GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:62
Tarih:20.02.2024

CHP GRUBU ADINA SERKAN SARI (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 107 sıra sayılı torba Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Görüştüğümüz bu torba teklif, AKP iktidarının sağlık politikalarındaki başarısızlığının somut bir itirafıdır. Siz her ne kadar "Koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin etkinliği artırılmıştır." diye vurgu yapsanız da vatandaşlarımızın yaşamış olduğu sıkıntılar bunu açıkça ortaya çıkarıyor. "Sağlıkta Dönüşüm" dediğiniz politika sağlıktaki çöküşün nedeni olmuştur. Bugün AKP iktidarı kurmayları "Sağlıkta dönüşüm yaptık." diyerek nutuklar savururken bu dönüşümden zarar görenler hastalarımız, ucube sistemin tükettiği doktorlarımız, diş hekimlerimiz, eczacılarımız ve tüm sağlık çalışanlarımız olmuştur. Kurduğunuz bu ucube sisteme örnek mi istiyorsunuz? Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu 22 şehir hastanesinden 1'inin Arap bir yatırımcıya satılacağını ifade etti. Ben de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Hayalim." dediği şehir hastanelerinin hangisini kime satacağını Sağlık Bakanına soru önergemde sormuştum. AKP iktidarının "ticari sır" diye sakladığı bu satışı sorduğumda karşıma Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş çıkıp öne sürdüğü gerekçelerle "Soramazsınız." diye reddetmiştir. Ayrıca, "ticari sır" diye sakladığınız, halkın sağlığını doğrudan ilgilendiriyor ve söz konusu halkın sağlığı ise "ticari sır" diye bir şey asla olamaz ve kabul edilemez.

Şehir hastaneleri uğruna köklü sağlık kurumlarını kapattınız, hasta garantisiyle bütçeye de vatandaşın sırtına da yük ettiniz, şimdi de Arap sermayesine satacaksınız. "Sağlıkta dönüşüm." diyerek başlatılan sağlıkta çöküşün en ucube uygulaması olan şehir hastanelerinin hangisini Körfez, Arap sermayesine satacaksınız? Bu sorum sizleri neden rahatsız ediyor, merak ediyorum. Hasta garantili şehir hastaneleri için 2017'den 2023 dönemine 102 milyar lira ödediniz, bu yıl için sadece 84 milyar lira ödeyeceksiniz. Bu hastanelerin bir günlük kira bedeli 229 milyon lirayla rekor kırmış durumda.

Peki, hastaların doktora gidebilmesini kolaylaştırdınız mı? Tabii ki hayır. "Hastane önlerinde kuyruklar kalmadı." diyorsunuz ama kuyruklar artık evlerde. Hastalar doktoru görmek için haftalarca bekliyor ve bu sırada hastalıkları ilerliyor, mağdur oluyor. Hastanelerin randevu sistemleri hastaları daha da hastalandırıyor. Hep söylüyorum, yine söyleyeceğim; hastalarımızı doktora, ilaca, tedaviye muhtaç ettiniz. Sayenizde hastalar sistemde randevu, hastanede doktor, eczanede ilaç bulduklarında mucizeye ulaşmış sayıyorlar kendilerini. Bu sistem sizce ucube bir sistem değil mi? Vatandaşın cebinden alıp türettiğiniz şehir hastanelerini şimdi sıcak para için Arap yatırımcılara satıyorsunuz. Şehir hastanelerinin Arap sermayesine satılmasında kamu yararına, halk sağlığına, sağlık sistemine nasıl bir fayda olacak, merak ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık politikalarınız yetersiz, plansız ve yanlışlarla dolu. Aynı şekilde, ilaç politikanız da ulusallıktan uzak, dışa bağımlı ve sürdürülebilir değil. Sağlıkta çöküşe neden olan sağlıktaki dönüşüm politikalarınızdan vazgeçmelisiniz. Bilimsel ve teknik olarak paydaşların görüşleri alınarak sağlık ve ilaç politikalarında çözüm üretilmelidir. Ulusal ilaç politikası için ilaç sektörüne yönelik tüm amaçların belirlendiği, bu amaçların gerçekleşmesi için yapılacak eylemlerin planlandığı, ilgili tüm paydaşların amaç ve eylemler açısından yüklenecekleri rollerin tespit edildiği orta ve uzun vadeli bir planlama sürecinin hazırlanmış olması gerekmektedir; insanlarımızın ihtiyacını zamanında karşılayan, kaynakların etkin kullanımını sağlayan, araştırma geliştirme faaliyetlerini destekleyen bir yapıda olması gerekmektedir. Ama siz ne yapıyorsunuz? Ne yazık ki sistemin en önemli unsurlarından birini sakatlayarak yeni bir düzenleme getiriyorsunuz. İlaç sektörünü bağımsızlaştırmak için acilen bir seferberlik ilan edilmesi gerekmektedir.

