| Konu: | İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 53 |
| Tarih: | 25.01.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA İSA MESİH ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 91 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine Grubumuz adına söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, yine bir torba yasa teklifiyle karşı karşıyayız. Yasa yapma tekniğine aykırı torba yasa uygulamasına son verilsin diye ısrarla itirazlarımıza devam ediyoruz. Tabii ki birbirinden farklı kanun değişikliklerinin burada görüşülüyor olması açıkça yasa yapma tekniğine aykırı oluyor. Kanun teklifi içerisinde kabul edeceğimiz maddeler oluyor, karşı çıkacağımız maddeler oluyor ama sonunda bütününü reddetmek zorunda kalıyorsunuz. Bu anlamda, bu torba yasa uygulamasına son verilmesi gerektiğinin bir kere daha altını çizmek istiyoruz. Esasında, ben geçen gün yaptığım konuşmaların birinde "Torba yasayı öyle bir hayırla yâd edelim ki içine Türkiye'nin bütün önemli sorunlarını koyalım, o şekilde torba yasa uygulamasına bir son verelim." demiştim; ona konuşmamın sonunda süre kalırsa tekrar değinmek istiyorum.
Şimdi, Bahadır Bey dün Ahmet Hamdi Tanpınar'ın dizeleriyle başladı konuşmalarına, benim de aklıma Tanpınar'ın şu sözleri geldi: "Türkiye, evlatlarına kendinden başka bir şeyle ilgilenme lüksü vermiyor." diyor Tanpınar. Evet, bu misyonu taşımayı yüksünmüyoruz yani yakınmıyoruz; tam aksine, ülkemiz için, milletimiz için, bu coğrafya için mücadele etmeyi, koşmayı şeref olarak görüyoruz. Tabii, milletimiz için mücadele etmek çok değerli bir şey ancak milletimizi insan onuruna yakışır bir şekilde yaşatabiliyorsak çok değerli bir şey.
Şimdi, soru şu değerli arkadaşlar: Milletimizi, özellikle de emeklilerimizi insan onuruna yakışır bir şekilde yaşatabiliyor musunuz? Bugün için bu sorunun cevabı "Hayır." 2024 yılı için "Hayır." 2023 yılı için "Hayır." Ancak bu soruyu, "Emeklimizi insan onuruna yakışır bir şekilde yaşatabiliyor musunuz?" sorusunu, "Milletimizi insan onuruna yakışır şekilde yaşatabiliyor musunuz?" sorusunu 2016 yılında sormuş olsaydık, bu soruya vereceğimiz cevap "Evet." olurdu. İşte, siz, bugün emeklimizi insan onuruna yakışır şekilde yaşatamıyorsanız, bu, 2018-2023 yılları arasında yapmış olduğunuz yanlışların bedelidir değerli milletvekilleri, değerli iktidar partisindeki arkadaşlarımız. Evet, bu bedeli ülke ödüyor. Ne yaptınız bu dönemde, buna ayrıca geleceğim.
Şimdi, burada vurgulamak istediğimiz, emeklilerimizle ilgili bir artış söz konusu ancak bir gerçekliğe dikkat çekmek istiyoruz: Emekli 10 bin lira maaşla nasıl geçinecek? Arkadaşlar, çok basit bir soru. Burada onlarca milletvekilimiz aynı soruyu sordu ama bu gerçek Türkiye'nin şu anda en önemli gerçeklerinden biri. Emekli 10 bin lira maaşla ne yapacak, kirayı nasıl ödeyecek, çocuğunu nasıl okutacak, sofraya ne koyacak? Emekliyi 10 bin lira maaşla insan onuruna yakışır bir şekilde nasıl yaşatacaksınız, temel soru bu. Buyurun, vicdanı olan bir arkadaşımız varsa az sonra çıksın, buradan cevaplasın.
Şimdi, arkadaşlar, 2018-2023 arasını irdelememiz gerekiyor. Ne yaptınız bu dönemde de Türkiye bugün bu bedeli ödüyor arkadaşlar? 2018-2023 yılları arasında önce liyakatten uzaklaştınız, dünya piyasalarının kabul ettiği bir hazine bakanını gönderip yerine ekonomi bilgisi tartışılır olan, piyasalara güven veremeyecek damat bakanı getirdiniz, sonraki dönemleri de hep beraber hatırlıyoruz. Önce piyasalardaki güven iklimini yok ettiniz, sonra hukuka olan güven iklimini yok ettiniz. Hukuku ayakta tutamazsanız, hukuk güvenliğini ayakta tutamazsanız Türkiye'de yatırımcıyı tutamazsınız; şu anda yaşadığımız sorunlardan birisi de bu. Tasarruftan uzaklaştınız, şeffaflıktan uzaklaştınız, ısrarla, dilimizde tüy bitmesine rağmen, bütün itirazlarımıza rağmen Türkiye'de yanlış bir para politikası uyguladınız; itiraz ettik, dinlemediniz. İçinizden bir babayiğit çıkıp "Sayın Cumhurbaşkanım, bu konuda yanlış yapıyoruz." diyemediniz. Şimdi hep beraber bu bedeli ödemek zorunda kalıyoruz.
Şimdi, soruyorum arkadaşlar: Bu bedeli emeklimize ödetmeye ne hakkınız var? Emekliye "Temmuz ayını bekle." diyorsunuz. Soruyorum arkadaşlar... Emekliye çok kolay "Bekle." diyebiliyorsunuz "Temmuzdan ocağa kadar bekle." dediniz, şimdi tekrar temmuz ayını işaret ediyorsunuz. Ya, çok basit bir soru soracağım: Mesela, hazine garantisiyle büyüyen müteahhitlere de "Bekle." diyebiliyor musunuz? "Önce milletim." diyebiliyor musunuz? Bu soruyu da özellikle sormak istiyorum.
