| Konu: | Saadet Partisi Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 24.01.2024 |
SAADET PARTİSİ GRUBU ADINA SEMA SİLKİN ÜN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuda yaşanan tayin sorunu nedeniyle ailelerin bütünlüğünün bozulmasının meydana getirdiği sorunların araştırılmasına ve önlenmesine yönelik önergemi sunarken Gelecek-Saadet Grubumuz adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, kamuda farklı statülerde çalışanların yer değişiklikleri de o statülerine bağlı olarak farklılık arz ediyor. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi memurların çeşitli gerekçelerle, özellikle de aile birliğini muhafaza etmeye yönelik tayinleri mümkünken kimi kamu işçileri bu haktan mahrum bırakılıyor. Mağdur edilen kamu çalışanları statüsünün başındaysa 696 sayılı KHK'yle taşerondan kadroya geçirilen 4/D'li çalışanlarımız geliyor. Yıllardır kamuda taşeron şirketlerde büyük zorluklar altında çalışan, ekonomik olarak mağdur olan KHK'liler için kadroya geçtikten sonra özlük hakları bağlamında bazı düzenlemeler yapılmış olsa da en önemli sorun yani tayin sorunu çözülememiştir. Bu işçilerle ilgili kanunda "Sürekli işçi kadrolarına geçirilenler, çalıştırıldıkları teşkilat ve birimde geçiş işlemi yapılmadan istihdam edilebilirler." hükmü yer almaktadır. Evet, yer değişikliği yapmama şartına bağlı olarak iş akitleri başlamış olabilir ancak insanların hayatları değişiyor, ihtiyaçları dönüşüyor, evlilikler yapıyorlar ya da "Devlet böylesi büyük bir soruna kayıtsız kalamaz." inancıyla eşler ilk etapta farklı şehirlerde yaşamayı, bu kadro hakkından mahrum olmamak adına kabul edebiliyorlar. Ancak aradan sekiz yıl geçiyor ve herhangi bir adım atılmıyor. Bunu görmezden gelen bir devlet olamaz, görmezden geldiğiniz şey tam olarak insan. Yoksa siz de "Biz işçi istedik, insanlar geldi." diyen yazar Frisch gibi "Biz işçi istiyoruz, siz insandan bahsediyorsunuz." mu diyeceksiniz?
Ayrıca, ilgili hüküm nedeniyle kadroya geçen işçiler ve aynı kurumda çalışan aynı unvanlı işçiler arasında farklılıklar olmakta. İş yerinde uygulanan toplu iş sözleşmeleri gereğince İŞKUR aracılığıyla istihdam edilen işçiler ve eski kadrolu işçilerin tayin ve becayiş hakları varken KHK'yle daimî işçi kadrosuna geçirilen işçilerin maalesef böyle bir hakkı söz konusu olamıyor. Bu eşitsiz durum hem iş yerlerindeki iş barışını ve huzurunu bozuyor hem de birçok işçi açısından aile bütünlüğünün bozulmasına ve boşanmalara neden oluyor. Meclisimize düşen, yükselen bu çığlığın karşılığını vermektir ve 696 sayılı Kanun'la 4/D işçi statüsüne sahip olanların en yüksek seviyede yaşadığı kadro, nakil hakkı sorununun çözümüne kavuşturulması için gerekli düzenlemeleri yapmaktır.
Değerli milletvekilleri, bu sorun kamuda işçi statüsünde çalışan yüz binlerin sorunudur. Sendikalar kadroya geçen işçilerin yarıya yakınının tayin mağduriyeti yaşadığını ifade etmektedir. Hatta bir sağlık sendikası 7.200 üyesinin 4.500'ünün yani yüzde 63'ünün tayin mağduru olduğunu ve hatta bunların birçoğunun da büyük bölümünün eşleriyle ayrı şehirlerde yaşadığını bildirmiştir; bu durum, sorunun devasalığını yüzümüze çarpmaktadır. Biraz gözümüzü açıp etrafımıza baktığımızda boşanmak zorunda kalan arkadaşlarımız olduğunu, kadro hakkını yakan dostlarımız olduğunu, ailesinden ayrı kaldığı için psikolojisi bozulan insanlarımız olduğunu fark edeceğiz.
"Aileyi yok ettiler." diyerek her gün değerlerini aşağıladığımız Almanya'da geçtiğimiz yıl Dışişleri Bakanlığı verilerine göre aile birleşimi vizelerinden 125 bin ailenin faydalandığı unutulmamalıdır. Peki, her seferinde aile bütünlüğünden, ailenin öneminden bahseden iktidarın bu sosyal yaraya kayıtsız kalması, hatta duyarsız kalmasına ne diyeceğiz? Bu yanlışta payı bulunanlara "Türkiye Yüzyılında Ailemiz, İstikbalimiz" başlığıyla düzenlenen şûrada konuşan Sayın Cumhurbaşkanımızın şu sözlerini hatırlatmak isterim: "İnsanı doğumdan ölüme kadar her alanda kuşatan, hayatın iniş çıkışları karşısında koruyan aile çok büyük bir nimet, eşsiz bir hazinedir. İnsan aile içine doğar, ailede huzura erer, aile fertleri arasında kendini güvende hisseder. Hayata ailesi ile birlikte hazırlanır." Sayın Cumhurbaşkanımız bu şûrada ayrıca aile yapımızı zayıflatacak her türlü girişim karşısında teyakkuz hâlinde olmalıyız çağrısında da bulunmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu teyakkuzda olma hâli basit bir tayin hakkı verilmediği için bütünlüğü bozulan ailelerimiz için geçerli midir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
SEMA SİLKİN ÜN (Devamla) - Öyleyse bu uyarısına rağmen ailelerimizi parçalayan bu konuda adım atmamak, bu insanların ailelerini korumak adına attıkları çığlıkları duymamak ve aileleri birbirlerinden mahrum etmek tam anlamıyla bir samimiyetsizliktir. Aile kurumumuzu tehdit eden bu vicdansız ve adaletsiz tayin düzenlemesinden bir an önce geri dönülmesi çağrımı yineliyor, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (Saadet Partisi sıralarından alkışlar)