GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:2
Birleşim:52
Tarih:24.01.2024

CEVDET AKAY (Karabük) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 91 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Gerçekten bu kanun teklifiyle ilgili söylenecek çok söz var ama her şeyden önce Plan ve Bütçe Komisyonunda da defalarca ikaz ettiğimiz şekliyle, burada da bu kanun teklifinin ilgili alt komisyonlarda görüşülmeden ana komisyona geldiğini, ilgili komisyonların görüşlerinin alınmadan Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü ve 4 ayrı çerçeve kanunu ilgilendiren bu kanun teklifiyle birbirinden bağımsız bir sürü kanun maddelerinde değişiklikler yapıldığını ifade ettik. Ve yine Anayasa'ya uygunluk açısından da Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeden önce görüşülmesi gerektiğini de ifade ettiğimiz hâlde, madde içerisinde Anayasa'ya aykırı hususlar olduğu hâlde bugün, burada, Genel Kurulda bu kanun teklifini görüşüyoruz.

Maddeler üzerine görüşlerimi belirteceğim. Kısa çalışma ödeneğine hak kazanmada gereken prim ödeme süreleriyle ilgili bir indirim; 600 günden 450 güne indiriliyor. Yine, burada bir üç yıllık süre şartı koşuluyor, bu üç yıllık sürenin konulması sigorta mantığı açısından tarafımızdan da doğru bulunmamıştır, bu sürenin kaldırılması gerektiğini buradan özellikle ifade ediyoruz. Yine, özel sektör işverenlerine yeni işçi istihdamıyla ilgili verilen desteklerle ilgili sürenin, işveren desteğiyle ilgili sürenin, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan verilen destekle ilgili sürenin 31/12/2025 tarihine kadar uzatılması bu kanunla sağlanıyor. Yine, 2026 yılı sonuna kadar da Cumhurbaşkanına yetki veriliyor. Daha önceki torba yasalarda da -bu, mini torba yasası ama yine bir torba yasa- Cumhurbaşkanına verilmiş yetkilerden bahsetmiştik. Bu, kanun oluşturma tekniğine de aykırı, Anayasa'ya da aykırı bir durum. Bu madde de Anayasa'mızın 7'nci ve 104'üncü maddelerine aykırı; biliyorsunuz, milletimiz yasa yapma yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş ve değiştirme yetkisi de Türkiye Büyük Millet Meclisine ait. Yine, Cumhurbaşkanına verilecek yetkilerle ilgili de 104'üncü maddede böyle bir yetki ifade edilmemiş yani burada da Anayasa'ya aykırılık durumu devam etmektedir; bunu da özellikle buradan ifade etmek istedik.

Yine, yeni istihdam sağlanmasına yönelik bir teşvikin İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması durumu var. Burada biliyorsunuz sigortayla ilgili pozisyonlarda, durumlarda -işsizlik sigortasıyla ilgili- bunun genelde istihdamın artırılmasına yönelik kullanılması gerekir; işsiz kalınması durumunda sigortalının gelirden mahrum olmamasıyla ilgili bir fondur bu ama baktığımız zaman uygulamada bunun böyle olmadığını görüyoruz -az önce sayın vekillerimiz de ifade etti- işverene destek fonu hâline gelmiş gerçekten. Baktığımız zaman, değerlendirdiğimiz zaman, işverene verilen desteğin 39 milyarları bulduğunu, işçilere verilen desteklerin de 21 milyar civarında olduğunu gördük. Az önce Sayın Vekilimiz Veli Ağbaba da bahsetti, bütün teşviklerle beraber 90 milyarın üzerinde bir rakamdan bahsetti; bu, yanlış bir uygulama ve bu uygulamadan vazgeçilmesi lazım.