"İlaçların ruhsatlandırma sürecini hızlandıracağız." diyerek halk sağlığını tehlikeye atacak düzenlemeler yapıyorsunuz. Bunu ne uğruna yapıyorsunuz? İlaç firmalarını memnun edebilmek uğruna. Ruhsatlandırma öncesi numunelerin bakanlıklara gönderilmesinden ve incelenmesinden vazgeçiyorsunuz. Ruhsatlandırma aşamasındaki tetkik ve tahlillerin devam etmesi, ayrıca piyasaya sunulduktan sonra da numuneler alınarak bu denetimlerin devam etmesi gerekmektedir. İlaçlar piyasaya sürülmeden hastalarımızın kullanımına sunulmadan önceki denetimleri kaldırarak hastalarımızı denetimsiz olarak ilaç kullanmaya itiyorsunuz. Bu uygulama hastalarımızı denek olarak kullanmanız anlamına gelmektedir. Halkımızın sağlığını hiçe sayan, ilaç firmalarının kârını baş tacı yapan bu düzenlemeden acilen vazgeçmeniz gerekmekte. Ağzınızda millet, eyleminizde şirketler var. Sonuç: Olan yine halkımıza oluyor. Devletin bu sorumluluğundan vazgeçmesi, çok büyük sorunları beraberinde getirecektir; her şeyden önce, devlet sorumluluğundan vazgeçemez, sosyal devlet her şeyden önce halkını düşünmek zorundadır. Sosyal devlet, Anayasa'nın 56'ncı maddesi hükmüne göre herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür. Devletin bu görevini iktidar ortadan kaldıramaz.

Teklif sahipleri, yerli ve millî ilaç üretiminin daha da hızlandırılmasına ilişkin düzenlemeler yaptıklarını iddia etseler de ne yazık ki bu kanun teklifi bu iddiayı destekleyecek argümanlardan yoksundur. Dışa bağımlılıkta ilaç da en önemli sorunumuzdur. İlaçlarda döviz kuruna bağlı fiyat artışı ve tedarik sorunu yaşanmaktadır. Döviz kuru artınca ilaç şirketleri maliyet sorunu yaşamaya başlıyor, ilaç şirketleri zam istiyor. Sonuçta ya zam ya yokluk kıskacında kalan hasta vatandaşlarımızı ekonomik soykırımda yaşam mücadelesi vermek zorunda bırakıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, şu anda, avro 34 liraya yaklaşmış durumda; yanlış, beceriksiz ekonomi politikalarınız yüzünden bu seviyelere geldi. Yerel seçim öncesinde ancak bu kadar tutabiliyorsunuz avroyu. 14 Mayıs seçimleri öncesini hatırlarsanız 21 lira olan avro, şimdi, yerel seçimler sonrasında 40 lirayı geçecek. Bu yüzden de hastalarımız yeni ilaç yokluğu tehdidiyle karşı karşıya kalacaklar. İlaçların yokluğu ruhsatlandırma sürecinden değil, sizin kötü ekonomi yönetiminizden kaynaklanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, eczacılar ile hastaları karşı karşıya getiren uygulamalarınız, ilaç fiyatları arttıkça düşük kârlı baremdeki ilaç sayısını da artırıyor. Sonuç olarak da enflasyonist ortamda eczacı meslektaşlarımız mağdur oluyor. İlaç fiyatlarındaki artışla orantılı olarak eczacı kârlılığını belirleyen baremlerin de aynı oranda artırılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerekmekte. Bu kısır döngüyü yaratan, kangren olan bu soruna da çözüm üretmeliyiz. Beşerî tıbbi ürünlerin fiyatlandırılmasına ilişkin kapsamlı, sürdürülebilir özellikleri olan bir düzenleme gereklidir. İlaç Fiyat Kararnamesi'nin güncelliği acilen sağlanmalıdır. İlaçta dışa bağımlılık kanayan yaramızdır. Stratejik ve yaşamsal öneme sahip olan yerli ilaç sanayisinde üretimin her aşamasını kapsayacak şekilde dışa bağımlılığı azaltacak tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar)

