| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 27.12.2023 |
BURCUGÜL ÇUBUK (İzmir) - Sözlerime Roboski'de hâlâ adalet bekleyen aileleri selamlayarak başlamak istiyorum.
2024'e girerken bu Meclisin önünde rezil bir karne var. Bütçede de çokça konuşuldu, öğrenci gençliğin pespembe bir hayatı olduğunu iddia eden bir iktidar var ama gelin, biraz gerçeklerden konuşalım. Ekonomik kriz ve artan hayat pahalılığı üniversite terkini de arttırdı. Yükseköğretim Kalite Kurulu verilerine göre, 2021 ve 2022'de üniversite bırakan öğrencilerin sayısı tam 728.490, en çok terk etme büyük şehirlerde. Üniversiteye giden yoksul çocuklar, yoksul ailelerin çocukları devlet yurtlarında yer bulunmadığı için barınma sorunu yaşıyor. Bu yüzden ya çalışarak okumaya çalışıyorlar ya da kazandığı üniversiteye gidemiyor, kayıtlarını donduruyorlar. İktidar ise, yeterli sayıda yeni yurt yapıp sokakta kalan öğrencilerin barınma sorununu gidermek yerine yeni hapishaneler yapımına önem veriyor. 2024 bütçesinde yeni hapishane yapımına 13 milyar 682 milyon lira harcayıp 12 hapishane yapacak, yurt yapımı için ise sadece 5 milyar 860 milyon lira ayırdı; ki bunlardan bir tanesinde, örneğin İzmir Bayraklı Kız Öğrenci Yurdunda yemekhane, çalışma salonu gibi temelde bir yurtta olması gereken hiçbir ihtiyaç yok çünkü TOKİ'den bozmuşlar; yurt da yapmıyorlar, TOKİ'nin elde kalan malzemelerini alıyorlar.
Şimdi, bunlara itiraz eden öğrenciler var, böyle yaşamaya itiraz eden öğrenciler var; gördük bunları, dün Çukurova Üniversitesinde gördük. Saatlerce Kadın Çalışmaları Kulübünün kongresini yapan öğrenciler kerelerce faşistlerin saldırısına uğradılar, polis izledi -Polis kimdir? AKP'nin polisidir, bunu sokakta çok gördük- üniversite yönetimi, rektörlük izledi, üstelik de bir kadın rektör izledi. Saatlerce uğraşmanın sonunda o faşistler oradan uzaklaştırıldı, o öğrenciler salondan çıkabildi. Bu Mecliste iktidar kanadından kimse bundan ar duymadı. Bir kampüste, bir kulüp kongresini yapmaya çalışıyor ve faşistler saldırıyor, saldırı altında kadın öğrenciler var; umurunuzda olmadı, utanmadınız, ar etmediniz. Sonra bunları söylüyoruz diye bize sakın alınmayın, gerçekleri söylüyoruz, yüzünüze de söylüyoruz.
Başka ne oldu misal? İki gündür -bugün 3'üncü gündür- Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin bir kısmı okullarına giremiyorlar, Yükseköğretim Kanunu'na dayandırılmış bir gerekçeyle okullarına giremiyorlar ama yürütülmüş bir disiplin süreci yok yani rektörlük "Siz bizim hoşumuza gitmiyorsunuz." dedi, öğrencilerin kartlarını iptal etti. Öğrencilere yolladığı kararı okuyacağım. "21/12/2023 tarihinde güney kampüste idari bilimler binasına girerek eylem yaptığınız ve bu suretle dersliklerde verilen dersleri aksattığınız tespit edildiğinden, hakkınızda 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 54'üncü maddesi (6)'ncı fıkrası (f) bendi uyarınca bir ay süreyle üniversite kampüslerine girişinizin engellenmesi ve giriş kartınızın pasif durumuna getirilmesi yönünde tedbir uygulanmasına karar verilmiştir." denilmiş. Öğrencilerin okula -alınmadan önce değil bu, itiraz süresi verilerek değil- alınmamalarının 2'nci gününde ne Öğrenci İşleri aramış ne fakülte yönetimleri aramış ne başka bir şey olmuş, birer mail atılmış dün. Böylelikle, eğitim hakkı gasbedilmiş, öğrenim hakkı gasbedilmiş ve bunu yapan kim? Yıllardır üniversitesinin hocaları kendisine sırtını dönen bir kayyum rektör. Bir öğretim üyesi bile bir rektöre sırtını dönse "Ben ne yapıyorum?" der, kayyum icraatlarına hız kesmeden devam ediyor. Hani Boğaziçinin Rektörü kayyumdur da diğerleri nedir? Bugün bir üniversitede rektörseniz biat etmişsinizdir, kayyumsunuzdur; bunu bütün üniversitelerde gördük. Bunu Ankarada gördük, Anadoluda gördük, Osmangazide gördük, İzmir'de gördük. Misal İzmir'de neler yapıyorlar? Kampüslere polisleri sokuyorlar, onur haftalarında piknik yapmak isteyen LGBTİ+ öğrencileri gözaltına alıyorlar, kendi kampüslerinde piknik yapmalarını engelliyorlar. Bunu yapan polisi bu rektörler alıyor okula. Rektörler birer öğrenci düşmanı; rektörler birer kendi kararını veren, kendi hayatını yönetmek isteyen, kendileriyle ilgili yapılan planlamalara dair söz söylemek isteyen öğrenci düşmanı hâline gelmiş durumdalar. Geçmişte birkaç iletişim kurulabilen rektör vardı, bugün bunların esamesi kalmadı, üniversitelerde bilimin esamesi kalmadı, demokrasinin esamesi kalmadı ama üniversitelerde faşist çeteler var, torbacılar var, silahlar var, üniversite öğrencileri, kadınlar katlediliyorlar, bu Meclis bunlara suspus.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çubuk, lütfen tamamlayın.
BURCUGÜL ÇUBUK (Devamla) - Bu Meclis geleceğimiz olduğunu iddia ettiği üniversite öğrencileri üzerindeki bu baskılara bir şey demeyecek midir? Demeyecektir. Çok az grup, çok az vekil buna bir şey diyecektir çünkü zaten "Biat etsin, dindar vekiller olsun." diye bakılıyor.
Sözümün başında, hapishane ve yurt denklemini söylemiştim. O hapishaneleri bu biat etmeyen öğrencilerle dolduruyorlar. Nasıl mı dolduruyorlar? DEM PARTİ Gençlik Meclisinin kongresinin çıkışına polis saldırısı oldu. Bakın, bunun adı "saldırı"dır. 70 arkadaşımız, 70 Gençlik Meclisi üyemiz gözaltına alındı, peyderpey bırakılanlar oldu, adli kontroller verildi ve 5'i tutuklandı. Bu adli kontrol garabetini Boğaziçi kayyumu ilk atandığında da çok görmüştük, ev hapsine kadar verdiniz. Ev hapsi saldırınızı kıranlar sizin üniversitelere yönelik tekçi saldırınızı da kıracaklardır.
Direnen öğrencileri selamlıyorum.