İşsizlik Sigortası Fonu'nda biriken para aralık sonu itibarıyla 196 milyar lira; gerçekten çok ciddi bir tutar bu ama baktığımız zaman uygulamada doğru alanlara ne kadar kullanıldığıyla ilgili bir soru işareti hepimizin kafasında oluşuyor. Tabii ki işverenlere de destek verilmesi gerekir kesinlikle ama bunun ayrı bir merkezî bütçeden yani genel bütçeden karşılanması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ilgili ödeneklerin ayrılması ve bunun üzerinden yürünmesi gerektiğini de özellikle buradan ifade etmek istiyoruz.

Yine, tabii ki burada maddeye baktığımız zaman, asgari ücret desteğiyle ilgili bir konuyu özellikle vurgulamak istiyoruz, 500 TL'den 700 TL'ye çıkarılmasıyla ilgili. Bu asgari ücret desteğine baktığımız zaman, özellikle KOBİ'ler ve esnaflar açısından bunların finansmana erişme sıkıntıları var, finansmana ulaşmada zorluklar çekiyorlar, bunu da hep beraber yaşıyoruz. Bunun aşılmasıyla ilgili tabii ki hazine destekli bazı programlar uygulamaya geldi Kredi Garanti Fonu sistemiyle ilgili olarak fakat 2023 yılında 23 program uygulanırken, 2024'e geldiğimizde bu programın 9'a indirildiğini görüyoruz. Bir sürü program devre dışı bırakılmış. Devre dışı bırakılan programlar arasında hakikaten çok önemli konular var ama ihracatın finansmanının desteklenilmesine devam ediliyor. Yani 110 milyarlık fonun 1/3'ü ihracat finansmanı için kullanılıyor ama burada kritik bir konu var, EYT kredileriyle ilgili bir destek programı devre dışı bırakılıyor. Yani 2023 yılında 68 milyarlık bir fon ayrılmış, 12 milyarı kullanılmış, 56 milyarı kullanılmamış. Demek ki 2024 yılı içerisinde intibak yasasıyla ilgili veya kademeli emeklilik sistemiyle ilgili Hükûmetin bir şey yapmayacağını gösteriyor. Bu, kabul edilemez, en azından bu fonun iptal edilmeyip 2024 yılına devredilmesi ve kalan bakiyenin kullandırılması faydalı olurdu diye düşünüyoruz. Bunu da buradan özellikle ifade etmek istedik.

Tabii ki bu kanun maddesinin, daha doğrusu teklifin en önemli konularından biri de emeklilerle ilgili konu, en düşük emekli aylığının 7.500 TL'den 10 bin TL'ye çıkarılması konusu. Bu gerçekten çok yetersiz bir tutar. Asgari ücretin 17 bin TL olduğu bir ortamda, açlık sınırının 14 bini geçtiği, yoksulluk sınırının 47 binin üzerine çıktığı bir ortamda emeklinin, işçinin, sabit gelirlinin bu tutarla geçinmesi mümkün değil. Biz teklifte, Plan ve Bütçe Komisyonunda özellikle önergemizi verdik, en düşük emekli aylığının en az asgari ücret tutarına çekilmesini ifade ettik. Bu, bizim olmazsa olmazımız, burada tekrar bu konu üzerinde ısrar ediyoruz. En düşük emekli aylığının ücretinin en az asgari ücret seviyesinde olması gerektiğini, asgari ücretin de bu ekonomik ortamda, bu enflasyonist ortamda yeterli olmadığını bir daha söylüyoruz. İkinci yarıyıl gelmeden asgari ücret ayarlamasının da yapılması gereken bir zorunluluk olduğunu özellikle buradan ifade ediyoruz.

