Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 63 |
Tarih: | 21.02.2024 |
OKAN KONURALP (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören teklifin görüşmeleri kapsamında huzurlarınızdayım. Bu vesileyle, ilk olarak sağlık politikalarının da doğrudan konusu olması gereken bir hadsizlikle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın milletvekilleri, birkaç gündür, eski bir milletvekilinin Büyük Önder Atatürk'e yönelik fikir ve ifade özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün evrensel sınırlarını aşan saldırısını tartışıyoruz. Üstelik, dinimizi de istismar edecek şekilde gerçekleştirilen hadsizliğe destek verenler arasında bir Diyanet İşleri Başkanlığı memuru da bulunmakta. Bu çerçevede, Millî Mücadele'mizin eşsiz komutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'e yönelik bu ve benzeri saldırılar bir toplum sağlığı problemi olarak karşımızda duruyor çünkü ülkemizin ortak değeri olan Atatürk'e yönelik her türden saldırı, cumhuriyetimizi güçsüzleştirme, elden ayaktan düşürme hedefi taşımaktadır. Oysaki cumhuriyetimizi korumak, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek hepimizin görevi olmalıdır.
Toplum sağlığı probleminin bir diğer boyutu da Atatürk'e yönelik saldırının faillerinin kamuoyunun haklı tepkisini görünce takındıkları riyakâr tavırdır. Ardı ardına yaptıkları açıklamalarda kastettiklerinin Atatürk olmadığını söylüyorlar, akılları sıra kurnazca bir geri adımla ve sığ bir polemikle tartışmalardan sıyrılmaya çalışıyorlar. Bu hâlleriyle ikiyüzlü, sözlerinin arkasında duramayacak kadar korkak olduklarını göstermiş oldular. Mertlikleri yoktur, kendileri bilir. (CHP sıralarından alkışlar) Bizim tercihimiz ise Hazreti Ali'ye atfedilen "Açık kalpli, mert düşman içten pazarlıklı dosttan iyidir." sözüdür. Ve yaşanan tüm tartışmalardan şunu görüyoruz: Büyük Atatürk'ün mazlum milletlere örnek olmaya devam eden Millî Kurtuluş Savaşı zaferi ve zaferin ardından kurduğu cumhuriyetimiz, bu ve benzer isimlerin uykularını kaçırmaya devam ediyor, edecektir.
Sayın milletvekilleri, şunu da vurgulamak isterim ki kimi isim ve çevreler, Atatürk'e doğrudan ve dolaylı dil uzatan bu şahısların siyaseten kendilerine fayda getirdiği düşüncesinde olabilirler lakin kendilerine teslim edilen kürsülerde kendince cesaret pozları takınan lümpen, sığ bir jargonla ve akılları sıra kendisi gibi düşünmeyen herkese ayar verdiklerini zanneden bu şahısların yaptıklarından sağlanacak bir fayda yoktur. Bu ve benzer isimlerin dili toplumsal birlik ve beraberliğimizi zehirleyen bir dildir; bunların dili nefret, ötekileştirme ve hakaret dilidir; bunların dili düşmanlaştırma dilidir. Dolayısıyla fikir ve ifade özgürlüğünün, din ve vicdan özgürlüğünün sınırlarının dışına çıkan bu dile, bu üsluba, bu tarza hep birlikte "Dur!" demeliyiz; vicdan sahibi, izan sahibi kim varsa hep birlikte bu dile karşı mücadele etmeliyiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bağlamda, belli ki Diyanet İşleri Başkanı, o yılışık gülüşün sahibi şahsı özel koruması altına almış; alsın. Diyanet İşleri Başkanı şunu da unutmasın: Başkanlık dönemi Diyanetin çöküntü dönemidir, bugünler geçecektir ve tarih kendisini ağırlığınca tartacaktır.
Sayın milletvekilleri, son olarak, Türkiye'nin değerli bilim insanlarından Şükrü Hatun Hocamın satırları aracılığıyla bir başka konuya da dikkat çekmek istiyorum. Diyabetli Çocuklar Vakfının da kurucusu olan Şükrü Hocamın bir çağrısı var, şöyle diyor: "Dünyada, başta Almanya'nınki de dâhil, birçok sosyal güvenlik kurumu uzun dönemdeki komplikasyonlardan kaynaklı maliyetlerin yanında sensör maliyetinin bir hiç olduğunu dikkate alarak davranmaktadır. Gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında ülkemiz sensörler konusunda adım atmakta geç kalmıştır. Bu konuda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere yetkililerin gerekeni yapmasını ve sensörlerin ödeme kapsamına alınmasını bir kez daha talep ediyoruz."
Sayın milletvekilleri, gelin, Tip 1 diyabetli çocuklarımız için Almanya'yı kıskanalım, Almanya'nın diyabetli çocuklara sunduğu sensör hizmetini kendi çocuklarımızdan esirgemeyelim. Her beş dakikada bir kan almadan ve çocuğun haberi bile olmadan glikoz ölçümü sağlayan, kan şekerinde yükseliş ve düşüşleri alarmlar sayesinde önceden haber veren bu sensörleri çocuklarımıza ücretsiz olarak verelim.
Bu duygularla Genel Kurulu sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)