| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 47 |
| Tarih: | 26.12.2023 |
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 79 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin üçüncü bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce milletimizi ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklife kapsam ve içerik açısından bir bütün olarak baktığımızda, ekonomik paket niteliğinde olduğunu görüyoruz.
Teklifin üçüncü bölümünde de çok önemli düzenlemelere yer verilmiştir. Bunların bir kısmı, mevcut olan uygulamaların sürelerinin uzatılmasıyla ilgili; bir kısmı, değişen ve gelişen ticari, finansal ve ekonomik yapıyla alakalı.
Önemli değişikliklerden biri, Türkiye Katılım Bankaları Birliği ve 6 katılım bankasının ortaklığında -Hazine ve Maliye Bakanlığı da var- kurulan Katılım Finans Kefalet AŞ'yle alakalı. Biliyorsunuz, belli hassasiyetlerin yaşandığı finansmana erişimdeki en önemli sorunlardan biri de teminat sorunuydu. 58'inci maddeyle 5220 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 4'üncü maddesinin (1)'inci fıkrası (p) bendinde bir değişiklik öneriliyor, bu değişiklik de katılım bankalarının ortağı olduğu ve katılım bankacılığı ilke ve esaslarına uygun olarak her türlü finansman için kefalet vermek üzere kurulan Katılım Finans Kefalet AŞ'nin de muafiyet kapsamına alınmasıdır.
Bu bölümde gördüğümüz diğer bazı hususlarla ilgili görüş ve düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bölüm kapsamında yapılan bir düzenlemeyle yurt dışındaki şirketlerden elde edilen kâr paylarının yurda getirilmesi şartıyla bu kazançların yarısı gelir ve kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır. Bu düzenlemeyle, Kurumlar Vergisi Kanunu'muzda var olan "Yabancı fon kazançlarının vergilendirilmesi" başlığı altındaki istisnalar genişletilerek yurda döviz girişinin teşvikinin artırılması amaçlanmaktadır.
Yine, yurt dışına verilen mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, eğitim ve sağlık gibi hizmetlerde uygulanan yüzde 50 kazanç istisnası oranı, kazancın tamamının yurda getirilmesi kaydıyla yüzde 80'e çıkarılmaktadır. Bu düzenlemenin de yurda döviz girişinin teşviki açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Ancak bize göre burada çok daha önemli olan, bu alanda hizmet veren kişi ve işletmelerimizin uluslararası rekabet güçlerinin artırılmasındadır. Son yılların küresel alanda yaşanan önemli bir rekabet alanı da hizmet sektöründe gerçekleşmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte kişiler ve işletmeler bazı hizmetleri başka ülkelerden satın alma yoluna gitmektedirler. Bu hizmetlerin başında mühendislik, mimarlık, yazılım, muhasebe kaydı tutma, veri işleme, tıbbi raporlama, sağlık gibi hizmet alanları bulunmaktadır. Avrupa'daki, Amerika'daki bir şirket muhasebe kayıtlarını, finansal raporlamasını bir başka ülkede yaptırabilmektedir. Burada konu açılmışken özellikle muhasebe ve finansal raporlama açısından bakıldığında, ülkemizin, insan kaynağı ve kapasite olarak birçok Avrupa ülkesinden hatta Amerika'dan çok daha ileride olduğunu ifade etmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bu konuda Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun, üniversitelerimizin, yine aynı şekilde Muhasebe Öğretim Üyeleri Bilim ve Dayanışma Vakfının (MÖDAV) çok ciddi katkıları vardır. Ben buradan bu katkıları veren tüm kurumlarımıza teşekkür ediyorum.
