GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:24.01.2024

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve sevgili vatandaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben, Saadet-Gelecek Grubu adına 2'nci madde üzerinde söz almış bulunuyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 2'nci maddesi yürürlükte bulunan bir kanunda önemli bir değişiklik yapıyor. Ancak bunun ne olduğunu anlamamız için önce bu maddeyle atıfta bulunulan kanunu incelememiz gerekiyor ki 2'nci maddeye göre 4447 sayılı Kanun'un geçici 10'uncu maddesinin on ikinci fıkrası değiştirilmiştir. Hâliyle, bu ifadeyi anlamamız için önce 4447 sayılı Kanun'un geçici 10'uncu maddesinin ne getirdiğini görmemiz gerekir. Bu maddeye göre, İşsizlik Fonu'ndan işverenlerin sigorta primi ödeme yükümlülüğüne bir teşvik aktarılmaktadır ve bu norm 2011 yılında yürürlüğe girmiştir ve yine, metne göre, beş yıl süreyle uygulama bulacaktır yani 2015 yılının Aralık ayı sonuna kadar uygulama bulacaktır. Peki, değiştirilmesi beklenen o geçici 10'uncu maddenin on ikinci fıkrası bize ne söylüyor? O da şunu söylüyor orijinal metninde: "2015 yılının Aralık ayı geldikten sonra, beş yıl süreyle bunun uygulaması uzatılabilecektir ve bu uygulamayı uzatma yetkisi ise -o tarihte varlığını koruyan- Bakanlar Kuruluna verilmiştir." Bu on ikinci fıkra üzerinde biri 2018'de, diğeri 2020'de olmak üzere iki değişiklik yapılmıştır. 2018 değişikliğiyle "Bakanlar Kurulu" ifadesi "Cumhurbaşkanı" olarak değiştirilmiştir. Böylece, uzatma yetkisi Cumhurbaşkanına tanınmıştır ve Cumhurbaşkanına tanınan bu yetkinin de süresi 2020 değişikliğiyle "31 Aralık 2023" olarak düzenlenmiştir. Peki, biz şu an neyi görüşüyoruz? Şu an görüştüğümüz ise şu: Elimizdeki 2'nci madde bu teşvikin 2025 yılı 31 Aralığına kadar uzatılacağını söylüyor ama aynı madde, aynı zamanda "Cumhurbaşkanı eğer isterse bu süreyi 31 Aralık 2026'ya kadar uzatır." şeklinde bir ifadeye yer veriyor. Gördüğünüz gibi fevkalade karmaşık bir yazım tekniği var.

Şimdi, bu madde bakımından birtakım Anayasa'ya aykırılık sorunları var. Bunlardan ilki maddenin yazımıyla ilgili. Son derece karmaşık bir yazım tekniği, bu yazım tekniğiyle madde metninin ortalama bir yurttaş tarafından anlaşılması mümkün değil. Bırakın, ortalama bir yurttaşın anlamasını, kanunu uygulamakla yükümlü olan, özellikle yargı kuruluşlarının bir uyuşmazlığı çözerken yürürlükte olan normun ne olduğunu tespit etmeleri dahi imkânsız görünüyor. Şimdi, bu yönüyle, kanun, aslında hukuk devleti ilkesinin hukuk kurallarının belirliliği şeklindeki temel unsurunu ihlal etmekte yani bizim Anayasa'mızın 2'nci maddesini ihlal etmekte. Ben Parlamento çoğunluğuna sormak istiyorum, böyle karmaşık yazım tekniklerini tercih etmenizin özel bir sebebi olmalı, bu sebep nedir? Eğer özel bir sebebiniz yoksa acaba aranızda bunu düzgün yazacak kişiler yok mu? Ama ben çok iyi biliyorum, Parlamento çoğunluğu içinde çok değerli hukukçu meslektaşlarım var. Kim yazıyor bu kanunları ve böyle anlaşılmaz şekilde yazmaktaki amaç nedir?

Şimdi, gelelim diğer hukuka aykırılık sorunlarına. Bakınız, buradaki teşvik yetkisi süre bakımından uzatıldığı zaman bu yetki Sayın Cumhurbaşkanına tanınmış. Peki, şu soruyu soruyorum: Bir kanunla getirilen bir teşvikin nasıl değiştirilmesi gerekir? Hukuk fakültesi 1'inci sınıf öğrencisi bilir ki bir kanunla yapılan düzenleme en az kendisine eş değer bir düzenlemeyle yani ancak kanunla değiştirilebilir. Dolayısıyla eğer böyle bir uzatma istiyorsanız yine bunu kanunla yapacaksınız, yetkiyi kanun koyucuya vereceksiniz. Aksi hâlde, Anayasa'mızın 7'nci maddesindeki "Yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez." hükmü ihlal edilmektedir. "Yasama yetkisi" dediğimiz zaman neyi anlıyoruz? Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Peki, Anayasa'mızın 87'nci maddesi Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkilerini düzenlerken nasıl bir ifadeye yer vermiş, demiş ki: "Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak." Yani, bu bizim görevimiz, Sayın Cumhurbaşkanının görevi değil. Hâliyle bu yönüyle hüküm, Anayasa'nın 7 ve 87'nci maddelerini ihlal etmektedir. Dahası, Anayasa'nın 11'inci maddesi "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." demektedir. Bu yönüyle de Anayasa ihlal edilmektedir ve nihayet, Cumhurbaşkanına verilen yetki Anayasa'mızın 8'inci maddesi gereğince sadece yürütme yetkisidir. Keza, Anayasa'nın 6'ncı maddesi de "Hiç bir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." diyor. Gene, ben Parlamento çoğunluğuna sormak istiyorum: Böyle Anayasa'ya aykırı hükümleri kanunlara doldurmaktaki maksadınız nedir? Bilmediğimiz bir maksat varsa bunu burada açıklayın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Bitirmek üzereyim Sayın Başkan, bir iki cümle için izin verir misiniz?

BAŞKAN - Buyurun.

SERAP YAZICI ÖZBUDUN (Devamla) - Dolayısıyla benim burada gözlemlediğim husus şu: Mütemadiyen önümüze gelen kanun tekliflerinde, çok sayıda Anayasa'ya aykırı hükümler var. Bununla aslında Parlamento çoğunluğu bir anayasasızlaştırma sürecine fiilen iştirak etmektedir. Bu ise kabul edilebilir bir durum değildir. Umarım, bu hüküm metinden çıkarılır ve Anayasa'nın üstünlüğü ilkesine uygun bir tutum izlenir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)