| Konu: | Erzincan İliç'te yaşanan toprak kayması felaketinde kaybolan işçilere hâlâ ulaşılamadığına ve bu olayın madencilik sektöründeki denetimin önemini bir kere daha ortaya koyduğuna, eski bir milletvekilinin cumhuriyetin kurucu iradesini kastederek kullandığı ifadelere, şeriatla ilgili yapılan açıklamaya, Cumhurbaşkanının Mısır ziyaretine, Filistin gündeminin normalleşmesini büyük bir sorun olarak gördüklerine, Yalova Devlet Hastanesinin önündeki yolun çöktüğüne, Danıştayın 489 hâkim için verdiği göreve iade kararıyla ilgili tartışmalara, Rize'de iktidar partisi il başkanının polislere sarf ettiği sözlere ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 62 |
| Tarih: | 20.02.2024 |
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Erzincan İliç'te yaşanan toprak kayması felaketi sonrasında işçilerimize hâlâ ulaşılamadı. Bir an önce işçilerimize ulaşılmasını temenni ediyorum. Ailelere sabır diliyorum.
Tabii, bu olay madencilik sektöründeki denetimin önemini bir kere daha ortaya koymuştur. Maalesef, bugüne kadar ülkemizde binlerce insanımızı maden kazalarında kaybettik. Peki, soruyoruz: Maden kazalarında neden bu kadar kolay canımızı veriyoruz? Nedeni liyakatsiz insanların koltuklarda oturması, nedeni denetimlerin yetersiz olması ve cezaların da caydırıcı olmaması. Bu anlamda, gereken adımların atılması gerekir diye bunu özellikle ifade etmek istiyorum.
Son günlerde, maalesef, farklı kesimlerden birbirine yönelik, toplumsal barışımızı bozacak, toplumda kin ve nefret oluşturacak söylemler ortaya sarf ediliyor. Bu anlamda iki farklı bakış açısını da eleştireceğim. Burada, birincisi, eski bir milletvekilinin cumhuriyetimizin kurucu iradesini de kastederek "Selanik dönmeleri" gibi bir ifade kullanması son derece yakışıksız bir ifadedir; bunu özellikle kınadığımızı ifade etmek istiyorum. Tabii, sonradan "Ben farklı kişileri kastettim." gibi bir açıklama geldi ama çok da inandırıcı değil, o zaman ilk başta neyi kastettiğinizi ifade edecektiniz yani konuşmalarınızın toplumsal barışa nasıl bir zarar verdiğini öngöreceksiniz. Buradaki mesele şu: Sevmeyebilirsiniz ancak Kurtuluş Savaşı iradesini ortaya koyan, cumhuriyetimizin kurucu iradesini ortaya koyan kurucumuza, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e saygı göstermek zorundasınız. Ölçüyü kaçırmayın diyorum, ölçüyü kaçıracak arkadaşlara da mikrofon vermeyin diyorum arkadaşlar.
Yine bir başka açıklama yani toplumun önemli bir bölümünün değerine ilişkin, şeriatla ilgili farklı bir açıklama geldi. Bir kere şuna açıklık getirmemiz gerekiyor değerli milletvekilleri: "Şeriat" dediğimiz kavram, İslam'ın değerler bütünüdür, İslam'ın hükümleridir, İslam'ın adalet sistemidir, İslam'ın ibadet, ahlak ve muamelatının kendisidir. Dolayısıyla yani Allah'ın emir ve yasaklarından bahsediyoruz, bu anlamda kimse bu kavramı -farklı yerlere çekerek- farklı siyasi tartışmalar içerisine çekmesin diyoruz. Burada anlayan yanlış anlıyor, anlatan da yanlış anlatıyor; böyle bir problem var. Hasılı, "şeriat" dediğimiz kavram dindir, İslam'ın kendisidir, böylesine önemli bir değerimizi lütfen kimse farklı mecralara çekip, farklı tartışmalar yaratıp toplumsal barışımızı bozmasın diyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanının Mısır ziyaretinin yansımaları hâlâ devam ediyor. Elbette dış politikada ülke menfaatleri önemlidir. Mısır bizim için Doğu Akdeniz'de ortak çıkarlarımızın olduğu önemli bir komşumuzdur. Dolayısıyla ortak çıkarlarımız, ortak kültürel geçmişimiz göz önünde bulundurularak ilişkilerin düzeltilmesini normal buluyoruz. Ancak burada normal bulmadığımız şey şudur arkadaşlar: Bu kadar yaşanan şeyden sonra, bu kadar olaydan sonra "kardeşim Sisi" açıklamasıyla vicdanların yaralanmasını normal bulmuyoruz. Bu konuda da sağlıklı, tatmin edici bir açıklama iktidar kanadından gelirse "kardeşim Sisi" ne demek, bunu gerçekten merak ediyoruz.