Yine bu kürsüde en fazla konuşulan konulardan bir tanesi kur şokuna karşı finansal istikrarı korumak maksadıyla ciddi riskler de alınarak geçtiğimiz yıllarda uygulanan kur korumalı mevduat hesabı. Aslında kendisinden beklenen amacı gerçekleştirmiştir. Uygulamada en çok eleştirilen konuydu ama eleştirilere baktığımızda yoğun bir şekilde muhasebe maliyetleri üzerinden yapıldığını görüyoruz. Evet, muhasebe maliyetleri bu anlamda değerlendirme için önemli bir veridir, elbette dikkate alınacak ancak ekonomik ve finansal kararların verilmesinde bu muhasebe verileri kadar, muhasebe maliyeti kadar alternatif maliyetlerinin de mutlaka dikkate alınması gerekiyor ki bunun üzerinden hesaplanacak net ekonomik kayıp ve kazançlar şeklinde değerlendirilmesi bu konuyla ilgili sağlıklı ve adaletli bir değerlendirmenin yapılmasında katkı verecek diye düşünüyorum. Evet, uygulama tedricen tasfiye edilmeye başlanmıştır. Burada getirilen değişiklikle birlikte bu tasfiyenin tedricen yapılmasına yönelik bir adım atılmaktadır.
Bu bölümde yapılan bir başka değişiklik ise şans oyunları hasılatından alınan vergi, fon ve payların düzenlenmesi hakkında. Burada da bir takvim yılı içerisinde ödenecek olan ikramiye tutarının üst sınırı yüzde 83'ten 93'e çıkarılmaktadır. Bu da aslında yasa dışı şans oyunları açısından bakıldığında önemli bir düzenleme ama ülkemizde ekonomik ve sosyal yaralara sebep olan bu yasa dışı kumar ve şans oyunlarıyla ilgili daha başka ciddi tedbirlerin alınması gerektiği de ortadadır.
Çek uygulaması... Evet, çekte vade olmaz, yasal bir düzenleme çünkü kıymetli evrak türlerinden olan çek, aslında bir kredi aracı, borçlanma aracı değil bir ödeme aracıdır. Bu açıdan bakıldığında çekin vadeli olması üzerindeki keşide tarihini ileri bir tarih olarak göstererek mümkün olmakta. Tabii, bu uygulamaya geçilmesi ve daha sonradan bunun ikişer yıl olarak tekraren uzatılması ticari gereklerden kaynaklanan bir durumdu çünkü "Çekte vade yok." dediğimiz durumda, dönemde de çekler ileri tarihli olarak kullanılıyordu ve ticarette çok da yaygın bir alan bulmuştu. Dolayısıyla burada çek, bir kıymetli evrak olarak aslında uygulamada ödeme aracı olmaktan çıkarılıp bir kredi aracı hâline gelmişti; sürenin düzeltilmesi, bu yıl sonunda dolacak olan sürenin uzatılması bir gerekliliktir.
Değerli milletvekilleri, tabii, bir başka tartışma konusu enflasyon muhasebesi uygulamasıyla alakalıydı. Enflasyon muhasebesi uygulamasında aslında vergi mevzuatında bir değişiklik yapılıyor. Bankalar ve bir kısım finansal kurumların enflasyona göre düzeltilen finansal tablolarının sonuçlarına göre değil, enflasyona göre düzeltmeden önceki matrahlar üzerinden vergilerini ödemeleri gerektiği şeklinde değişiklik yapılıyor. Tabii ki enflasyon sonuçları, enflasyonun mali tablolar üzerindeki etkisi parasal varlık ve parasal kaynaklar üzerinden ortaya çıkmaktadır. Bu sektörün, burada sayılan bankalar ve diğer finans kurumlarının mali tablolarına baktığımızda ağırlıklı olarak parasal varlıklara sahip olduklarını, parasal varlıkların enflasyona göre düzeltilmesinin de yine parasal kaynaklarla birlikte yapılan hesaplamada net parasal pozisyon kâr ve zararına sebep olduğu, bu bahsettiğimiz işletmelerde de bir zarar söz konusu olacağı, bunun da matrahtan indirilmesinin aslında vergileri düşüreceği bellidir. Bu anlamda, hep eleştirilen bankaların çok kazandığı ve kayrıldığı şeklindeki ifadelere baktığımızda bu uygulamanın da kamu maliyesi açısından önemli olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.