Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 2 |
Birleşim: | 61 |
Tarih: | 15.02.2024 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de uzun süredir yöre halklarının itirazlarına ve direnişlerine rağmen iktidarın himayesi ve teşvikiyle şirketlerin HES projeleri için birbiriyle yarıştığı, akarsuların denetimsiz biçimde özel sektöre devredilmesiyle HES lisansı karaborsasının oluştuğu, lisansların ticari metaya dönüştüğü bir tablo var karşımızda ve bu tabloya karşın iktidarıyla, yargısıyla, şirket yöneticiliğiyle, örgütlü kötülük ağı iş başında. Aralık 2022 sonu verilerine göre Türkiye'de elektrik üreten toplam 749 HES var. Akarsu HES santral sayısı 608, baraj HES santral sayısı 141 ve bunların bölgede yarattıkları ekolojik tahribat, yaşamsal tahribatı açıklamak için süremiz asla yetmez. Sadece başlıklarıyla değinmek zorunda kalacağız bu nedenle.
HES'ler doğayı katlediyor, ekolojik dengeyi bozuyor, biyoçeşitliliği tehdit ediyor; erozyon ve heyelan riskini artırdığı gibi su kirliliği nedeniyle, su akış rejiminin değişimi nedeniyle sel ve benzeri felaketlere yol açıyor. Zaten hemen hemen her gün bu felaketlerin tanığıyız hep birlikte. Suyun canlı yaşamı için önemini söylemeye gerek yok ama bu HES'lerle ne yapılıyor? Su metalaştırılıyor. Kırk dokuz yıllığına şirketlere suyun kullanım hakkı veriliyor, sadece bununla da kalmıyor; suyun kullanım hakkının yanı sıra arazilerin kullanım hakları da şirketlere devrediliyor. Acele kamulaştırma kararıyla bölge halklarının geçimlik tarımı, hayvancılığı katlediliyor ve onlar bir kez daha yoksullaştırılıyor. Projelerin yapılacağı vadilerde HES için açılacak yollarda patlatılacak dinamitler, kesilecek milyonlarca ağaç telafi edilemeyecek ekolojik yıkıma neden oluyor ve olmakta. Artvin'de, Rize'de ve Karadeniz'in birçok bölgesinde kadınlar, biliyorsunuz, bu HES'lere karşı direnişin en önündeydiler. Neden kadınlar en öndeydiler? Çünkü gündelik yaşamda suyu en çok kullanan, o yaşamsal alanları, tarımı, hayvancılığı en çok yapan kadınlardı ve bunun katledilmesine itiraz ediyorlardı. HES'ler sadece Karadeniz Bölgesi'nde değil, kürdistan coğrafyasında da kurularak bölge insansızlaştırılmaya çalışılıyor. Dicle havzasında Botan suyu üzerinde HES'lerle Botan Çayı katledildi. Şırnak'ta yine HES projeleriyle bir bütün olarak bölge halkının yaşam alanları tahrip ediliyor, bölge halkı zorunlu göçe tabi tutuluyor ve bakın, bütün bu uygulamaları yürütenler kimler?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, bitirelim lütfen.
ÖZGÜL SAKİ (Devamla) - Botan Çayı için AKP'nin 5'li çetesinden Limak Holding, Limak Grubu bu HES'lerin başında ve ortaya çıkan felaketlere de "olağan prosedür çalışması" diyor; selden ölen insanlar için "olağan prosedür çalışmasının sonuçları" diyebiliyor. Şırnak'ta Musatepe ve Kavşaktepe Barajlarında inşa edilen santraller yine, AKP Şırnak İl Başkanı İbrahim Halil Erkan şirketle birlikte bunun başında ve savaşla insansızlaştırma politikaları yetmiyormuş gibi bir de bunun üstüne HES'lerle bölge talan edilmeye devam ediyor. Biz diyoruz ki tüm uygulamalar için ekolojik grupların, bölge halkının, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin karar mercilerine dâhil olmasıyla bu HES projelerinin her birinin iptal edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)