Burada bir sürü konuyla ilgili gerekli paralar, bütçeler ayarlanabiliyor. Sadece kur korumalı mevduatla ilgili yaklaşık 900 milyarlık bir giderden söz ediyoruz. Biliyorsunuz, hazine yükünü de Merkez Bankasına devrettik. Sırf bu olay üzerinden Merkez Bankası bilançosunun yapısının bozulduğunu, 850 milyarı aşan bir bilanço zararına da ulaştığını buradan özellikle ifade edelim. Yine saray harcamalarından bahsettik, günlük 33 milyon harcama var. Yine döviz garantili projeler için, KÖİ projeleri için harcanan para 2024 yılında yaklaşık 162 milyar olacak. Yani bir sürü yerden kaynakların etkin kullanılmasıyla, israfın önlenmesiyle tasarrufların sağlanmasıyla temin edilebilecek kaynaklarımız var. Bir de faiz gideri 1 trilyon 254 milyar olacak 2024 yılında. Buna da baktığımız zaman, bu faiz giderinden de sağlayabileceğimiz tasarrufla biz emeklimizi, işçimizi, asgari ücretlimizi, esnafımızı çok rahat rahatlatabiliriz. Ben, nüfus yoğunluğuna göre en çok emeklinin yaşadığı Karabük ilinin milletvekiliyim, Zonguldak bir, Karabük iki. Buradaki emekli büyüklerimiz, 65 yaş üstünde emekli olan büyüklerimiz geçinemedikleri için ikinci bir işte çalışmak zorunda kalıyorlar. Ağır sanayide, haddehanede hayatlarını tehlikeye atarak çalışan büyüklerimiz var. Biz buradan bir daha vurguluyoruz: Emeklilerin maaşını, ücretini en az asgari ücret seviyesine çekelim.

Şimdi, yine kanun teklifinde görüşürken, biliyorsunuz, işçi ve BAĞ-KUR emeklilerinin emekli aylıklarının düzenlenmesiyle ilgili yüzde 37,57 olarak gelmişti, daha sonra yüzde 42,57'ye çekildi; dün akşam itibarıyla da yüzde 49,25'e artırıldığı söylendi. Bu güzel bir uygulamadır, artırılması iyidir, keşke daha önce bu kadar uğraşılmadan artırılsaydı daha iyi olacaktı. 2024 Temmuz ayında eşitlenecek diye bu beklentiye girilmesi de doğru değil. Memur emeklisi olsun, işçi olsun, asgari ücretli olsun bunların hepsinin emekli aylıklarının makul bir seviyeye çekilmesi gerekiyor ve kaynakları da size ifade ettik, bu devletin bu imkânı, bu gücü var. Emeklimizin, işçimizin, esnafımızın, dar gelirlimizin yanında olmak zorundayız.

Siz değerli milletvekillerimize buradan özellikle tekrar sesleniyorum: Bu konuda hareket etme yükümlülüğü hepimizin diyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

CEVDET AKAY (Devamla) - Özellikle de buradan tekrar vurgulamak istedim.

Konuşulacak çok konu var tabii fakat önemli olduğu için söyleyeceğim. Ben, İşsizlik Sigortası Fonu'nun bilanço yapısını da inceledim, baktım, bu fonun imkânlarının iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Burada, diğer alacaklar kaleminde 41 milyarlık bir bakiye var. Bunun ne olduğunu sorduk, cevabını bekliyoruz, buradan bir daha soruyoruz. Yine, burada uzun vadeli alacaklar kalemi var, 11 milyar; ne olduğunu merak ediyoruz, nerelerden olan alacaklar? Tabii, yine kanuni takipte bir bakiye var burada, 53 milyar. Bunun hangi yerlerden, ne kadar miktarlarda olduğunu özellikle vurguluyoruz çünkü bu, donuk görünüyor, hiç hareket etmiyor. Yine, arsa alımları olmuş, 18 milyar, yıllardır aynı duruyor, bu nedir? Bir de geçmiş yıl zararı var, 42 milyar. Böyle bir kurum nasıl zarar eder, onu da anlamıyorum. Faiz gelirleri var, ciddi. Bu 42 milyarlık zararın nereden olduğunu da buradan açıkça soruyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEVDET AKAY (Devamla) - Selamlama yapıp bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Bitirdik, bitirdik Sayın Milletvekili, tamam.

CEVDET AKAY (Devamla) - Tamam. (CHP sıralarından alkışlar)