Filistin gündeminin normalleşmesini gerçekten büyük bir sorun olarak görüyoruz. İsrail barbarlığı maalesef devam ediyor. Bu anlamda İsrail üzerinde güçlü bir diplomasi oluşturacak bir uygulamayı ortaya koymak zorundayız. Bu konunun zihinlerde, ülkemizde, dünyada normalleşmemesi gerektiğinin bir kere daha altını çiziyoruz. Bu anlamda da iktidarın gereken bütün adımları atması gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz; ticaret gemilerinin durdurulması gibi, uçuş sahasının kapatılması gibi. Zaman hamaset değil, eylem zamanıdır. Bunu özellikle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde Yalova'daydım. Gelecek Partisi belediye başkan adayımızla birlikte Yalova Devlet Hastanesinin önünde bir açıklama yaptık. Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak açılmış ama devlet hastanesi statüsünde. Hemen önündeki yeni yapılan yol çökmüş arkadaşlar. Ya, bu ihaleler kime, nasıl veriliyor, bu planlamalar nasıl yapılıyor? Zemin etüt raporları alınmıyor mu? Bunun denetimi yapılmıyor mu? Gerçekten hayret ediyoruz. Bu konunun takipçisi olacağız. Şu da bir risk olarak duruyor mu, bu konuda da kamuoyunun sağlıklı bir şekilde aydınlatılması gerekir diye düşünüyorum. Hastanenin hemen bitişiğindeki yol çökmüş arkadaşlar, hastane de bir risk altında mıdır? Bu konuda kamuoyuna tatmin edici bir açıklama bekliyoruz.
Danıştayın KHK'yle görevine son verilen 489 hâkim için göreve iade kararı çok eleştirildi. Bu anlamda iktidar ve bazı medya organları bu konuyu çok sert eleştirdiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Beş dakikayı doldurduk.
Buyurun.
İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, yargı niçin var? Doğru, adil karar vermek için, eğer bir yanlış varsa onu düzeltmek için var. Yargı üzerinde kurulan bu baskıyı asla doğru bulmuyoruz. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Evet, Türkiye'nin bir FETÖ gerçeği vardır, FETÖ'yle kararlı ve sert bir mücadele yapılmalıdır. Ancak herkesin de burada bildiği üzere kurunun yanında yaşın yanmasına da müsaade edilmemelidir. Suçlu ile suçsuz da ayrılmalıdır. Bu anlamda kendi mahkemelerinin kararına uymayan bir devlet rolüne de düşmememiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Son olarak, Rize'de iktidar partisi il başkanının polislerimize yönelik bir sözü basına yansıdı: "Terbiyesizlik etmeyin, haddini bileceksin, ben il başkanıyım, beni dinleyeceksiniz." Arkadaşlar, ya, bir de hemen polislerimize FETÖ'cü yakıştırması gerçekten kabul edilebilir değil. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı koruması çıkmasaydı o polisler, akıbetleri ne olurdu gerçekten merak ediyoruz. Polisimize, memurumuza bu muameleyi de asla kabul etmiyoruz.
Başkanım, teşekkür ediyorum.