Yaşattığınız sorunların biri de bazı ilaçlarda SGK'nin karşıladığı tutardan daha fazlasını hastalarımızın cebinden karşılamak zorunda kalmasıdır. Hastalarımızın fiyat farkı olarak ödemek zorunda bırakıldığı ilaç fiyat farkı uygulamasına acilen son verilmesi gerekmekte. Tek sorun sadece ilaca ödenen farkın artması değil, hastalarımızın hayati önemi haiz olan ilaçlara da ulaşamamasıdır. Vatandaşlarımızın yaşadığı en büyük problemlerden biri de günden güne büyüyen ilaç yokluklarıdır, en kritik hastalıkların ilaçları bulunamaz duruma gelmiştir. Sağlık Bakanlığı ise bu vahim tabloyu sadece izliyor. Bakanlık, piyasadaki ilaçların yoklarını takip edemediği için hastalarımız kapı kapı gezmek zorunda kalıyor. Bu ilaçların bazılarının eş değerlerinin de olmaması nedeniyle hastalarımız mağduriyet yaşıyorlar. Bizim vatandaşlarımız, hastalarımız bunu hak etmiyor. Birçok ilaç bulunmamaya veya yokta olmaya devam ettiği sürece bu krizi çözmek için hepimiz elimizi taşın altına koymak zorundayız; en başta AKP iktidarı ve Sağlık Bakanlığı.

Bu kanun teklifi bu sorunlara çözüm olmayacaktır. Sorun, ruhsatlandırma sürecinin hızlandırılmasıyla çözülebilecek düzeyde bir sorun değildir; ruhsatlı olup da piyasada olmayan ilaçların teminine çözüm üretilmesi gerekmektedir.

Sayın milletvekilleri, OECD verilerine baktığımızda, 2021'de, gayrisafi millî hasıla içerisinde -OECD ülkelerindeki- sağlığa ayrılan pay ortalama yüzde 9,7'dir. OECD ülkeleri içerisinde yüzde 4,6'lık oranla gayrisafi hasıladan ayrılan payda en düşük ülke Türkiye'dir. Aynı şekilde -gerek tedaviye gerekse sağlığın korunmasına- sağlık sisteminin olmazsa olmaz bir unsuru olan ilaçlara gayrisafi millî hasıla içerisinden OECD ülkeleri içerisindeki ayrılan pay ortalama yüzde 1,8'ken Türkiye'de bu oran ne yazık ki yüzde 0,84'tür, yüzde 1 bile değil yani ortalamanın yarısına bile ulaşabilmiş değiliz. Sağlığa ayrılan bütçenin acilen artırılarak hem sağlık sistemindeki hem de ilaçtaki sıkıntıların çözümüne kaynak oluşturması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN SARI (Devamla) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

SERKAN SARI (Devamla) - Bütçeden sağlık ve ilaç için yeterince pay ayırmayarak zaten zor şartlarda geçinen vatandaşlarımızın sırtına sağlıkla ilgili ilaç harcamalarını da yüklüyorsunuz. Vatandaşlarımızın çoğu ilaçta SGK'nin ödediğinden daha fazla parayı cebinden ödemek zorunda kalıyor.

İlaçlarla ilgili vatandaşlarımızı ve eczanelerimizi mağdur eden bir başka sorun ise kamu kurum iskontosu uygulamayan ilaçlar ve firmalar. Kamu iskontosu yapması gereken ama yapmayan ilaç şirketlerine herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır. Bu anlamda acilen bir düzenleme yapılması gerekiyor. İlacını bulamayan ya da alamayan kronik hastalarımızı çaresiz bırakmaya kimsenin hakkı yok. Özellikle ne sağlık politikalarınız ne ilaç politikalarınız vatandaşlarımızın yarasına merhem oluyor. Kelebeğin telaşı içinde olan hasta yakınları sevdiklerine çare üretmek için çözüm arıyorlar. Yaptığınız her uygulama yeni sorunlar yaratıyor. Sizler bu millete şifa veremezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERKAN SARI (Devamla) - O yüzden halkımızı hasta etmeyin. Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz. (CHP sıralarından alkışlar)