GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:55
Tarih:31.01.2024

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, insan hakları meselesi hiçbir ülkenin iç meselesi değildir. Demokrasi meselesi de hiçbir ülkenin iç meselesi değildir, hele hele komşularımız mesele ise hiç değildir. Türkiye, sonuçta bu coğrafyanın en büyük Kürt nüfusunu barındıran ülkedir aynı zamanda. Kürtler, Orta Doğu coğrafyasında 30 milyona yakın bir nüfusa sahiptirler ve maalesef devletleri yoktur. Dolayısıyla sınır ötesinde yaşayan Kürtler de hiçbir devletin koruması altında değiller. O nedenle de bu sınırlarda Kürtlere karşı yaşanan ağır insan hakları ihlallerine Kürtlerin yaşadığı devletler maalesef hep sessiz kalmışlardır. Yanı başımızda, İran'da yaşanan mesele de budur. Son bir yılda 800'e yakın idam gerçekleşmiştir. Gerçekleşen idamların yüzde 80-90'ı Kürtlerdir, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldıkları için veya itiraz ettikleri için ama yanı başımızda gerçekleşen bu ağır insan hakları ihlallerine mevzu Kürtler olduğu için bizim devletimiz de maalesef, karşı çıkmamıştır, sessiz kalmıştır.

Şimdi, çok yakın zamanda, iki hafta önce -yine burada konuşmuştum- Erbil'de, kendi evinde çocuğuyla beraber öldürülen iş adamı var, kimliği sadece iş adamı, Devrim Muhafızları tarafından atılan bir bombayla, bir füzeyle evi yok edildi; kimsenin sesi çıkmadı. Peki, ben bu Meclise soruyorum gerçekten: Öldürülen bir Türkmen olsaydı, bir Azeri olsaydı, devlet, Hükûmet, bu Parlamento böyle mi davranacaktı? Tamamen iş adamı ve 2 yaşındaki çocuğuyla öldürüldü. Kimsenin sesi çıkmadı, bir başsağlığı dileğinde bile bulunulamadı. Bu coğrafyada mevzu şudur: "Kürtler annesini görmesin." Bu, bir metafordur ve bu metafor on yıllardır uygulanmaktadır. Yaşadığımız da bütün bunlardır arkadaşlar.

Türkiye bunu bir fırsata çevirebilirdi en büyük nüfusa sahip bir ülke olarak. Neden sessiz kalıyor? Çünkü kendi Kürt meselesini demokrasiyle, adaletle, barışla çözemedi. Eğer çözseydi bugün İran'da yapılan ağır insan hakları ihlallerine de veya Suriye'deki, Irak'taki Kürt meselesine de kendisi sahip çıkardı, Türkiye devleti sahip çıkardı ve daha büyük bir nüfusa ve daha büyük bir derinliğe sahip çıkardı. Bu vizyonda olan devlet adamları yok muydu? Tabii ki vardı. Ne oldu? Sonuçta, faili meçhule kurban gittiler. Cumhurbaşkanıydı, hâlen ölümü şüpheli ve vizyonu şuydu: "Yanı başımızda, sınır ötesinde yaşayan Kürtlere de bizler sahip çıkalım, demokrasi içerisinde kendi kimlikleriyle yaşasınlar." Ama bunu Türkiye'ye yaptırmadılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen tamamlayın.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bu vizyona sahip olmayan Adalet ve Kalkınma Partisinin de bu meselenin çözülmemesini isteyen uluslararası güçlerle siyasi çıkarları örtüştü, iç siyasi çıkarlar nedeniyle ve geldiğimiz noktada da Kürtler sadece Türkiye'de değil, yaşadıkları bütün coğrafyalarda, bütün ülkelerde ağır insan hakları ihlalleriyle ve ölümlerle karşı karşıya kalmaya devam ediyorlar.

Evet, yanı başımızda idam edildi. Dün burada ne oldu? Dün de burada bu Meclis Anayasa'yı idam etti, daha doğrusu infaz etti; idam kararı verilmişti Yargıtay tarafından, bu Meclis bu Meclisin yaşama nedeni olan Anayasa'yı infaz etti.

Sayın Başkan, size "cellat" demek istemiyorum ama yani sonuçta o sehpaya siz tekme vurdunuz ya! Yani bir hukukçu olarak tekme vurdunuz gerçekten. Dolayısıyla maalesef hukuksuzluğu esas alan böyle bir rejimle yönetiliyoruz. Yani gidişimiz, hâlimiz hâl değil, sadece bunu söyleyeceğim.

Saygıyla selamlıyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)