Şimdi, geçen gün, burada Yavuz Bülent Bâkiler'in "Ben Anadolu'yum" şiirine atıfta bulundum. Yavuz Bülent Bâkiler şiirlerinde Anadolu insanımızın bütün yokluklara rağmen devletine olan vefasına, devletine olan bağlılığına hep dikkat çeker.
Değerli milletvekilleri, bizim insanımız devletine bu kadar vefalıyken, bu kadar devletine bağlıyken siz, devletinin el uzatmasını beklediği insanımıza eğer bu eli uzatamıyorsanız insanımızın bu manevi duygularını törpülersiniz diye korkuyoruz; bunu da özellikle paylaşmak istiyorum.
Şimdi, meramımız şu: 2007-2016 yılları arasında emekli maaşı asgari ücretin ortalama yüzde 20 üzerinde, asgari ücretin üzerinde, bugün geldiğimiz noktada neredeyse asgari ücretin yarısı seviyesine düşmüş en düşük emekli maaşı. Önerimiz çok net: En düşük emekli maaşı asgari ücret seviyesinin altında kalmamalıdır. İki önerimiz daha olacak. Geçen gün emekli temsilcilerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinde bizleri ziyaret ettiler. İki önerimiz olacak burada. Asgari ücret desteği çalışan emekliler için verilmiyor, burada bir çelişki var. Emekli niye çalışır arkadaşlar? Yetiremediği için, geçinemediği için çalışır, dolayısıyla bu asgari ücret desteği çalışan emeklilerimiz için de verilmelidir; birincisi bu. İkincisi de gelir adaletsizliğinden en büyük payı maalesef, emeklilerimiz alıyor. Emeklilerimiz için 2018 yılında çıkarılan bayram ikramiyeleri o zaman bir asgari ücret seviyesindeydi arkadaşlar; bunun da, Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyelerinin de bir asgari ücret seviyesine çıkarılmasını öneriyoruz.
Şimdi, Bahadır Bey dün ve bugün şiirlerden gidiyor, az önce Tanpınar'dan bir atıfta bulundum, emeklilerimiz size içinden bir şiir söylemek isteseydi...
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Ama güzel okuyorum değil mi? Güzel okuyor muyum?
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Güzel okuyorsunuz ancak acı şiirler de var, şimdi oraya değineceğim. Emeklilerimize, iktidara bir şiir okuyun deseydik ne okurlardı, biliyor musunuz arkadaşlar? Üstadın dizeleriyle: "Ne hasta bekler sabahı/Ne taze ölüyü mezar/Ne de şeytan bir günahı/Seni beklediğim kadar."
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Güzel şiir.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Emekli sizi bekliyor, emekli sizin el uzatmanızı bekliyor ama sizin o elinizi uzatamadığınızı görüyor, maalesef.
BAHADIR NAHİT YENİŞEHİRLİOĞLU (Manisa) - Önergeyi verdik.
İSA MESİH ŞAHİN (Devamla) - Ama emekli size ikinci kıtada çok güzel bir cevap veriyor: "Geçti, istemem gelmeni/Yokluğunda buldum seni/ Bırak vehmimde gölgeni/Gelme, artık neye yarar?" "Gelme, artık neye yarar?" sözü size çok özel bir uyarıdır, çok önemli bir uyarıdır; emeklimizin bu feryadını bu dizelerle de dile getirmek istedim değerli milletvekilleri.
Son olarak, torba yasa uygulamasına itirazlarımızı dile getirdik, yasa yapma tekniğine aykırı bir uygulama dedik. Allah aşkına, şu torba yasa uygulamasına gelin, bir son verelim. Son kez bir torba yasa yapalım, bakın, bunu tekrar söylüyorum; bir muhalefet milletvekili olarak söylüyorum, o torba yasanın içine milletimizin beklentisi olan bütün maddeleri koyalım. Benim uzun süredir dile getirdiğim şu mülakat uygulamasıyla ilgili, mülakatın kaldırılmasıyla ilgili bir maddeyi koyalım, siz de gençlerimize vermiş olduğunuz sözü tutmuş olun, liyakatli bir sistemi hep beraber inşa edelim. Yine, bir madde daha koyalım, en düşük emekli maaşını asgari ücret seviyesine çıkaralım. EYT'lilerimizle ilgili eksik kalan hususlar var, onlara da bir göz atalım, hakkaniyetli bir şekilde o süreci de tamamlayalım. Yine, bu torba yasa içerisinde kamudaki taşeron işçilerimizin sorununu çözelim, belediye şirket işçilerimizin sorununu çözelim, KHK mağduriyeti yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarını çözelim, suçlu ile suçsuzu birbirinden ayıralım, 3600 ek gösterge sorununu, 7200 prim gün sayısı sorununu çözelim, staj ve çıraklık sigortası mağdurları sorununu çözelim. Son madde olarak da "Torba yasa uygulamasına son vereceğiz." diye bir madde ekleyelim, torba yasa da milletimizde hayırla yâd edilsin değerli milletvekilleri.
Evet, bu duygularla emeklimizin feryadını bir kere daha iktidara haykırmak istedik. Emeklimiz gerçekten zor durumda, ne olur emeklimizi de bir seçim yatırımı olarak görmeyelim, bunu siyasetüstü bir konu olarak ele alalım. Bu konuyu iktidarın bir kere daha gözden geçirmesini özellikle beklediğimizi ifade ediyor, bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)