| Konu: | Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 21.02.2024 |
REŞAT KARAGÖZ (Amasya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 107 sıra sayılı Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 18'inci maddesindeki önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum.
Maddeyle 3359 sayılı Kanun'un ek 9'uncu maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Yapılan değişiklikle Sağlık Bilimleri Üniversitesi özelinde öğretim elemanlarıyla akdedilecek sözleşmenin içerisinde yer alacağı ve feshedileceği hâller tanımlanmaktadır. Birlikte kullanılan hastanelerde sözleşme akdedilerek istihdam olunan akademik personelin bu kapsamdaki disipline aykırı fiillerinin hastane koordinasyon kurulunca tespit edilmesi öngörülmektedir. Yeni yapılan düzenlemede, disiplin işlemleri, bir disiplin kurulu gibi tanımlanan ancak disiplin kurulu görev ve yetkilerine kanuni olarak haiz olmayan, 657 sayılı Kanun'da tanımlanmamış olan yeni bir kurul tarafından tesis edilecektir; bu husus, Anayasa'nın 129 ve 130'uncu maddelerine aykırıdır. Bununla birlikte söz konusu merci bir ön disiplin kurulu gibi yetkilendirilmiş ve "ikaz" adı altında yeni bir tür ceza tanımlanmıştır. Dahası, bu ceza türü hem ek ödeme ödemesi hem de sözleşmenin feshi açısından bir kriter hâline getirilmiştir.
Kadrolaşma uğruna şeytanın bile aklına gelmeyecek uygulamalarla zarar vermediğiniz tek bir kurum kalmamıştır. Eğitimi bitirdiniz, adaleti yok ettiniz, tüm kurumların içini boşalttınız. Kural, kaide tanımadan hukuku hiçe sayarak atadığınız rektörlerle üniversiteleri bilim yuvası olmaktan çıkarmak için adımlar attınız. Yetmedi, şimdi sıra öğretim elemanlarına mı geldi? Sağlık alanında çalışan bilim insanlarımızın yakasını bırakın artık.
Sağlık alanı, AKP'nin yirmi iki yıllık iktidarında "dönüşüm" adı altında hastanın müşteri, hastanenin ise şirkete dönüştüğü bir duruma geldi. İnsanların en temel haklarından biri olan sağlık hizmetlerine ücretsiz erişim hakkı giderek kısıtlanarak sağlık hizmetlerinin kamudan özele kaydırılması için özel bir çaba harcandı. Parası olanlar özel hastanelerde tedavi olurken parası olmayan vatandaşlarımız hastanelerden aylarca sıra alamayarak evlerinde can verir oldu.
Değerli milletvekilleri, sağlıkta özelleşmede gelinen son noktalardan biri de şehir hastaneleri oldu. "Şehir hastanesi" yerine "şirket hastanesi" demek bu binaların özelliğini ortaya koyma açısından daha doğru bir tanım olacaktır. Kamu-özel ortaklığı modeliyle müteahhitlere kaynak aktarmanın bir başka yolu olan şirket hastaneleri hasta garantileri verilerek açılırken kent merkezlerinde bulunan birçok hastane kapatılmıştır. Kamu hastanelerindeki aşırı yoğunluk ve buna bağlı olarak muayene sürelerinin beş dakikaya kadar düşürülmesi hekim ile hasta arasındaki ilişkiyi bozmaktadır. Doktorlarımız huzurlu çalışma ortamları yok edilerek, itibarları zayıflatılarak şiddetin hedefi hâline getirildi. Sağlık Bakanlığının verilerine göre günde en az 30, son beş yılda ise 50 bini aşkın sağlık çalışanı şiddete uğradı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Giderlerse gitsinler." dediği hekimler sağlıkta artan şiddet, ekonomik ve özlük haklarındaki gerileme nedeniyle yurt dışına göçmek için sıraya girmiş vaziyette. Son on iki yılda yurt dışı için Türk Tabipleri Birliğinden iyi hâl belgesi alan hekim sayısı tam 100 kat artmıştır.
Değerli milletvekilleri, ekonomik istikrarsızlık sonucu İlaç Fiyat Kararnamesi ile reel döviz kuru arasındaki makas açılınca yüz binlerce yurttaşımız ilaçlara erişim sorunu yaşamaktadır. İmkânı olanlar yurt dışından kendi çabalarıyla getirdiği ilaçlarla tedavilerine devam etti, imkânı olmayanlar ise maalesef ölüme terk edildi. İşte, yirmi iki yılda "Sağlıkta devrim yaptık." diyerek Türkiye'yi getirdiğiniz son nokta burası. (CHP sıralarından alkışlar) Yani sizin devrim yapmaktan kastınız, aylarca doktor sırası alamamaksa, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin günden güne artmasıysa, hazine garantileriyle yapılan şirket hastaneleri üzerinden vatandaşın parasını müteahhit çetelere aktarmaksa evet, siz sağlık alanında bir karşı devrim yaptınız ama vatandaşlarımızı doktora, doktorlarımızı ise huzurlu çalışma ortamlarına hasret bıraktınız ve vatandaşın sağlığına kasteden bir Hükûmet olarak tarihe geçtiniz, büyük hastane patronlarını zengin ederken vatandaşın cebindeki son parasını özel hastanelere, pahalı ilaçlara harcamak zorunda bıraktınız.
AKP'nin yirmi iki yıllık döneminde sağlık alanında yaptıklarını göz önüne alarak tek bir cümleyle özetlemek istiyorum: Sevgili vatandaşlarımız, değerli milletvekillerimiz; AKP sağlığa zararlıdır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)